bugün

yagmurlu havalarda semsiye tasıması gerekmeyen insan.

narkotik polisi

burun spreyi üreticilerinin en buyuk musterisi

burnuna su kacınca bir gölü ortadan yok edebilen insan

doğal güneş saati
Devlet Tiyatrolarında 8 yıl boyunca oynanmış oyundur. Taner birsel oynamıştır.
aşk ve gurur temalı bir eserdir.
(bkz: hepimiz birer cyrano değil miyiz)
taktire değer tüm özelliklerinin sebebi burnu olan insan. ama her şey burnunun ve gururunun gölgesinde kalmış. "gurur aşkta ve savaşta kullanılmaması gereken bir silahtır" demiş fakat kendiyle çelişerek pek bir yaman kullanmıştır bu silahı.
fransızca tam metin için: http://abu.cnam.fr/cgi-bin/donner_html?cyrano1
gerçekten de yaşamış bir karakter. fransız ordusuyla cepheden cepheye koşan, ordudaki boş zamanlarını şiir ve kısa yazılar yazarak geçirendir. aşırı büyük burnuna rağmen, entelektüel birikimi ile görüntüsünün önüne geçmeyi bilmiştir.
istanbuldt' de bülent emin yarar' ın oynadığını bildiğim efsanevi karakter.

tek başına 100 kişiyi öldürür, sıcak şavaşın ortasında ateş çemberini delerek aşkına mektuplar taşır, burnuyla alay ettirmez!

gerekirse kendisi eder, ama kimseye ettirmez!
tüm zamanların en iyi oyunlarından biri.
müthiş replikler, şiirsel metinler. oyunu izlemek şansı olmasa da kitabı alıp okunmalı.
ayrıca cyrano bildiğim en iyi ayar ustasıdır.
Oyunun bir yerinde Cyrano'ya sorarlar:

- Okudunuz mu hiç Don Quijote'u?
- Okumak ne kelime, yaşadım o büyük romanı...
-13.Bölüm değirmenler bölümünü hatırlayın, yeldeğirmenlerine saldırıyorsunuz.
- Ben sadece rüzgara ayak uyduranlara saldırıyorum...

Soylulardan kendini beğenmiş bir soylu olan Valvert, Cyrano'yu küçük düşürmek ister. Ama ne becerikli biridir ne de kültürlü. Cyrano'yu küçük düşürmek için aklına gelen tek söz "Sizin burnunuz çok büyük" tür.

- Siz! Sizin burnunuz... burnunuz...çok büyük. Çok.
- Hepsi bu mu?
- Evet.
- Bu kadarı az delikanlı.Halbuki neler neler bulunmaz söyleyecek.

Asıl iş edada.

Mesela,
Hoyratça: Burnum böyle olsaydı, mösyö, mutlaka dibinden kestirirdim.
Dostça: Yana yatmaz mı,senden evvel davranıp kadehine batmaz mı?
Tarifle: Burun değil bir kere, coğrafyada böylesine dağ denir. Dağ değil bir yarımada.
Meraklı: Acaba neye yarar bu alet? Makas kutusu mudur, divit midir izah et?
Zarifane: Kuşları sevdiğiniz besbelli! Yorulmasınlar diye yavrucaklar, temelli bir tünek kurmuşsunuz.
Pür neşe: Birader, şu koskocaman burnunla tütün içince komşu "yangın var" demiyor mu?
Uyarıcı: Aman yavrum, bu ağırlıkla yere düşmenden korkuyorum.
Müşfik: Yaptırın ona küçücük bir şemsiye yazın fazla güneşten rengi solmasın diye!
Alimane: Aristophanesin hippocampelephantocamelos dediği hayvanın burnu böyle değilmiş derler.
Hazin: Bir de kanarsa olur Kızıldeniz, ne bela!
Hayran: Lavantacıya ne mükemmel tabela!
Lirik: Bu bir mühre boncuğu,siz de bir Triton musunuz?
Safiyane: Bu abide hangi günler gezilir?
Askeri: Süvarilere nişan alın!
Sivri akıllı: Onu piyangoya koymaz mısınız? Kesinlikle bu büyük bir ödül olurdu.

Ve hıçkıra hıçkıra nihayet, Pyriame gibi: Böyle berbat edip de yüzünü sahibinin şimdi de utancından kızarıyor, bak hain..

