bugün

soyleyeli cok olmus gerci, umarim fikrini degistirmistir dedigim bir komedyen elestirisi. sokakta dilenen bir insan ile, senin oyun ayni dereceye sahiptir. ac yatan insanlar ile senin oyun ayni degeri tasir. sen sanslisin diye oyun daha degerli olmaz. daha fazla vergi vermen kimsenin sikonde olmaz. ama o dilenci ve ac yatan insanlar senden daha degerlidir benim gozumde. simdi git saklabanlik yapmaya devam et.
aysun kayacı bunu söylediğinde yerin dibine sokmuşlardı. aynı şeyi cem yılmaz söyleyince insanlar haklı yea çekiyor. ne biçim adamlar var lan dünyada.
Cem bey yazdığını bir kez daha okusa paylaşmazdı bence.
Sen kimsin lan dedirten eleştiri.
kendisine "cemcim neden demokrasiyi komple ortadan kaldırıp şaklabanlara milyonlar kazandıran cahillerin reylerini komple yok saymıyoruz?" diye sormak istediğim şaklaban beyanıdır.

cevap olarak tabiki "gülmek lükstür güldürene para kazandırmak için cahil olmak gerekmez" gibi bir şeyler zırvalayacaktır. tipik bir cahilden beslenen cahildir kendisi. bir de reyini değerli görmeye çalışmış. ulen senin de dağdaki çobanın da reyine ihtiyaç yok aslında ama neyse elbet bir gün anlaşılacak bu konu iyice... adalet-hak düzeni için rey gerekmiyor. böyle cem gibi dallamalara da dağdaki çobana da rey hakkı verirsen anca bilgeleri düzerler. şimdi moronlar çıkıp "niye Avrupada insanlar düzülüyor mu?" diye bıdı bıdı yapacaktır. kısa kesiyorum, evet onlar da düzülüyor ama sömürgeleri sayesinde sadece ekonomik refahları biraz yüksek. neyse ya, cahillerden bıktım artık amına koyim. size bu kadar yeter.
cem yılmaz, özetle şunu demiş, benim oyum dağdaki çobanla bir değil, sanki bunu başkası söylemişti ( baya zeki biri söylemişti ) ama aynı mantık fakat bu kez diyor ki yüksek vergi verenle fakir adamın arasında fark olmalı. ilkokul mezunuyla, prof. aynı oya sahip olabilir mi demek istiyor? tam bir mallık öyle böyle değil, cem yılmaz tek başına birilerini iktidara getirmek istiyor galiba.

ulan dürzü, zenginler daha çok zengin olsun, fakirler köle olsun istiyorsun ya da bunu anlamayacak kadar malsın.

sonuç, cem yılmaz ın oyu yarım sayılsın kampanyası
Denenmemiş bir sisteme önyargılı yaklaşmamak gerekir. Belki böyle bi sistem gelse her şey düzelir, bilemeyiz.
heykeli yapanla ucube diyenin seçilebilmesi konusunda hakkı olan açıklamadır. Aslında vergi konusu hariç heryerde haklı. O vergiyede açıklama getirmiş kaçıranla veren bir olmasın şeklinde bakarsak evet oda mantıklı. Seçkincilik , elitistlikle hiçbir alakası yok bence. Bir hırsızla bir hayırsever heryerde ayrılmalı tabi böyle bir sistemde fazla ütopik.
cem yılmaz gibi zeki olduğunu düşündüğüm bir adamın, beni hayal kırıklığına uğratan eleştirisi...

eyvallah, kendimizi seçmenin yerine koyduk ve herkes katma değeri kadar oy kullansın dedik. ne güzel. hakkaniyetçi, adaletli vs. vs. değil mi?

değil..

şu lanet dünyada her şey adil ya, adaylar da adil tabi, yersen. sen insanların oy hakkını katma değere göre hesapla, aday da gitsin oy hakkı fazla olana yatırım yapsın. kim bu peki? zengin tabi ki. zengine yatırım yap, zengin iyice zenginleşsin, fakir ise iyice fakirleşsin. ben adayım, neden kalkıp bi varoş mahallesine yatırım yapayım ki? yanı başımda tek bir adama oynayarak o mahallenin tümünden fazla oy alabilirim! ne güzel memleket.

siz herkesi dürüst sandınız galiba. hele de politikacıları. hahah!
cem yılmaz'ın içindeki aysun kayacı'yı çıkarttığı eleştiridir.
ne lan iki üniversite okudunuz, çıkıp iki espri yaptınız diye entel mi oldunuz hemen.
taşlayın bunu!
cahil birine 'hangisi seni yönetsin' demekle okuma yazma bilmeyen birine 'hangi kitabı istersin' demek arasında bir fark yoktur, sözünü hatırlatan açıklama. tabi yapıldıysa. teyit ettirmek gerek. zira cem yılmaz suya sabuna dokunmadan parasına bakan biridir. o yüzden pek inanmadım.
şimdi efendim dışarıdan baktığımız zaman cem yılmaz haklıdır.

