bugün

uzun uzun yazmış bir de more, nickname: frankofon ********

işte, biz bu tiplere batıcı, avrupacı diyoruz. avrupalı olmayı beceremeyen insanlar buna dönüşüyor.
merak etme bizler atatürkün de solcularında nasıl insanlar olduklarını gayet iyi biliyoruz. bu solcular recep tayip erdoğana dikdatör derler fakat cumhuriyet yıllarında müslümanlığa ve müslümanlara yapılan zorlamaları hiçbiri dile getirmez. çünkü onlar müslümanlığı istemiyor onlar avrupalılar gibi hayat yaşamak avrupalılar gibi gezip tozmak istiyorlar. hatta bunları çok ileriye taşıyan insanlar bile var. ama onlara sorsan kendileri türk ve müslümanlar. bu tip kişilere sadece gülüyorum.
1- senin padisahın haindi ingiliz gemisiyle kactı. madem o kadar vatanını seviyordu o istanbul'da ingiliz isgalcilere yaltaklanırken anadolu'da baslayan direnise neden katılmadı. hani kefenleri uzerlerinde dolasıyorlardı ya ondan soruyorum.

2- aman ne buyuk is. anadolu'da kac kisi okur yazardı kac kadın kac erkek hic mi arastırmadın? is arap alfabesiyle cozulmuyor. asıl olan halkı aydınlatmak egitmek ama sakalı bitli yobazların asla isine gemez aydınlanmıs bir halk.

3- elbette degisecek caga ayak uyduracaktı giyim kusam. sen neden internet ve akıllı telefon kullanıyorsun o zaman guvercinle haberlessene.

4- hep aynı terane anasını satayım. turk halkı mustafa kemal ataturk'un onderliginde kurtuldu. madem ondere falan ihtiyac yok bir seyleri yapmak icin su basımızdakilerin alayını issiz bırakalım kendi kendimizi yonetip gidelim olmaz mı?

sonuc; cehalet mutluluktur evet katılıyoruz ama tadında bırakmak lazım.
okumadan eksiledim.
en komiğime giden de mustafa kemal atatürk bütün erkleri elinde topluyor devletin bütün malvarlığı üzerine alıyor(devletçilik politikası gereği)aynı zamanda bütün her şeye kendisi karar veriyor. bütün bunlarda hiçbir problem yok.
fakat recep tayip erdoğan sert bir söylem de bulundu mu dikdatör oluyor.
dine inanan insanları ciddiye alamıyorum. ve dine inanan insan yüz metreden kendini belli ediyor.
bu ülkenin başına gelen en büyük felaket, osmanoğulları denen ailenin anadolu insanını daha rahat idare edebilmek ve tahtına mistik anlamlar yükleyebilmek için bu topraklara soktukları arab mitolojisi olan islamdır. bu başlığı açan arkadaşım; bak senin zihniyetin 1950lerden beri aynı zırvalarla bugünlere kadar getirdi işi. özellikle son 16 yıldır devlet tamamen bu zihniyete bırakıldı. geçen yaz rejimi ve anayasayı değiştirdiniz. ve şu an içinde bulunduğumuz durum ortada, ve sen haala yok atatürk yok harf devrimi falan...daha ne olsun istiyorsunuz? arab alfabesine geçmeyi, şeriatin gelmesini falan mı bekliyorsun? eğer bunları bekliyorsan daha çok beklersin. en ateşli zamanlarınız olan fetoyla ortaklığınız döneminde bile bunları yapamadıysanız, bu saatten sonra hiç yapamazsınız.
rejim değişti, buyur işte, cumhuriyet bitti eee, sonuç? en basit tüketim maddelerine bile ulaşmakta zorlanan, akıl almaz vergilere boğulmuş bir halk ve devasa faizlerle alınmış kocaman borçlar, üstüne üstlük devletin tüm taşınmazlarını da satmışsın...ya kusura bakma da hakikaten siktirgit ya...biz buyuz arkadaşım, osmanlı ya da arab değiliz biz, senin dinine de inanmıyorum ayrıca, sen istediğin mite inan ama bana dayatma...inanç özgürlüğü diye diye bu ülkeyi yediniz lan, bir başörtüsü muhabbetine koca memleket gitti amk...haala gelmiş bize yok atatürk yok bilmem ne....
cumhuriyet ve kurtuluş mücadelesi yıllarında yapılan algı operasyonları şöyledir:

