bugün

1979 yılından itibaren kendi deyimiyle "anlamlı kitaplar" yazmayı bırakarak kanımca çok hayırlı bir iş yapmış olan fransız yazar. Bu tarihten sonra çocuk kitapları ve polisyelerle haşır neşir olmuştur.Ve ne mutlu bize ki bu sayede polisye aleminin en masum kahramını Benjamin Malausseneile tanışmışızdır
Pennac 1983'ten beri Fransa'da çok ünlü. Hatta bu polisiyelerdeki yaşam biçimini taklit eden birkaç apartman sakini, toplu yaşamaya başlamış, Pennac'ın esprilerini yapmaya ve her gün iki Pennac aforizmasını tekrarlamaya adamışlar kendilerini. (Ah şu inanç, dışarıdan seyredildiğinde insanı ne kadar utandırır.) Pennac "stil ile anlatı arasında tercih yapmamayı" seçiyor. Geçen zamanın öyküsünü yazıyor. "Şiir ve mizah dolu sagalar yazarak, ortada gülmek için hiçbir neden olmamasına rağmen" okurunu çok güldürüyor. Böylece Fransa'da Pennac fenomeni başlıyor. Ödüller alıyor, televizyonlarda, radyolarda sesi duyuluyor. Paris'in Arap, Türk mahallesi Belleville'de yaşıyor. Oradaki insanların, karmaşanın hayranı...

Polisiye, gülünç, tuhaf ama gerçeğin çok yakınında dolaşan bir öykü. Pennac'ın mizah yönü (Malausséne'in iç konuşmaları!) kitabın başından sonuna kadar hissettiriyor kendisini. Bunda titiz çevirinin payı da çok büyük. Ama her şeyden önce, Pennac'ın "elimizde kalan yegâne ve en temel değer" olarak nitelediği içtenlik, okurun hemen olan biten tüm bu tuhaflıklara ısınmasını sağlıyor....

Kahramanı:

Benjamin Malausséne

SiLAHLI PERi

Silahlı Peri'de neler yok ki? Yaşlı kadınlara musallat olan bir katil, sert görünmeye çalışan polisler, uyuşturucu ticareti, Paris'in banliyösü Belleville ve dünyanın dört bir yanından gelen insanlar... Bu arada bir polis şefi, kenti parselleyen bir mimar-müteahhit ve bir müsteşar hiç de tekin olmayan işlerle uğraşıyorlar. Hikâye bir yerlerden tanıdık geliyor, ama acaba nereden?
Pennac'ın kitaplarında anlatılanlar bugünün dünyasının küçük bir modeli gibi. Yazar çocukların, yaşlıların, Arapların, yoksulların ve Afrikalıların, kendilerine sorulmadan içine atıldıkları bu dünyadan çıkarak başka bir hayat aramalarını anlatıyor; üstelik kahramanlarının her şeye rağmen süren canlılığını ve neşesini kitabına başarıyla taşıyarak.

Modanın, sanatın, kültürün beşiği olarak tanıdığımız Paris, Pennac'ın kitabında farklı bir yüzüyle çıkıyor karşımıza. Balzac'ın insanlık Komedisi'ni bıraktığı yerden devam ettiriyor Pennac. "Yazmak, bir özgürlük eylemidir; gönlümüzce yararlanalım ondan" diye yola çıkan Pennac, Benjamin Malausséne'in maceralarını anlatan dizisinin ikinci kitabı olan Silahlı Peri'de de Paris'ten insan manzaraları aktarmaya devam ediyor. Çocuk romanından, okuma üzerine denemelere kadar çok geniş bir yelpazede yazan yazar, bu sefer polisiye türünü seçmiş kendine ve bir eleştirmenin deyimiyle "edebî kategorilerin ötesine geçmiş".
Yazar, Silahlı Peri'de 'polisiye roman' kurgusunu kullanarak Paris banliyölerinden birinde yaşayan çocukların, fakirlerin, çeşitli ırktan ve meslekten insanların kendilerini yok etmeye çalışan bir sisteme karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor. Romanın belki de en güzel tarafı bu mücadeleyi verirken dahi insanların neşelerini ve yaşama sevinçlerini sürdürüyor olmaları.

KÜÇÜK YAZI SATICISI

Kahramanımız Benjamin Malaussène'in Gulyabaniler Cenneti ve Silahlı Peri'den sonra üçüncü macerası... Benjamin Malaussène, dâhi yazarları keşfetmede usta editör kraliçe Zabo tarafından evrensel bir hayranlık nesnesi haline getirilir. Ne var ki kahramanımız, yazarı olarak lanse edildiği bir best-seller'in yayımlanmasıyla zincirlerinden boşanan ihtirasların bedelini pahalıya ödeyecektir...
Toplama kamplarıyla başlayıp Yugoslav iç savaşıyla süren bir çağın insanı olduğunu söyleyen Pennac, bütün bunlara rağmen edebiyatın içinde neşenin, hazzın yaşatılması gerektiğine inanan bir yazar. Küçük Yazı Satıcısı bunu kanıtlıyor: Müsvedde hırsızlığı, intikam, yazma tutkusu, okurların taşkınlığı, yayın dünyasındaki kaynaşma, reklam çılgınlığı, vb. Bu kitap romanın zaferine atılmış bir havai fişek... Bütün romanların zaferine...

GULYABANiLER CENNETi

Daniel Pennac bizim için özel bir yazar; okumaya bir görev değil, keyif işi olarak bakıyor. Gulyabaniler Cenneti ile başlayarak Silahlı Peri, Küçük Yazı Satıcısı kitapları ile tam da okumayı konu ettiği denemeler kitabı Roman Gibi. Fransa'da kitapları her zaman yüksek satış rakamlarına yerleşen Pennac'ın başkahramanı Benjamin Malaussène'in maceralarını siz de seveceksiniz. Elbette başlangıç kitabı Gulyabaniler Cenneti...
"Aile Cephesi: Annem yine veletlerini bırakıp gitmiş, ufaklık rüyalarında hâlâ Noel Gulyabanileri görüyor.
Gönül Cephesi: Julia Teyze günah keçisi tabiatımın cazibesine kapılmış.
Maişet Cephesi: ilk bomba oyuncak reyonunda patladı, ben geçtikten yalnızca beş dakika sonra. ikincisi, on beş gün sonra, gözlerimin önünde. Eh, üçüncü de yanı başımda patladığına göre, bu işte bir iş var gibi geliyor bana. Neden ben? Marifet bende galiba..."

http://www.polisiye.com/devam.asp?yazid=163#
güncel Önemli Başlıklar