bugün

Her gördüğümde edebi bir his uyandıran hoş nicke sahip yazar.
Milliyetçiliğin ne olduğunu bilen yazar.

Kürtleri sevmek zorunda değilim, sevmiyorum. insan olmayı beceremeyen kimseyi sevmiyorum. Orada konu kürtlerdi, onlara denk gelmiş. Üzerinde yaşadığım toprağı parçalamaya çalışmıyorum. Koskoca bir ırk dediğin kim allah aşkına? Kürtler mi? iki kelimesinden biri hakaret olan, tartışma edebinden bihaber insanlar mı? O zaman gel en eskiye gidelim. Kardeşin kardeşi öldürmesiyle ilk katil oluşuna, ben senin geçmişini tartışmıyorum. Ben kürtlerin geçmişini de tartışmıyorum. Ben şimdiden bahsediyorum, şu andan. Senin benim gibi evinde ailesiyle olma imkanı bulamayan çocukların bu haline sebep olanlardan. Savunduğun insanların acizliğinden ve vahşiliğinden bahsediyorum. Savaşın bile ahlakı vardır. Barbar gibi paldır küldür gidip insan katletmezsin.

Kürtlerin bir tekini bile sevmiyorum, adam yerine de koymuyorum. "Atatürk'ü sevmek zorunda mıyım yeaa?" Deyip 'haklı' adledilen insanlaeın farklı versiyonu olduğumu düşün.

Irkçı da değilim, abartılı bir milliyetçi de. Çünkü bunun karşıdaki için kırıcı olduğunun farkındayım. Kökenim türk değil, türkiye'de büyümedim. Ama türk'üm ve ben bununla gurur duyuyorum. Bu da sorun değildir herhalde?

Siz bu ülkede birbirinizi yakıp yıkarken, bekaret muhabbeti yapıp ülkeyi il il ayırırken atatürk ve yaptıkları avrupa'da ders diye okutuluyor. Siz hala bunun bilincine bile varamadığınızdan ancak fransızcadan dilimize girmiş yabancı kelimelerle kelime oyunları yaparak haklı görünmeye çalışıyorsunuz.

Forum/chat'ten silinecek entry'min cevabına ithafen.
günün abazanını seçmek için her gün nick altına baktığım yazar.
Seviyorum bu kızı , iyiki var..
yokluk kötü şey. dişi olduğunu bile bilinmeyen ve büyük ihtimal harun abi olan birine bu kadar sulanmak ve ciddi olmak kötü işte.
kalbimin derinliklerinden gelen kendi ürünün hasadım toprağım allayıp pulladığım pırlantalarım.
'Dişi' olmayan yazar. Eğer nick altıma yazmaktan vazgeçirecekse sizi, erkeğim ben, dağılabilirsiniz.
film repliği gibi bir nick.

muhtemelen film repliği de olabilir.

bir beni bir de bu arkadaşı kız sanmaktan vazgeçin artık. gerçi beni kız sanmaya devam edin ben çok eğleniyorum. *
organ bağışı yapacak kadar duyarlı, ilgiyle okuduğum ve fikirlerini kendime çoğunlukla yakın bulduğum yazar.
hayal kırıklığım olan yazar.
kırıkların hep canımı yaktı. o kadar küçük parçalara dağılmışsın ki, toplamaya kalksan hep bir parçası eksik kalır, hep canın yanar. parçalanmıştır artık tesellisi de yoktur yenisini alırım da diyemezsiniz yoktur yenisi. sarılacak kimsen olmaz sözlüğe gelir ve yazarsın kelimelerine sarılırsın, sessiz sessiz ağlarsın sonra kendi kendine söz verirsin, bir daha olmayacak diye. üstelik o kırıklar asla toparlanamaz hep eksik kalır, kıyıda köşede hep kalır bir kaç hain parçası ve ilerde bir gün batar hep şerefsiz. Ve bu acı tanıdık gelir, tanıyorum lan ben bunu dersin, bir yerlerden...

melisim olduğuna o kadar inandırmıştım ki seni, bir umutla bekledim bu sefer tam da buldum dediğim anda yaramı deşen meğer haince köşeyede kalmış bir hayal kırıklığıymışsın...

Seven insan ayrılır mı hiç ayrılırmiş gibi yapar iste can yücel abimiz ne güzel anlatmış benim bu halimi görerek...

