bugün

dudaklar arasından çıktığı anda insanı ilkokul çağlarına götüren anı. okulun ilk günü yaklaşmaktadır. tüm ihtiyaçlar için anne alışverişe çıkacaktır. sorar ne tür kalem, defter, silgi, kap kağıdı ve etiket istediğini. belki saatlerce anlatabilirsin iki kalem parçayı tüm detayları ile. tüm hayatın onlardan ibaret olmanın verdiği rahatlıkla sadece defteri kapladığın kağıt ve etiketin üzerindeki resimdir önemli olan. alışveriş yapılır, anne eve gelir ve o büyülü an gelip çatmıştır. rulo halinde duran kap kağıtlarının lastiği çıkarılır tttrık tttrık sesi ile birlikte. kağıtlar harita metot defteri kaplamak için ikiye bölünür. en zor durum ise defterin küçük olmasıdır. o zaman kap kağıdı dörde bölünür fakat çok zor kaplar bu dörde bölünmüş kap kağıdı o küçük defteri. kağıtların defter ve kitaplara hesaplı bir şekilde yetmesi için gerekli plan sonunda köşelerine itina ile bantlar yapıştırılarak kaplanır defter, kitaplar rengarenk. ve süsüne gelmiştir şimdi sıra. etiketler büyük bir hevesle çıkartılır kağıtlarından ve her kişiye göre değişen bir yere yapıştırılır defterin üzerinde. Yıllar sonra ise, defter aranır kaplamak için...
memlekette kendiliğinden kaplı defterlerin satılmaya başlamasıyla * kurtulduğum ilköğretim çağı eziyetlerinden biri
çılgınlar gibi bant harcamaya sebep, herkesin kendi özel kaplama tarzı olduğu, 2000'li yıllarda artık nostaljik değeri olan, daha önceki yıllarda öğrencilerin kalbini pır pır attıran ya da tam anlamıyla baş belası olarak görülen, defterin defter kabıyla kaplanması işi.
gazete ile kaplanınca, sıkılan derslerde doğan okuma isteğini giderdiği için hoş bir şey.
(bkz: etiket yapistirma yeri karakteristigi)
(bkz: 80 li yillar)
insanın bir yandan beceriksizliğine bir yandan da hocaya küfrettiği angarya işlerdendir.
Son derece gereksiz aktivitedir. Defterleri zaten dış yüzeyleri sayfaları gibi değildir, kalın ve daha sağlamdır, bunu korumak da abestir. Bu aktiviteyi gerçekleştirmediğimden dolayı onlarca defa "-" almışlığım, hatta dersten yollanmışlığım vardır. Pişman değilim, yine olsa yine kaplamam.
gereksiz bir aktivitedir masraftan başka bir amacıda yoktur ögretmenlerin ikinci bi mesleği olduğu sorusunda dahada fazla kuşkulanmaya sebebiyet verir.acaba kırtasiyeci abi bizim öğretmenim oğlumu acep cokda benziyor diye paranoya yaptırır küçücük cocuklara
Kendim kaplamak isterdim,bişeyleri başarmanın hazzını duyardım.ama genelde tek kanadı açık kalırdı...
bu durum insani abiye ve ablaya yalvartmaya kadar sürükleyen bi olaydir. özellikle de henüz küçükseniz ilkokul 1 yada 2. siniftaysaniz üstüne bir de solaksaniz ve henüz makasi bile düzgün tutup bisey kesmeyi beceremiyorsaniz çok kötü bi durumdur. gidersiniz ablaniza yada abinize yalvarirsiniz n'oluur yardim et diye ve zaman zaman da terslenirsiniz. makasiniz, kap kagidiniz ve cicili etiketleriniz elinizde.. öyle kalakalirsiniz.
okulun başlamasına kısa süre kala, heyecan içindeki öğrencinin neşeyle icra ettiğidir. düzgün katlayamasa da, ayakkabı bağını ve kravatını bağlaması gibi, öğrenciyi, ilk kez tek başına yaptığında, sevindirendir.
kızların harika yaptığı şey.
defter veya kitapların yıpranmasını azaltmak için öğretmenlerin teşviki ile yapılan olaydır.

fakirler gazete kağıdı ile kaplardı.. orta direkler jelatin kaplık kullanır , zenginler böyle janjanlı , renk renk kaplıklar filan gördüğümüzde vayyy amuha goim kaplığa bak yanıyo derdik...