+seçim sonucu gelecek olan yönetim neyi yönetecek?
-devleti
+devlet nedir?
-milletin kurduğu yapı.
+şimdi şurda beş kişi bi yapı kursak bu yapıda 100 tuğla olsun diyelim. 50 tuğla koyanla, bir tuğla koyanın bu yapının yönetiminde, alım-satımında, karında-zararında-akarında aynı karar verme hakkına sahip olması mümkün mü?
-değil.
+işte bu yüzden cem yılmaz haklıdır.

insanlar olarak, millet olarak hala ve hala! bizi yönetsin, bizi gütsün, biz malları idare etsin diye devlete ihtiyaç duyarsan olacağı budur işte.

devlet güçlüleri despotlaştırır! başbakanı despotlaştırdığı gibi cem yılmaz'ı da despotlaştırır!

allah bin kere razı olsun cem yılmaz. devlet denilen hırsız nedir, demokrasi denilen yalan nedir, belki birilerinin kafasında bi şimşek çakmıştır sayende.
bir yere kadar mantıklı konusmus. Fakat kimin oyunun ne kadar sayılacagı hangi kriterlere gore karar verilecek? Parası olan insan kulturludur denilemez ya da universite mezunu insanlar ilkokul mezunundan her zaman daha bilgilidir denilemez. Ayrıca kim belirleyecek bu kriterleri, tarafsız bir sonuc ortaya cıkmaz.
Aslında bana sorarsanızbıyık altından biraz akp'ye laf soktuğu açıklamadır . Sen makarnalarla kömürlerle kandırdığın , beyaz eşyalarla aklını çeldiğin insanların oyuyla oradasın demeye getiriyor.

Belki de haklıdır. Ama şöyle bir şey geliyor aklıma http://youtu.be/YAmRVwlUA9U

eğer öyle bir sistem gelecek olursa algoritmadan şunu rüca ediyorum bu ablamızın oyun benim kinin 10 katı olsun .
şimdi adamımız burada 2 yönü ele almış;

1. 2 milyar vergi veren veya ağaç diken
2. 2 milyar vergi kaçıran veya orman yakan

ve dikkat ettiğiniz gibi ikinci durumda sadece istisnalar var. peki mantıklı düşünürseniz demokrasi çoğunluğun dediğinin olması değil midir? o zaman istisnaların ne önemi var. vergisini veren 1000 kişi a partisine oy verir. vergi kaçıran 1 kişi b partisine verir. yani istisnaların verdiği oyun genelleme içinde bir değeri yoktur. ama söylediği asıl saçmalık bu değil.
aynen şunu söylemiş kendisi;

--spoiler--
sağlam bir bilgisayar ağıyla vatandaşların üretime katkısı, ödediği vergi tutarı, yaptığı hayırlı ve hayırsız işlerin sayısı öğrenilip belli bir katsayıyla çarpıldıktan sonra kişinin verebilecegi oy sayısı hesaplanabilir.
--spoiler--

şimdi küfür etmek istemiyorum ama sayın cem, bu nasıl bir düşüncedir be adam. bir insanın yaptığı hayırsız işleri bilgisayar ağıyla nasıl bulacaksın bu bir. ulan madem böyle bir teknoloji var biz bütün memleketteki suçluları tespit edelim bilgisayar ağıyla. nasıl olacak bu da iki. bir bilgisayar öğrencisi olarak gerçekten bu sorunun cevabını merak ediyorum. eğer dünya üzerinde böyle bir teknoloji varsa yıllardır biz nasıl görememişiz. vay anasını bee. gerçekten tahta'dan sonra 6. elementi de bulmuş cem bey. çok akıllı bir adam. maaşallah. *
bana sorarsanız ben de tam bir demokrasi aşığı değilim ama olabilmesi imkansız bir şeyi de savunmuyorum yani.
--spoiler--
Demokrasinin en tuhaf tarafi oylama sistemidir. Yani her secmenin bir oy hakki vardir ama hicbir ise yaramamaktadir. Cunku her insanin bir oy hakki olmasi adaletsizlik.
Adını yazmayı bilmeyenle yazıyı
icat edenin eşit oy hakkı olması bütün düzensizliğin kaynağıdır.