(bkz: burnu büyük olmak)
Benim zavallı kahramanım. Onlarca kere ve her defasında göz yaşı ile seyrettiğim müthiş oyunun, aşık, gururlu ve benden dahi büyük burunlu unutulmaz kahramanı. Size bir ken bin oldum diyorum, bana cüceler yetmez benim devlerle zorum. Türkiyede hiç bir oyunun bir daha asla bu kadar büyük alkış alacağını düşünmüyorum. Ve tabi ki Bülent Emin Yarar, oyunu en ön sıradan da izlemek şansını yakalayanlar, onun oyunda düktüğü gözyaşlarınıda alkışladılar en az müthiş performansı kadar. Ve en nihayet üç sezon bıyunca izlenen bu oyunda yanımda yoktu hiç bir zaman...
"- Ne yapmak gerek peki?
Sağlam bir arka mı bulmalıyım?
Onu mu bellemeliyim?
Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi
Önünde eğilerek efendimiz sanmak mı?
Bilek gücü yerine dolanla tırmanmak mı?
istemem!
Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalıyım Le Bret?
Sonradan görmelere övgüler mi yazmalıyım?
Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip,
Taklalar mı atmalıyım?
istemem! Eksik olsun!
Her sabah kahvaltıda kurbağa mı yemeli?
Sabah akşam dolaşıp pabuç mu eskitmeli?
Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli?
istemem! Eksik olsun böyle bir şöhret!
Eksik olsun!
Ciğeri beş para etmezlere mi "yetenekli" demeli?
Eleştiriden mi çekinmeli?
"Adım Mercuré dergisinde geçse" diye mi sayıklamalı?
istemem!
istemem! Eksik olsun!
Korkmak, tükenmek, bitmek...
Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek.
Dilekçeler yazarak içini ortaya dökmek?
istemem! Eksik olsun!
istemem! Eksik olsun!
Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek...
Tek başına...
Özgür olmak...
Dünyaya kendi gözlerinle bakmak...
Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak...
Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak...
Ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek,
isteyince Ay'a bile gidebilmek.
Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek.

Demek istediğim asalak bir sarmaşık olma sakın.
Varsın boyun olmasın bir söğütünki kadar.
Yaprakların bulutlara erişmezse bir zararın mı var?

- Dök içindeki öfkeyi dostum. Ama saklama benden seni sevmediğini.
- Sus..."

Cyrano De Bergerac'tan... Unutulmaz "istemem eksik olsun" tiradı.
Edmond Rostand
izlenebilecek en güzel oyunlardan biridir. yer yer epik bir havası vardır. en güzel aşk sözcükleri söylenir oyunda.

ayrıca ege üniversitesi 2008 bahar şenlikleri kapsamında ege üniversitesi tiyatro topluluğu tarafından dün gece mükemmel oynanmıştır ve 14 mayıs günü tekrar oynanacaktır.
rüştü asyalı'nın dublajı ile zihinlere kazınan denk gelinse izlense kulakların pası silinse diye iç çektirten -jose ferrer yorumu olacak siyah beyaz- tiyatro oyunudur. realizm akımına gark olmuş dünyada romantizmin son sinyali olan eseri dilimize ilk defa -yanılmıyorsam- 1947 yılında sabri esat siyavuşgil cevirmiştir.
başucu kitabım. kahramanım.
sabri esat siyavuşgil'in çevirisini türkçe sözlükle okumanızda fayda var.bir çok kelimeyi anlamayabilirsiniz.*
-kafasının içi kafasının dışı kadar güzel mi?
muhteşem bir aşk hikayesi. mizahın ve ihtirasların tavana vurduğu, duyguların harika bir şekilde kelimelere döküldüğü gururlu eser.

(bkz: gururum)
sözlüğün en iyi yorum olarak okuyacağı ve üzerine bir daha pek te yorum yapamayacağı; nihat genç'in edebiyat derslerine giriş kitabında kusursuz bir şekilde tahlil ettiği şaheser.
yapraklar
ve
gurur
Film. Edmond Rostand'ın ilk kez 1887'de sahnelenen bu oyunu , o zaman için şaşırtıcı bir başarı kazanmıştı. Çünkü, oyun önceki yüzyılın anlayışı ile, şiir biçiminde, uyaklı olarak yazılmıştı. Ama, oyun tutuldu ve o günden beri yüzlerce oyuncu sahnede bir yandan kılıç, bir yandan da hüzünlü sözcükler savurarak izleyicileri mutlu etti. Sinemanın da böyle çekici bir konuya ilgisiz kalması düşünülemezdi. 50'ye yakın uyarlama yapıldı. Ama Rappeeneau'nunki şimdilik sonuncu olmasa bile en akılda kalıcı olanı. Ama, depardieu'dan sonra bu role soyunmak cesaret ister doğrusu.