defter kaplanırken defter yatırılır.. yükseklik hesaplanarak kaplığın deftere yatırılan kısmına kadar ortadan kesilir ve içe kıvırılır.. jelatin kaplıkta hemen ilk sorun yaşanır makas bir kayar ahanda zıçtın .. ilk gerginlik başlar..
defter kaplandıktan sonra kapakları kapatılır , hafif bir şişme olduysa bantları sökülüp bollaştırılırak tekrar bantlanır. olmadı bi daha.. bi daha derken sinir krizleri geçirmek için eğilim gerçekleşir. yaklaşık 7-8 tane defter kaplanır ve artık kayış kopmuştur. etiketlerin nereye yapıştıralacağı şans eseridir. kriz gelmiştir bir kere ... defter açılır .. sayfanın sol kenarına aşağıya doğru uzunlamasına bir çizgi çizilir.. hazır çizilmişleri vardı alamazdık fakirlik işte şimdi hüzünlendim bak..
hazır halde okul çantasına konur buyrun afiyet olsun...

unutmadan kurşun kalem , kırmızı kalem , kokulu silgi ve kalemtraş mutlaka çantada olmalıdır.
ömür törpüleyen eylem.

- defter kapatıldığında potluk yaparsa yeniden kaplamak gerekir. etiketin nereye yapıştırılacağı da yuvarlak masada tartışılması gereken bir konudur.
- kitap kaplamak ayrı bi işkencedir. köşeleri düzgün kesmek gerekir.
- defter kaplandığında, kap yıpranmasın diye bir de naylon kaplama hadisesi vardır ki, babanın yapabileceği en kötü şeydir insan evladına. o naylonla kaplamak zorundasındır, aksi takdirde eşyaların korunması gerektiğiyle ilgili bir sürü öğüt dinleyeceksindir.
- en azından 5 er defter-kitaptan 10 nesne kaplanmayı beklemektedir.
- tek bir ömür törpüsü defter yüzünden bıkıp işler sonraya bırakıldığında, bütün defter kitapların kaplanması 10 iş gününde bitirilecektir.
ilkokul zamaninda isten gelecek anneyi heyecanla bekleyip, geldiginde kosa kosa defter kaplama kagidi secmeye goturten hadise. aksam saat 9 civarinda kaplanan defter ve kitaplar, uykulu gozler, o esnada yapilan keyifli sohbetler unutulmaz anilardandir. kaplarin ustune bir de etiket yapistirilip; uzerine isim, soyad, okul, sinif ve numara yazilir ayni gece, ozene bezene. ertesi gun bakmaya doyum olmaz kitap defterlere. insanin surekli calisasi gelir.
son derece gereksiz bir aktivite... ne anlamı var? ne amaca hizmet ediyor?
kitap kapağı yıpransa ne olucak?
kitapların ve defterlerin önlüğüdür bu. tek tip.

deftere üstten bakınca ederi anlaşılmaz da,içine baktığında kağıt kalitesinden nesinden anlarsın zaten.

iç güzelliği keşfetmeyi ufaklara öğretmesi açısından faydalı da, tek tip formatlamanın objelere sirayet etmesi açısından berbad bir olay.

sonra büyüyüp veledi pazara götürmeye başladığınızda kızarsınız. ne bilsin çocuk patlıcanı biberi kaliteliyi dandiği. hepsi aynı gözüküyor zavallıma!
ilkokulda hevesle yapılan,ortaokulda eziyet halini alan,lisede kaytarılan,üniversitede kardeşiniz yoksa aklın ucundan bile geçmeyen eylem.
yazardan not:okulun ilk açıldığı hafta açlıktan ölseniz dahi eve uğramayın ,aksi halde cilt dükkanlarında çalışan insanlardan farkınız kalmıyor.ağzım yüzüm bant kokuyor şu an.
(bkz: kardeşin mi var derdin var)
ilk ve orta okulda her eğitim öğretim yılının ilk akşamı yapılan eylemdir. bir tür de eğlencedir. *
büyüdüğünde de kurtulamadığın, veli olarak devamını getirdiğin eylemdir.
ilkokul işi veya babanın yaptıgı iş.
gerçekten unutulan birşeymiş yeniden öğrenilmesi zormuş bee.
kaplama işleminin ardından defteri halının altına koymak şarttır.
çocuğu okula yeni başlayan ebeveynin master derecesinde iyi yapmayı öğreneceği, idealist öğretmenlerin vazgeçilmez kuralı olan okul klişesi.