Bence saglam bir bilgisayar ağıyla
vatandaşların üretime katkısı, ödediği vergi tutarı, yaptığı hayırlı ve hayırsız iş sayısı öğrenilip belli bir katsayıyla carpıldıktan sonra (Bu katsayıyla çarpma hikayesini niye istedigimi bilmiyorum, devlet hep öyle yapar diye yazdım.)
kisinin verebilecegi oy sayısı hesaplanabilir.

Düşünsenize ikiyüz milyar vergi verenin de bir oy hakkı var o tutardan fazla vergiyi kaçıranın da. Orman yakanın da bir oy hakkı var ağaç dikenin de... Seçme durumu bu. Secilenlerde de durum farklı değil.
En fazlasından ilkokul bitirmiş olma şartı aranıyor o kadar. Yani heykel yapan da seçilebiliyor, içine tüküren de! Memlekete katkı ne
kadar fazlaysa oy hakkının da o kadar fazla olması gerekir.
Varolan durum bence hukuka aykırıdır. Hatta anayasanın bir maddesine de aykırıdır ama su anda kaçıncı madde olduğunu hatırlamıyorum.

Oylamada bu haksızlık yapılırken
sonuçları değerlendirmede de yanlış yapılmaktadır.
En çok oy alan parti kazanıyor şimdi. Bu yanliş!
Bütün yarışmalarda en yüksek puan veren juri ile en düşük puan veren jurinin verdiği oylar değerlendirmeye alınmaz.
Geri kalanın ortalaması alınır.
Evet bu saçma bir fikirdir. Ama yine de bu konuya kafa yorduğunu gösterir.

Enflasyon devletin alenen suc islediginin kanitidir. Cunku devlet
besbelli ki kalpazanlik yapmaktadir. Yani devlet acik acik sahte para basmaktadir ve bunlari aslindan
ayirmak imkansizdir.

Ekonomi neden batti soyleyeyim: Bir kere ekonomi ureticiler arasindaki bir tuketici iliskisine
donmedikce refah gelmez. Her uretici ayni zamanda bir tuketicidir ama pek cok tuketici sadece
tuketicidir. Hicbir sey uretmez, hicbir ise yaramazlar. Hicbir meslek erbabi degildirler. Hicbir konuda yetenekleri yoktur. Ya da o boyle olduguna inanmistir. Mukemmele yakin okey oynar ama bu spor
henuz olimpiyat kapsamina alinmamistir maalesef.
Bir ekonomide bu kadar TUKETICI olursa batar tabii.

Dunyanin en az icat yapilan ulkesi Turkiye'dir. Zaten "basimiza icat cikarma simdi!" diye bir deyimin uretildigi bir ulkede sonuc baska turlu olamazdi. Ama su acik ki pek çok seye ihtiyacimiz var, bunların bazılarını kendimiz bulsaydık fena mi olurdu? Çünkü bunun gelismeyle ilgisi yok. En büyük
buluşlar mum ışığında yapıldığına göre?

Biliyorsunuz mesela Edison ampulu bulana kadar henuz ampulu bulamadigi icin mum isiginda calismistir. Yani ampulu mumla aramistir. Ve hep ironi ironi dedikleri iste budur. Cunku icat dedigin patent hakki demektir ve kayda deger bir bulus insanin yedi ceddini zengin eder. Ama ulkende saglam bir telif haklari yasasi yoksa insanin icinden icat yapasi da gelmez herhalde. Yani demem o ki en azindan bir vantilator filan icat edebilirdik. Ya da tost makinesi. Bunlar atla deve degil diye
soyluyorum. Yani MR cihazi demiyorum mesela. O zor tamam ama herhalde bir teflon tava yapabilirdik. Ama kendi icatcilarimiza deli muamelesi yapinca uygarliga katki saglanamiyor tabii. Her mahallede
vardir kendisi hakkinda "Bu mu? Manyagin teki mucit o! Kendi kendine acayip seyler icat eder.." diye bahsedilen biri.