birinci algı operasyonu: mustafa kemal aslında türk değildir. mustafa kemal çanakkale' de ölmüştür ve onun kılığındaki kişi mustafa kemal' e benzeyen yahudi bir ermenidir algısı,

ikinci algı operasyonu: rusya' da bolşevik devrimi olurken ve bu bizim de yararımıza bir durumken rusya' nın komünist ve dinsiz olduğunu söylerek yaptıkları algı. mustafa kemal rusyadan gelecek silah yardımlarını da kabul ettiği için dinini satmıştır algısı,

üçüncü algı operasyonu: mustafa kemal ülkeye laiklik getirdi. laiklik şeytan işidir, mustafa kemal de dinsizdir ve putlara tapmaktadır algısı,

dördüncü algı operasyonu: kılık kıyafet yasası çıkarmış, şapka giymeyenleri asmıştır. özellikle şapka modeli namaz kılmaya engel şekilde tasarlanmıştır algısı,

beşinci algı operasyonu: büyük din adamlarının kellelerini almıştır. onları haksız yere asmıştır algısı,

altıncı algı operasyonu: okuma yazma bilenler çoktu o zamanlar. mustafa kemal, özellikle kur'an' ın arapça okunmasını zorlaştırmak için latin alfabesini getirip, hepimizi bir gecede cahilleştirmiştir algısı

daha var saymadıklarım. evet o zamanların yobazları da bu zamanda olduğu gibi, yapılan her inkılapa bir kulp takmışlardır.
erkek olsam en çok da batının alay konusu soytarı aksesuarı fesi kaldırdığı için minnettar olurdum cumhuriyete.
herkesin güldüğü bir kılıkla dış ticaret, dış politika nereye kadar?

görsel
Bezelye yazarın düşünme organını temsil ediyor anladığım kadarıyla.
Onu bunu geç de ben şu atatük'ün yazdığı nutuğa çok şaşırıyorum ya. Sen o kadar şey yap bir de kalk millete hesap ver. Başlıkla ilgili bir şey yazmak gelmiyor içimden. Şey derler bildiğini sanan cahile bir şey anlatılmaz.
Arap gibi yaşamadığı ve hanedan taşşağı yalayamadığı için üzülen birinin dramıdır.
Arap alfabesi, kiyafeti ve hanedanlık kalsaydı bangladeş myanmar sudan ırak suriye ya da libya gibi gelişmiş aydınlık ve refah seviyesi yüksek bi ülke olurduk değilmi.

Bizi ortadoğu çöplüğünden bir nebzede olsa kurtaranlardan allah razı olsun.
Ne eleştiren eleştirdiği şeyi biliyor ne savunan.

Algıya gerek yoktu zira ankara hükümeti inanılmaz güçlü ve despotikti. Henüz taze ve kırılgan rejimi korumak için tüm önlemleri en sert şekilde alırdılar.

Ayrıca algı yapmak için vakit harcayamayacak kadar hızlı olunması gerekiyordu. Bi cihan harbi, bir istiklal mücadelesi atlatmış halk açtı. Kimsenin algıyla işi yoktu. Zaten algıyı yapmayı gerektirecek bir kesim de yoktu.

Of neyse kime anlatıyorum ben.
Yine bir aptala laf anlatmaya çalışan bir sürü akıllı.
oku bakalım bezelye,