---severek ayrılmak---

“fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.
yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, yüreğini elime koyduğunda anladım.
''sana ihtiyacım var, gel!'' diyebilmekmiş güçlü olmak, sana ''git'' dediğimde anladım.
biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, git dediklerinde gittiğimde anladım.
sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.
özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, gerçekten pişman olduğumda anladım.
ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.
ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.
sevgi emekmiş, emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş...”

--- Severek ayrılmak ---

Seni özgür bıraktım ama seni hâlâ seviyorum...
lan o kadar yavşadık erkek çıktın diyecek yazarları duyar gibiyim yazar. bana şiir yaz la şiir.
(#24164446) son olmasını ve sidik yarışına dönmemesini dilediğim yazına dair birkaç şey.. Elimden geldiğince detay yapmayacağım, sadece senin yazdıklarına ve ithamlarına karşılık. Nitekim benim yazdığım her şeyin senin cümlelerinde bir karşılığı vardı, bundan dolayı haksız ithamı yapan sadece sensin. Şimdiden söyleyeyim de sonra "sen de yapmışsın" cümlesine gitmesin yolum. Siyaset içermemesine özenle dikkat edeceğime dair söz vermekle beraber deliyim arkadaşım ben, rahatsızım, son olsun bu, iş çıkartma bana.

- yazardan alıntı -
''kürtleri sevmek zorunda değilim, sevmiyorum. insan olmayı beceremeyen kimseyi sevmiyorum. orada konu kürtlerdi, onlara denk gelmiş. üzerinde yaşadığım toprağı parçalamaya çalışmıyorum. koskoca bir ırk dediğin kim allah aşkına? kürtler mi? iki kelimesinden biri hakaret olan, tartışma edebinden bihaber insanlar mı?''

sence dünya üzerindeki bütün kürtler insan değil, toprak parçalamaya çalışıyor ve adapsız insanlar öyle mi? bunu söylemen için bütün kürtleri tanımış olman gerekmiyor mu? benim ve hatta tüm dünyanın tanıdığı birçok kürt var çoğu kişiden daha adaplı, ahlâklı, efendi ve nezaketli olan. benim karşı durduğum görüş tam da buydu çünkü. senin şu anda zannettiğin/itham ettiğin şekilde herhangi bir terör örgütünü savunmak değildi. bundandır ki şu anda hâlâ yazdığına mukabele ediyorum.

- yazardan alıntı -
''ben senin geçmişini tartışmıyorum. ben kürtlerin geçmişini de tartışmıyorum.''

ben kendi geçmişimi sözlük hayatımda ilk kez bu tip bir polemikte ortaya koydum. çünkü biliyorum ki eğer bunu belirtmesem bu kez kürt zannedilip kendi ırkını savunan biri olarak darbe yiyecektim şu yazılarında. ben kendi geçmişimi örnek verdim, dışarıdan herhangi birinden yapsaydım bu örneklemeyi bir sorun olmazdı. eğer seni rahatsız eden benim ''insanlar iyi/kötü olarak ayrılır, bakınız böyle de bir şey yaşadım ama bundan tüm insanlığı sorumlu tutmuyorum düşün artık'' konulu subjektif(kişisel) örneğimse bir şey diyemiyorum. kaldı ki kürtlerin geçmişine gidecek olursak bu diyalog bitmez. tam olarak benim bahsettiğim şey de şu andı. insanların şu anda ne yaşadığıydı. belirli örgütler yüzünden senin yok saydığın ama senin adına üzgünüm ki var olan bir ırkın suçlanmaması gerektiğiydi. hayır, ben burada pkk sempatizanlığı(bir düşünsel akıma ilgi gösterip aynı şeyleri paylaşmak) yapmadım. yaptığım tek şey realist(gerçekçilik, sen benim yok desek de değiştiremeyeceği gerçekçilik) düşünmekti.