Dünyadaki icatlar doneminin kapandigi soylenir ama bu dogru degildir. Hala insan pek cok seyi
yapamamaktadir. Mesela ucamamak, isinlanamamak,
yeteri kadar sık sevişememek, aya gidebilmek ama orada henuz para aklayamamak, zaman tunelinin sadece filmini yapabilmis olmak, hicbir zaman dogru partiye oy verememek gibi daha cogaltabilecegimiz pek cok
eksigi vardir. Dusunsenize dunyanin yuvarlak oldugunu ogreneli kac sene oldu ki sunun surasinda.

Yani insanoglu binlerce yil ustunde yasadigi gezegenin birak detaylarini seklini bile bilmeden
yasadi. Bati bile bu iste iyi degilken bizim durumumuzu dusunmek bile istemiyorum.

Bir tek uluslararasi ismimiz Behcet Bey'dir. Kendisini tanimiyorum ama Behcet Hastaligi dunya tip
literaturune girmistir. Tabii gonul isterdi ki hastaligi degil ilacini bulsaydi ama zamanla o da
olacaktir. Yani koca tarihe baktiginizda bula bula bir hastalik bulmusuz. O da tam bir icat sayilmaz aslinda. Hastaligi Behcet Bey uretmedigine gore. Mesela matbaayi biz bulmadigimiz gibi bulani da ciddiye almamisiz. O yuzden hala buyuk harfleri ya
da kucuk harfleri ya da hicbirini tanimayan insanlar yasiyor aramizda. Soylememe gerek yok ama onun da sizin gibi bir oy kullanma hakki var.

Tarih boyunca bilime hic katkida bulunmamis bir topluma bir cok icattan yararlanma imkani verdigi
icin dunyaya sukran borcluyuz. Adamlar telefonu buldu, biz de bari en azindan jetonu bulaydik be
agbi, ayip yani? Cunku bizim orta ogretimimizde akilda kalan cumle sudur Yahu bu matematigin gunluk hayatimizda bize ne faydasi olacak?.... Hemen herkes matematikten nefret eder ve
faydasiz bir sey oldugunu dusunurler. E bir toplum ya dayak yememis ya da hesap bilmiyor durumundaysa batar tabii.
Matematik insanoglunun buldugu (ki herhangi bir rakkami dahi biz icat etmis degiliz. En azindan
sifiri bul bari degil mi? Hayir onu da bulan bir arap alimidir ama simdi isim ver deseniz verecek
durumda degilim.) en yararli derstir.

Matematikten anlamamak bir kusurdur. Ama bununla
övünmek eşekliktir. Çünkü bu basarisiz ogrenciler arasında yaygindir. Onlar akillari sira matematikten anlayani ve basarili notlar alani marjinal yapmak
isterler... Yani onlara gore matematikten kalmak degil ondan gecmek tuhaftir. Caliskan ogrenciye inek derler ama tembel ve sorumsuz ogrenciye takilmis
herhangi bir hayvan ismi yoktur.

Matematik butun bir hayati, bir hayatta basa gelebilecek tum ihtimalleri, sadelestirmeleri,
basitlestirme ya da karmasiklastirma eylemlerini,
ozetle tum detaylariyla insan hayatini anlatan bir sifredir. Sifir hicbir sey degil aslinda herseydir.
Bir, bir tek tanrinin ailedir. Sonra cokluk vardir azlik vardir. Bir rakam digerinden buyuktur ama sifiri neyle carparsan carp sonuc yine sifir olur.
Sizin zekaniz karsinizdakinin zekasiyla sinirlidir. Yani hic kimsenin karsisindakinin kendinden daha zeki oldugunu anlamasina imkan yoktur. Herhalde o
yuzden herkes kendini zeki zannediyor, hicbir salak,
salak oldugunun farkinda degil.

Matematik felsefenin de temelini olusturur. Herhangi bir sayfada gordugunuz iksler yeler, abuk sabuk isaretler filan size hayattaki cok karmasik bir durumu formule eder ve size bilinmeyeni yani X'i
sorarlar. Anlasana be şapşal o X dedigi sensin.
Ileride yolunu kaybettiginde nasil bulacagini bilmen icin bu formul.