1. son osmanlı padişahı zaten zor durumda olan, sürekli toprak kaybeden, borç içinde yüzen bir imparatorluğu 1. dünya savaşı içine sokması ile başladı her şey. daha sonra mondros ateşkes antlaşması diye nitelendirilen imparatorluk tarihinin en utanç verici antlaşmasını kabul etti. bu süreçte ne yapabilirdi diyebilirsin direnebilirdi, çünkü bir kaç sene sonra anadolu halkının yapacağı direnişi o başlatıp böyle bir antlaşmayı kabul etmeyebilirdi. nasıl olacak para yok pul yok, güç yok silah yok diyebilirsin. kurtuluş savaşı başladığında bu saydıklarını bırak ekmek yoktu, elbise yoktu. daha sonra bir başka hata daha yaptı damad ferid hatası bu onun sonu oldu. sonra ne mi oldu işgal kuvvetleri yurdun bir çok bölgesini ele geçirdi kendi ülkesinde tek bir söz hakkı bile kalmadı. halk sinirlendi, sokaklarda sesler artmaya başladı, halk kendi çabası ile işgalci kuvvetlere direnmeye başladı. bu işgalci kuvvetler komutanlarını rahatsız etmeye başladı Vahdeddinin kulağını çektiler bastır bu işgalleri yoksa biz bastırırız dediler. vahdeddin yakaladığı direnişçileri astırmaya başladı halk iyice ayaklanmaya başladı artık osmanlı işgalci kuvvetlerin kukulası haline gelmişti. osmanlı askerleri bile orduyu terk etmeye, memurlar görevlerinden istifa etmeye başladı. saray hemen onları vatan haini ilan etti.
olaylar çok uzun istersen daha detaylı yazarım istediğin gün ama son bir şey yazayım sana o da vahdeddinin işgalci ingilizlere yazdıpı mektup.

Dersaadet (istanbul) işgal orduları kumandanı General Harrington cenablarına.

istanbul'da hayatımı tehlikede gördüğümden ingiltere Devlet-i Fehimesine iltica ve bir an evvel istanbul'dan mahall-i ahara (başka bir yere) naklimi talep ederim efendim. 16 Teşrinsani (Kasım) Sene 1922

Halife-i Müslimin
Mehmed Vahdeddin.

2. osmanlı döneminde en büyük yanılgı olan arapça aslında bizlerin resmi dili değildi. buraya dikkat farsça ve arapçanın harmanlanmış hali olan osmanlıca kullanılıyordu. 36 harf vardı telafuzlar genellikle arapçaya daha çok benzediğinden dolayı arapça olarak isimlendirmeler gayet normaldi. okuması yazması ve özellikle eş seslilik çok fazlaydı. bu yüzden gündelik hayatta büyük sıkıntılar yaratıyordu. resmi olmasa bazı kaynaklara göre okuma yazma oranı %6-8 civarındaydı. bu sağlıksız ve hataya açık bir dil hayatın her kısmında büyük zorluklar yaratmaktaydı. bu yüzden daha kolay kurallı ve modern bir dile geçildi.

3. giyim konusunda yenilikler ise şöyle. kılık kıyafet devrimini sadece türban, fes, peçe, çarşaf olarak nitelendirmek saçmalık olur. başlangıç amacı memur, asker, polis, doktor vb personele üniforma getirilmesi. bu ilk başta 2. mahmut tarafından getirildi ama zamanın şeyhülislamı caiz değil dedi. daha sonra 2. abdülhamit bir değişiklik yaptı gene zamanın şeyhülislamı caiz değil dedi. atatürk kılık kıyafet devriminin yapmasındaki en büyük neden insanlara daha önce zorunlu kılınan bazı aksesuarların serbest bırakılması. ilk olarak türban, fes, peçe, çarfak zorunlu olmaktan çıkarıldı ve halk bunu benimsedi ve istedi. bu değişliği yapanlar asılmadı tamamen asılsızdır. iskilipli atif atatürke suikast düzenlenmek suçundan yargılanmıştır ve idam cezası almıştır.

4. metehan,cengizhan, fatih sultan mehmet, osman bey, atatürk gibi saymakla bitmeyecek kahramanlarımız var hepsi gerek halkı/ordusunu koordine etmek, strateji üretmek, ülkenin daha iyi yerlere gelmesi için çalışmak gibi üstün yetenekleri vardı. kurtarmak sözcüğü son 20-30 yılda birazda hollywood etkisi ile farklı algılanmaya başlandı. ancak kurtarmak tek başına kötüleri yenmek onları etkisiz hala getirmek değildir. bir ülkeye komutanlık etmektir yol gösterici olmaktır. Atatürk bunu yaptı mı yaptı o zaman o kurtuluş savaşı zamanlarında üstün zekası ve azmi ile halkı organize edip birlikte büyük bir zafer kazandılar.