- yazardan alıntı -
''ben şimdiden bahsediyorum, şu andan. senin benim gibi evinde ailesiyle olma imkanı bulamayan çocukların bu haline sebep olanlardan.''

ve yine aynı konu... o kadar kararmış ki gözler yazının devamında bu kez ben bir kripto(siyasî aktifliği gizli olan) olarak fişleneceğim sanırım. ben insanların barışından, suçu günahı olmayan kişilerin kendi ırklarının yüz karaları yüzünden mimlenmesinden bahsediyorum. senin dediğin gibi dağda, evde, sokakta ya da kışlada fark etmeksizin başkalarının günahını hillicil gibi boynunda taşıyan insanlar bahsediyorum. mağdur olan sadece türkler değil, şekilde gördüğümüz üzere savaş isteyen kişiler yüzünden arada kalan kürtler de mağdur. nasıl ki bu örgütler türklere geçmişlerinden dolayu düşmanlık besleyip şimdi bunları yapıyorsa, sen de benzer bir nefrete sürükleniyorsun. sen de onlar yüzünden bütün kürtlere nefret duyuyorsun. duyman neyse de, bunu etrafına kusuyorsun. sonra o kişiler de bunları görüp daha da haklı olduklarını düşünerek buna göre hareket ediyor. diğer masum insanlar da bir noktadan sonra ''benim ırkım yüzünden bana bunlar yazılmış, bir suçum yoktu, yine de cefasını çekiyorum, e o zaman sefasını da süreyim'' mantığıyla o örgütlere sevgi besliyorlar. yani savaşı da kanı da isteyen sizsiniz. senin burada bütün kürtlere nefret kusman diğer savaş isteyen kürtleri besliyor. onların nefreti de seni. nefretle birbirinizi doyurup dökülen kanlardan sonra da ağlıyorsunuz. insanlar arada kalıyor. insanlara sürekli bir taraf seçmesi gerektiğiyle ilgili farkında olmadan dayatmada bulunuyorsunuz. ve ne yazık ki bu dayatmanın içindeki ayrımda iyilik kötülük yok. türk kürt var. hangisinde iyilik ya da kötülük olduğu umrunuzda değil. kürtlerden ve türklerden birbirine nefret duyan kesimler yüzünden birbiriyle hiç sorunu olmayan insanların da damarına basıyorsunuz. resmen insanları psikolojik olarak düşmanlığa sürüklüyorsunuz. bak bilerek çoğul kullanıyorum, tıpkı senin bana yaptığın gibi.

türklerden nefret eden kürtlerin de, kürtlerden nefret eden türklerin de canı cehenneme. beni alâkadar eden tek şey birbirine saygı duyan, düşmanlık beslemeyen, arada kalmış masum insanlar. benim ırkını dinini bilmem neyini gözetmeden savunduğum tek şey bu insanlar. örgütler yahut sen değilsin. benim savunduğum şey ''bu ırk şöyledir böyledir'' demek için bütün ırkı tanıması gerektiğinin farkında olmayan andavallar değil. bilakis benim de nefret duyduğum şey bu. anlatmak istediğim buyken şurada yemediğim itham kalmadı. hep de aynısı oluyor, hep de herhangi bir tarafın tutucusu olarak algılanıyorum. niye? önyargıları, önyargınız. sana bir şey diyeyim mi; içinde kötülük besleyen herkesin toprağı başına yıkılsın.

- yazardan alıntı -
''savunduğun insanların acizliğinden ve vahşiliğinden bahsediyorum. savaşın bile ahlakı vardır.''

benim savunduğum herhangi bir topluluk yok. benim savunduğum suçsuz insanlar var. benim savunduğum kafamda sadece ikiye ayırdığım insanlığın ''iyi'' kısmı var. ve yine geçmişime dair senin anlamadığım şekilde rahatsız eden örneğime değinecek olursam o vahşeti çok yakından tanıyorum. işte tam da buna rağmen yine de ''muhakkak ki iyiler de vardır'' diyerek senin yok saydığın bir ırkı suçlamıyorum. o yüzden bana sakın bir daha vahşiliği ve aciziyeti savunduğumu iddia etme. bunu gerçekten yapma. bu küfür bile değil, kişisel bir hakarettir. savaşın bile bir bir ahlâkı olduğu konusunda sana katılmakla beraber anladığım kadarıyla kastettiğin örgütün normal düzey bir askeri savaşçılardan değil de daha çok gerilla eğitimleriyle savaşmaya çalıştıklarını hatırlatırım. hoş, gerilla mertebesini bu tip örgütlerde kullanarak lekelemek istemesem de onların ne yazık ki yapmaya çalışıp yapamadığı savaş düzeyi bu olduğu için belirtmek durumunda kaldım. kaldı ki savaşta afedersin ama tüm insanlık olarak nah ahlâk buluruz. bu durumda hilâl taktiği bile bir sağ gösterip sol vurmadır. kimyasal silahlar devrindeyiz, üzgünüm..