Matematikteki problemler hayattaki problemlerin aynisidir. Yani iki kere iki her zaman dort eder. Matematik bunu bize garanti ediyor. Ya her zaman iki kere iki dort etmeseydi? Ticaret cok riskli bir hale gelmez miydi? Sen hala de ki "Ulan bu karekok alma da neyin nesi?" Ya da "Integral mi? delirdi bu herhalde.!"

Matematikten hoslanmayan ogrenciler sonraki hayatlarinda genellikle tercihlerini hep yanlis
yapan insanlar olurlar. Sanirim ulkemizdeki secim sonuclari buna kanit olusturmaya yeter.

Evet matematik zordur ama hayat da oyledir. Matematigi seviniz cunku fazla seceneginiz kalmadi.
Siz matematigi gereksiz buldukca enflasyon yukseliyor. Birbiriyle satranc oynayan kari koca sayisi artmadikca bu isler duzelmez. Herkesin oturup ya da daha iyisi oturdugu yetisir kalkip "acaba ne
icat edebilirim" diye dusunmesi gerekir. Ama ondan once sahip olduklarimizin degerini bilmeliyiz.

Kendi yerel zenginliklerimizin de farkinda degiliz. Sozgelimi Bodrum'daki otellerin neredeyse hicbirinde Bodrum zeytini yoktur. Koylerinde bin cesit peynir yapilan turistik bir beldede oraya uc yuz kilometre
öteden gelmiş ve otelin satin alma mudurunun zimmetine geçirdiğinden artanla alinmis bir beyaz peynir sunulur. Yani otelin hemen arkasindaki tepenin yamacındaki koyde yapilan muhtesem keci peynirinden otelde kalan Italyanin haberi olsa sirf o peynir icin seneye bir daha gelecek ama maalesef bu olmamaktadir. Ustelik getirilen peynirin yanina
bir parca hiyar, biraz da maydanoz konarak turiste "bizim yalnizca peynirimiz degil sebzelerimiz de
igrenctir" mesaji verilmektedir.

Turizm deyince bu arada turistik sapiklar icin bir ikazim olacak. Evet, belki bazi kadin turistlerin beldemize geldiklerinde bir iki hemsehrimizle sevistigi olmustur ama emin olunuz ki hicbirinin
buraya gelis maksadi bu degildir. Cunku seks turizmi yapanlar genellikle uzakdoguya falan giderler bize gelmezler. O yuzden kendilerine tecavuz etmesek iyi
olur. Onlar senin ustune alindigini bilseler o mini etegi giymezlerdi ama seni bilmiyorlar tabii...

Cem YILMAZ
--spoiler--
öncelikle cem yılmaz'ın seçim sistemine değil demokrasiye eleştirisidir. şimdi bu sözlerinden dolayı cem yılmaz'ı itin götüne sokacak arkadaşlardan ricam oturup bir düşünsünler mecliste gerçekten kaç tane size ait görüşleri savunan milletvekili var hadi onu da geçtim kendi şehrinden bile olsa kaç tane milletvekilini tanıyorsun be adam. hadi bak onu da geçtim çok mu memnunsun bu çoğunluğun verdiği kararlardan. şimdi de cem yılmaz savundu diye demokrasi karşıtlığını bile kıymete bindirdiniz diyeceksin ya, alakası yok... türkiye'de aydın geçinen herkesin yıllardır demokrasi kelimesinin arkasına saklana saklana tayyibi kraldan beter ettiğini gördük.
Daha çok kazananın daha çok oy hakkı olsun mantığı nasıl sefil bir mantıktır arkadaş. Bu nasıl bir cehalet nasıl, bir arka plansızlık örneğidir. Zaten modern devlet denen soyut kavramın eleştirisinde devlet' in son tahlilde sermayenin çıkarlarının hamisi kapitalist devlet olduğu kabul gören ve yerilen bir hususken, bu hegemonyanın hiç bir perdelemeye mahal dahi vermeden, alenen tesis edilmesini istemek cahillik değilse eğer berbat bir insan olmaktır. Açık ve net...
Eğer demokrasiyi tesis etmek adına bir düzenlemeye ihtiyaç varsa ben de derim ki; toplumsal hassasiyeti olanların oyuyla iktidar g.tü yalayıp servetine servetine katanın oyu eşit olmamalı. En ufak bir haksızlıkta meydanlara inip eylem yapmasını bilen duyarlı, demokrasiyi içselleştirmiş kitlelerin, demokrasinin en önemli unsurlarından olan sivil toplumun tesisi için çaba gösteren bu manada tüm baskılara rağmen örgütlenebilen kitlelerin, veya bundan 10 yıllarca sonraki neslillerin bile haklarını aramak konusunda gayret gösterebilecek duyarlılığa ve bilince sahip greenpeacecilerin oyuyla, irili ufaklı herhangi bir haksızlıkta, iktidarın alenen de olsa yanlış bir uygulamasında sesini çıkarmadan, şirin gözükerek, hiç bir sanatsal değeri olmayan kaynak israfı uyduruk filmlerle servetine servet katma, garajına ekstra bir ultra lüks araç katmaktan başka bir gayesi olmadığı rahatlıkla okunabilen, sosyal sorumluluk konusunda idrakı, yeni açılmış bir köy okuluna bir kutu kitap göndermek olan bir adamın oyu eşit olmamalı derim.
sen aynı cahil cühelayı güldürürken o kitle seyircin olsun, değerli bir kitle olsun, kıymetlin olsun. Aynı cahil cühela oy verirken sen onların oy hakkının sınırlı olması, adam yerine konulmaması gerektiğini fikir diye ortaya sun utanmadan. iyi hee...
O zaman gösterine, sinama filmine gelen eğitim seviyesi düşük, sana göre antidemokrat, sana göre fakir olan kesime göre güzel bir katsayı uygulaması başlat da, sinemana gelen zenginin yirmide biri bir fiyatla o uyduruk filmini izlesin, olma mı cem yılmaz?
-Beyler herkes mal varlıgını acıklasın secım yapıcaz.