Küçük rollerle sinemaya başlayan Gerard Depardieu, 1970'li yılların ikinci yarısından sonra yükselişe geçmiş, Fransız Sineması'nın Jean Paul Belmondo, Alain Delon, Yves Montand, Philippe Noiret gibi simge isimlerinden biri olmuştu. Alain Corneau, Alain resnais, François Truffaut, Maurice Pialat, Claude Miller gibi ülkesinin önde gelen yönetmenleriyle yaptığı filmler, popüler sinemanın klasikleri arasına girdi. Uluslararası ustalarla da ilişkiye geçen oyuncu Ridley Scott'la "Keşif" ve Peter Weir ile de "Yeşil Kart" gibi ilgi gören çalışmalar yapmıştı. depardieu, tıpkı Belmondo ve Montand gibi fazla çekici bir dış görünüşü olmayan, hatta çirkin denilebilecek fiziği ile, sinemadaki "yakışıklı adam" imgesini yıkmayı başaran kişilerdendir. Bu üç sanatçı da kendi kendilerini var etmiş, yoksul sınıftan insanların da "dehalarını pırtlatarak" kendilerini gerçekleştirebileceğini göstermişlerdi.

Gerard Depardieu "Cyrano de Bergerac" filmine tam anlamıyla damgasını basmış. "Hüzünlü romantik güldürü" lerin ustası Jean Paul Rappeneau belki de en iyi "Cyrano" uyarlamasını gerçekleştiriyor, ama her şeyden önce bir Depardieu filmi. Hantal bedeni, çirkin suratı ve iri burnuyla o doğuştan Cyrano idi. Belki de öteki filmleri hep bu rolün bir alıştırmasıydı. iri burnun simgelediği aşağılık duygusunu yenemeyen adam, günümüz insanına ne kadar da tanıdık geliyor.

Cyrano, güzel ama gerizekalı yeğenine umutsuzca aşıktır. Çirkin olduğunu düşündüğü için duygularını itiraf etmeye çekinmektedir.
Aşkını açıklamak için yakışıklı ama boş Christian'ı kullanır. Roxanne, Christian'ın ağzından duyduğu sözcüklerin ve ondan gelen mektupların aslında Cyrano'ya ait olduğunu öğrenecektir, ama neden sonra. Genç kız, sonunda Christian'da sevdiği şeyin, Cyrano'nun kişiliği olduğunu anlayacaktır.

Yönetmen : Jean Paul Rappeneau
Senaryo : Jean - Claude Carrierre
Görüntü Yönetmeni : Pierre Lhomme
Oyuncular : Gerard Depardieu, Anne Brochet, Vincent perez, Jacques weber

1990 Fransa Yapımı, 135 dakika
edmond rostand ın eseridir. E.ü.t.t 2008 de boğaziçi ve istanbul üniversitesinde sahnelemiştir,beni ve tiyatrodaki bütün herkesi de hıçkırıklarla ağlatmıştır.tiyatrosunu seyredenler kendilerini şanslı hissedeceklerdir.

william shakespeare in bütün eserlerini okumuş olup ve çoğunun da tiyatrosunu seyretmişimdir, ancak kanımca "Cyrano de bergerac" dünyanın en büyük dramasıdır.

cyrano: kalbimdedir aşkın, her nefes alışımda ismini fısıldar.

ve son sözü "Gururum" olmuştur.
insanın beynine beynine işleyen cümlelerle dolu filmdir.
Bir çok sahneden durdurup durdurup tekrar izledim söylediklerini daha iyi anlayabilmek için.
Haa bi de filmi izledikten sonra çirkin olası geliyor insanın

**

Roxane: hayatını beyhude tehlikeye atmasın söz verin bana.
Cyrano: deneyeceğim.
Roxane: O korkunç yerde kendini üşütmesin
Cyrano: Elimden geleni yapacağım.
Roxane: Sadık kalsın bana.
Cyrano: Süphesiz..
Roxane: Sık sık yazsın bana.
Cyrano: işte bunun için söz veririm size.

**

(bkz: gururum)
sabri esat siyavuşgil tarafından 1941' de türkçeye çevrilmiş eserdir.
gerard depardieu'nün üstün performansıyla şenlendirdiği bir fransız filmidir.

aynı zamanda fransa tarihinden gerçek bir karakterdir.zaten film de onun hikayesini anlatmaktadır. kendisi bir libertindir. ve bu yüzden bir suikasta kurban gitmiştir.

edit:imla hatası
burnu çok önemlidir ve oyunda bir kaç yerde tasvip edilmiştir. gerard depardieu ne kadar önemli bir oyuncu olsa da burnu ve fransız olması yüzünden filminde oynaması çok yerinde bir seçenektir.
klasisizm akımına tepki olarak, aydınlanma çağında yazılmış neo-romantik eserin ve eserin baş kahramanının ismidir.

christian adlı karakterle birleştiğinde mükemmel insanı oluşturan kahramandır.
burun tiradının oyunculuk eğitimi alanlara işkence amacıyla yazıldığı düşünülen güzel oyun.

ne burunmuş arkada.*