- yazardan alıntı -
''barbar gibi paldır küldür gidip insan katletmezsin.''

hoop döndük mü başa? sıkılmıyorsun değil mi okurken? lütfen sıkılma çünkü beni kısır döngüye sokan sensin. ben de aynı teraneyi tekrar etmekten sahiden sıkıldım. velhasıl kelâm...
ben barbar gibi insan katleden kimseyi savunmadım. insan katledenlerin bu vahşeti yüzünden diğer insanları da suçlamak da psikolojik bir baskı, toplumsal bir vahşettir. bir de afedersin ama bir şeyi anlamadım; barbar gibi paldır küldür insan katletmek ne ola ki? adab-ı muaşeret gereğince bıçağı sağ elimizle tutup silahı sol elimize alınca, fötr şapka takıp ve ziyadesiyle nezaketle can alınca kibarca 'öldürmüş' olur muyuz? o zaman katliam olmuyor mu? enteresan bir cümleydi gerçekten. şahsen her öldürme girişimi bir katliamdır ve katliamın barbarlığı yahut nezaketi olmaz diye düşünüyorum. ha gerekliliği/gereksizliği apayrı bir tartışma konusu tabiî.

- yazardan alıntı -
''kürtlerin bir tekini bile sevmiyorum, adam yerine de koymuyorum. "atatürk'ü sevmek zorunda mıyım yeaa?" deyip 'haklı' adledilen insanların farklı versiyonu olduğumu düşün.''

elbette sevmek zorunda değilsin. ancak o kişiler hakkında mizah kisvesinde alaycı ve örseleyici şeyler yapma hakkın da yok. ve her ne kadar ironi yapmış olsan da ne yazık ki tam da ''atatürk'ü sevmek zorunda mıyım yeaa?'' diyen insanın kendince haklı olması gibi haklısın. ancak o kişi atatürk'e aşağılama/hakaret etme propagandası(amaçlı şekilde bir şeye hizmet ederek tavır/konuşma sergileme) yapıyorsa, diğer kişilerin belli başlı değerlerine ahlâksızca saldırıyorsa burada bir sorun var demektir.

- yazardan alıntı -
''ırkçı da değilim, abartılı bir milliyetçi de. çünkü bunun karşıdaki için kırıcı olduğunun farkındayım. kökenim türk değil, türkiye'de büyümedim. ama türk'üm ve ben bununla gurur duyuyorum. bu da sorun değildir herhalde?''

türk olmakla gurur duymanın konuyla hiçbir ilgisi yoktu -diğer itham edici yazıların da bir ilgisi olmadığı gibi- nitekim isteyen istediğiyle gurur duyar. herkes elbette kendininkini büyük görür. bu yüzyıllardır olan bir şey zaten. fakat işi egoya çevirip narsistçe başka ırkları aşağılayamaz, bu yüzden senin de dediğin gibi bu bir sorun olamaz. ki deminki cümlelerden seni tenzih ederim elbette, sen sadece kendi ırkına saldırıda bulunan insanlara olan nefretini diğer insanlara da sıçrattın. bu arada bu kırıcılık duygusal kırıcılık olmaz, bu kırıcılık insanlık arasında bir kırıcılık olur.

- yazardan alıntı -
''siz bu ülkede birbirinizi yakıp yıkarken, bekaret muhabbeti yapıp ülkeyi il il ayırırken atatürk ve yaptıkları avrupa'da ders diye okutuluyor.''

rica ederim bana sadece şu ''siz'' kelimesini açıklar mısın? ben yazarken sen ve siz demiştim tam da böyle bir şeyle karşı karşıya kalmamak için fakat işte...

ben bu ülkede kimseyi yakıp yıkmadım, ben bu ülkede yakılıp yıkılan masum insanları korudum. ben bu ülkede el âlemin cinsel uzuvlarını hayati meseleler haline getirmedim, ben bu ülkede orospu çocuklarının hayat kadını diye dışladığı insanları bu orospu çocuklarından keskin bir duvarla ayırdım. ithamların konusunda yeniden uyarıyorum, rica ederim bunu yapmaya devam etme.