Bu nasıl mantık amk.
bahsedilen ilahi bir adalettir. o vakit, kimin ne miktarda oy kullanması gerektiğine karar verecek bu adil seçicilik makamı neresidir? eğer ki bu erk bir grubun ya da kişinin elindeyse, birileri eninde sonunda kayırma yoluyla adaletten sapacaktır.

- hal böyleyken, en adil olan; herkesin bir oy hakkına sahip olduğu mutlak eşitlikçi demokratik sistemdir. bu sistemin ideal bir sistem olduğu iddia edilemez elbet fakat var olanların en iyisi olduğu da bir gerçektir.
bilgisayarın böyle bir şeyi hesaplayabileceğini düşünmesiyle şaşırtmıştır. kaç tane kriter girecek acaba? belki ben yerde gördüğüm çöpleri alıp çöpe atıyorum. o çöpü yere atan adamı bu bilgisayar nasıl bilecek? beni nasıl bilecek?

ben de küçükken bir süre bilgisayarla sayısal loto nun sonuçlarının çekilişten önce öğrenilebileceğini düşünürdüm, babama sordum "yok olmaz öyle" dedi.

oylayarak yönetici seçmek çok da mantıklı değil zaten. eğitim ortalaması zaten belli ancak, yüksek öğrenim almış olmakla da anlamak imkansız dönen olayları. kimisi müslüman der oy verir. kimisi atatürk kurdu o partiyi der oy verir. bilinçli oy verilmediği, hatta cahil bırakılmış halkın kimisinin işine geldiği doğrudur. ancak, cem bey sizin çözüm o esprileri yapabilecek bir zekanın ürününe benzemiyor.
hicivden habersiz yazarlar.
o zaman seçimden önce 35 milyon adamı mübareklik testinden geçirelim diyor bu adam. peki soruları kim hazırlıycak, ölçüt ne? kişinin oy değerini artıran kriterleri kim belirlicek? yine başka bir insan di mi? o kim olcak peki?

ilahi cem yılmaz sen adamı öldürürsün!
demokrasinin zararlarına bir örnektir.
derhal padişahlığa geçelim o halde... noooldu postalcı arkadaş? rengin soldu?
hayır bana oligarşik bir postalcı kitlenin, darbeyle, dikta ile ülkeyi yönetmesi ile padişahlık arasındaki farkı söyleyin de bilelim.

bilginiz olsun, o beğenmediğiniz demokrasiyi atatürk getirdi.
hayır nedir derdiniz? cumhuriyet olsunda seçimmi olmasın? seçim olsunda herkes mi seçmesin? herkes seçsinde sadece sizin partimi girsin seçime? nasıl bir çılgınlık var elinizde söyleyinde bilelim.
özetle vergi olayı hariç tamamiyle katıldığım eleştiri.