sokakta insanlığın neyi ne amaçlayarak yaptığına gelecek olursak tam da bu yüzden insanları kafamda sadece iki yöne ayırdım. yani senin bu insanların sevmediğin taraflarını şu anda bana koz olarak kullanıyor oluşunun sebebi zaten benim bu insanlarla aramdaki husumetten doğdu, evet şu andan bahsediyorum. bu yüzden buna fazla değinmeme gerek yok sanırım. atatürk meselesine gelecek olursak -ki yine nereden geldiysek ne hikmetse her benzer tartışmada konu bir şekilde buna geliyor- sen değil miydin ''şu andan'' bahseden? atatürk yıllarca bana da okutuldu. türkiye cumhuriyetinde bulunan her bireye okutuldu. ee evet? okuduklarımız şu anda dağda çatışan insanlara bir fayda sağlıyor mu? madem okuduk niye evdeyiz biz arkadaşım? haydi buyur bir şeyler yapalım o vakit? yahu ne avrupası ne dersi? senin avrupa dediğin yerde çok savunduğun türklerin anasını nasıl ağlatırız alt metinli doktrinler(belli bir amaç doğrultusunda yön verilmiş öğretim) savuruyorlar. yapma bana bunu. millet burada saniye başı her şeyi atatürk ile ilgili bir övgüye çekmeye çalışırken zaten o örgütler aldı yürüdü. yanarım yanarım da kuru egosuna yanarım bu ülkenin. götlerin altından minderi alsalar ''türkler şöyle yaptı türkler böyle yaptı atatürk böyleydi inönü şöyleydi...'' muhabbetinden bir bok hissetmeyecek hale geldi ülke. kendini politize(politika bağlamında bulunan) zanneden bireyleri örneklemeyi unutmuşsun bu arada.

- yazardan alıntı -
''siz hala bunun bilincine bile varamadığınızdan ancak fransızcadan dilimize girmiş yabancı kelimelerle kelime oyunları yaparak haklı görünmeye çalışıyorsunuz.''

bak en sevdiğim de bu. fark ettiysen elimden geldiğince bol bol terminolojik(genelin dışında kalan konularla ilgili olan sözcüklerin tümü) kelimeler kullandım, sana özel yaptım, sev beni. hem de sıfır alıntısız tek tek zihnimden tanımladım alayını hemen yanına valla bak. yani ben acaba ne yapmış olabilirim de birinin bana tee kullandığım kelimeler üzerinden saldırmasını sağlamış olabilirim. seni bu denli ruhani buhrana sokan neydi? belli başlı kötüler yüzünden iyi insanları suçlamayın demem mi? resmen kelimenin etimolojisine(kelimelerin kökenleri ve ilişkileri) kadar gidip gelmişsin yahu. hiç mi üşenmedin? hadi ben tam mânâsıyla bir hasta ruhum oturdum burada kelimelerine kadar tek tek yanıtladım. senin neyin var? bu arada bak kelime oyununun yerine de demagoji var, yen mi?

haklı görünmeye çalışmak senin beni itham ettiğin şeylerden biri daha. lüften gerçekten ''terminoloji'' hakkında birkaç satır bir şey oku çünkü ben gerçekten yeteri kadar nefret ediyorum zaten yabancı kelimelerden fakat bu tip konularda insan mecbur kalıyor yarım saat açıklamaya çalışmaktan. bir de tek kelime iyi oluyor, açıklayıcı yazsan yine dert, ifade hatası olursa fena. açıklamanı araştırıp öğrenemez fakat en azından kelimeyi karşı taraf şöyle bir araştırıp misal fransızca kökenli olduğunu, nerede hangi durumda ne mânâda kullanıldığını okuyup anlayabilir, sen de açıklamana ''ulan acaba net aktarabildim mi? ya değişik algılandıysa? sözlükten de bakamaz ki şimdi.'' diye paranoya yapmamış olursun.

örneğin;

realizm kelimesi yerine ''gerçekçilik'' desem yeterli olmaz, açıklasam yine zor hepten kaotiklik(karmaşa, bak yine yaptım duramıyorum yaa). hele bir de realizmin politika ve devletler arasındaki ilişkilerle ilgili kısmı var ki hepten sıçma durumu. ama konu içinde kullanılırsa direkt karşındaki neyi kastettiğini anlayabilir.

beni kelime oyunları yapmakla suçladığın şey de böyle bir mecburiyet gibi bir şey anlayacağın. dur bak yine iyisin, insanlığın tek bilgi kaynağından iki satır alayım sana;

terim: Terim, genel konuşma ve yazı dili dışında kalan uzmanlık isteyen özel uğraş alanlarındaki özgül/özel kavramları ifade etmeye yarayan sınırlı anlamlara sahip bir tanımın kısaltılmış ifadesi şeklinde genel dilde kullanılan sözcüklerin anlamlarıyla karışmayan kendine özgü kuruluşu olan sözcük ya da sözcük öbeği.

yeni neymiş? ben kelime oyunu yapmıyormuşum. hele ki türkçeye hiçbir saygısızlıkta bulunmuyormuşum. senden tek ricam insanlara bir daha yafta yapıştıracak olursan bir git de hakkında birkaç bilgi edin. daha önceki entrylerime bir göz at olur mu? bak bakalım türkçe metinlerimde böyle bir yaftayı hakedecek bir şey var mıymış. kopya cümlelerle karşı tarafı ortada haklı haksız konumu bile yokken bir de haksız vaziyetine düşürmeye çalışma.

cevap vermediğim son bir şey var, o da habil ve kabil olayı...

- yazardan alıntı -
''o zaman gel en eskiye gidelim. kardeşin kardeşi öldürmesiyle ilk katil oluşuna.''

habil de kabil de sadece insandı. ırk değil. kabil mi? hele o kürt; hiç değil. her zaman enteresan gelmiştir bana bu konu. habil ile kabil işte. düşünsene, ilk insanlar ve katillik daha ilk insanlıktan çıktı. hem de bir kardeşten. şimdikileri çok göremiyorum bu yüzden. kaldı ki senin de örneklediğin gibi gibi katilliğin zamanla/mekânla/toplumla/devirle/ırkla bir ilgisi yok. herkes hilkâti gereği iyilik kötülük taşır, hangisine yatkınsa bunu kullanır. yani herkes katil olma potansiyeline sahiptir; sen de, ben de. kürtler türklerden daha fazla yahut daha az değil ''herkes kadar.'' ve en kötüsü de katiller yüzünden masum insanları da itham altında bırakan caniler bana göre. pek de bir fark göremiyorum.

ve habil ile kabil'i örneklediysen inançlı birisin sanırım. sadece bu tahminimin gerçek olma payı üzerine minik bir alıntı paylaşmak istiyorum, bak onlar da terim kullanmış iyi mi. realite: gerçek, husustaki hakikât;

''Irk Realitesi

insana kıymet kazandıran mensup olduğu ırk değil, sahip olduğu faziletlerdir.

islam dini, ırkları bir realite olarak kabul eder. Cenab-ı Hak Kur'an'da şöyle bildirir:
'Ey insanlar! Sizi bir erkekle bir dişiden yarattık.
Birbirinizi tanımanız için, sizi milletlere, kabilelere böldük.
Şüphesiz Allah katında en şerefliniz, en takva sahibi olanınızdır.'
(Hucurat, 13)
Ayette bildirilen erkek ve dişiden murat, Hz. Âdem ve Hz. Havva'dır. Bütün insanlar onların torunları durumundadır. Hz. Âdem'in aynı zamanda ilk peygamber olduğu da nazara alınırsa, bütün insanların peygamber torunları olduklarını söyleyebiliriz.
Ayette farklı milletlere ayrılmanın hikmeti, insanların birbirlerini tanımaları olarak nazara veriliyor. Gerçekten de her milletin kendine has bazı özellikleri vardır ve bu özelliklerden hareketle bir insanın hangi millete mensup olduğunu belirlemek mümkündür. Ordu içindeki karacı, havacı gibi değişik kısımlar nasıl kıyafetleriyle ayırt ediliyorsa, milletler de belli özellikleriyle birbirinden ayırt edilmektedirler. Ordu içindeki farklılık bir çatışma vesilesi olmadığı gibi, farklı milletlere mensup olma da çatışma vesilesi yapılmamalıdır.
insana kıymet kazandıran mensup olduğu ırk değil, sahip olduğu faziletlerdir. Yoksa hemen her millette hem iyiler, hem de kötüler bulunmaktadır.''

çok yazdım değil mi? lütfen devam ettirmeyelim bunu olur mu? umarım unuttuğum bir şey yoktur. varsa da özel mesajla uyarmanı temenni ederim. dediğim gibi ilk kişisel atıf bir başlık üzerinden olduğu için buradan yazma gereği duymuştum. ve ben sadece açıklayıcı bir yazı yazdım. ithamlarına karşılık verdim ve anlatmak istediğim şeyi daha açıkça yazmaya çalıştım. hele ki burada herhangi bir yazarla oturup siyasî tartışma yapacak kadar aklımı sıyırmadım henüz. şimdi sen yazacaksın, bir daha bunun bir iki katı kadar ben yazacağım falan gözünü seveyim uğraştırma. yine de sen bilirsin. yani senin anlayacağın insanlar sadece ikiye ayrılıyor bende, ''iyi'' ve ''kötü.''

hey merhaba. ben sadece bir enternasyonalistim. manen götümkenarı metrekare dünyada, ne zaman geberip toprak altında böcek istilasına uğrayacağımızı bilemezken az biraz insanca yaşamayı isteyenim. insanların iyiliğinin ve kötülüğünün sadece kendisiyle ilgili olduğunu, ırklarıyla ilgili olmadığını savunan bir ademoğluyum. elimi uzattım, tokalaşalım mı? uzatmayalım olur mu? bak çiçeğim de var seversin sen seni çılgın.

görsel

mümkün mertebe son kez selâmetle..
(#24173439)

sanırım hiç ağda epilasyon yapmamış yazar.
Çok şirin bir yazar.
Bütün zaman senin olsun ama lütfen burda kal ve o tatlı sesini duymama izin ver noolur melis!
Bana erkek arkadasindan ayrildiginda ne kadar uzuldugunu anlattiginda icim parcalanmisti. Bu kibar, tatli mi tatli, guzel kizi nasil aldatirsin sen yahu? Degdi mi buna?
yazar olanına başarılar.

cümleye gelince, ben hayatımda türkiye de bayım diyen bir insana rastlamadım. tam bir Amerikan filmi çeviri örneği.
kötü tabi.
eleştirirken doğru bildiğimizi de yazalım da yapıcı olalım.

"abi, çiçekli şiirler" ya da "çiçekli şiirler abi"
Sözlüğün en dandik nickine sahip yazar. Çiçekli şiirler nedir lan. Bir de bayım sıvama kısmı olmuş. Yolda birine cümle içinde kullansan "bayım ne lan kimin bayı ? çiçek miçek ne ayaksın amuğa koduğum" der zikerler adamı.
Kendisiyle muhabbet ettikçe sevdiren yazar. Hem kendini hem çiçekleri... öyle bir deli.
Bana şiir yazacakmış. Neyse bir kuble şiirinden nasipleneceğim demek ki *
En kısa zamanda güneşin batışını izleteceğim. Zira sözüm vardı kendisine.

Edit; eksilenmek çok umrunda değil de yau manyak mısınız siz? Hayır neden yani. Sen de şiir yaz. Allalalalalal.

Edit2: azimle eksiliyorlar. Hahahaha eğlencenizi yirim.
yakasından tutup kimsin sen lan, bir çay içelim mi? diye sormak istediğim yazar.
Çok sık konuşmuyor olmamıza rağmen söylediğim her şeyi harfiyen hatırlayan yazar. Cidden çok sempatik yalnız.
Candir.
ağzının üstüne terlikle vurulası bir nick. belki yazar olarak iyi biridir ama nicki tam ağzına papatyaları doldurup terlikle vurmalık.
şu günlerde ağlak yazar.
(#24187145) melis duygusallığına yenik düşüp kişisel bilgilerini lütfen burada bir daha paylaşma...
bak yokluğumu hissediyorsun, bu anından faydalanmak istemiyorum zor günlerinde yanında olayım sonra yine giderim...
Sevilesi, saygı duyulası yazar.*. Böyleydi galiba *
Sevdicegi* olan yazar. Rahatsız edilmekten de hoşlanmaz salak saçma nickaltı girmeyin.