bugün

ibb şehir tiyatroları'nda 16 şubat 2010 itibariyle sahnelenmeye başlayan oyundur.Dün akşam Harbiye Muhsin Ertuğrul sahnesinde 3.kez sahnelenişine şahit olmanın verdiği keyfe her anlamda kaliteli bir oyuna şehir tiyatroları çatısı altında da rastlanabileceğini göstermesinin de eklenmesiyle dört köşe etmiştir.Duşan Kovaçeviç'in geçen yıl hemen hemen aynı kadroyla sahnelenen intiharın genel provası adlı oyununa benzer biçimde ölüm ve var olmak üzerine odaklanmış bir konusu var oyunun.Yaşayan ve yaşamayan(buluşma yerinde bekleyenler) bir grup insanın 2.dünya savaşı ve sonrasındaki yugoslavya( kovaçeviç oyunu ne de olsa) ekseninde yaşadıkları hesaplaşma ölümü yaşayan profesör aracılığıyla mükemmel bir biçimde aktarılıyor.Kuşak değişimi ve zamanın akışına atıfta bulunmaktan da geri kalmayan oyun ölülerin yaşayanlardan, yaşayanların da ölülerden memnun olmadığı düşüncesini bas bas bağırıyor adeta!

Oyunun en göz alıcı yanları başarılı sahne ve dekor kullanımı, kalbur üstü oyunculuklar, içi fazlasıyla dolu diyaloglar ve her ruh halini barındıran balkan ezgileri diye düşünüyorum. Bana göre zayıf kalan ya da anlamlandıramadığım tek konu ise oyunun 2. perdesinde Bora Seckin'in profesörün ardından attığı nutuk oldu, her ne kadar oyunun kitapçığında dahi yer edinmiş olsa da 1 dakikalık bu performansın oyunla ne derece ilintili olduğunu kestiremedim

Oyunculuklara gelecek olursak profesör rolünde Sezai Aydın o muhteşem ses tonu ve duruşuyla amiyane tabirle cuk oturmuş dedirtiyor, berber rolündeki Selçuk Soğukçay da çok başarılı, Bora Seçkin'e ise ayrı bir parantez açmak lazım bence, 3 yılda 3 oyunda izlediğim Bora Seçkin bu oyundaki Yanko Savski rolüyle kelimenin tam anlamıyla ışıldıyor! Kağıt üzerinde oyunun kadın başrol oyuncusu olarak görünen Bennu Yıldırımlar ise bu kez biraz silik kalmış gibi, 110 dakika civarında süren oyundaki toplam rolü 15 dakikayı bulmadığı gibi kayda değer bir görüntü de sergilemiyor.Bunun dışında Fırıncı Marko rolündeki Tankut Yıldız, Ruzmarin rolündeki Nihat Alpteki ve şehir tiyatrolarının kıdemli oyuncusu Müge Akyamaç'ta rolünün hakkını verenlerden.

Oyunla ilgili anekdotlara gelecek olursam geçen yıl intiharın Genel Provasında da izleme imkanı bulduğum ibrahim Can'ın bir yıl içinde bu denli kilo aldığını görmek hayli ilginçti.Sahnede ses ile ilgili bir sorun da var gibiydi ayrıca 7. sıra gibi ön sayılabilecek bir yerde izlememe rağmen bazı sahnelerde(özellikle müziğin yükseldiği) diyalogları anlamakta güçlük çektiğimi düşünürsek arka sıralarda bu oranın artması çok mümkün, buna bir çözüm bulmalarını ümit ediyorum.

Son olarak derim ki, bu denli kaliteli oyuncular, görkemli bir hava ve konuya sahip bir oyunu her zaman bulamazsınız, intiharın Genel Provasında olduğu gibi yalnızca bir dönem sahnelenme ihtimalini de düşünerek nisan sonuna kadar gidin ve izleyin!
yazar duşan kovaçeviç in ölüm-hayat döngüsünü anlattığı, özellikle yanko savski karakteriyle okkalı toplumsal eleştiriler yaptığı şahane oyun. ilk cümlede belirttiğim gibi yanko savski karakteri ile yazar, dünyada olup biten pis işleri ağır bir biçimde eleştiriyor, örneğin ne diyor sevgili dostumuz yanko; ''insanlık tarihi, savaşların tarihidir. Arada bir, yeni silahların icat edilmesi ve eski silahların temizlenmesi için ara verilir...''
yanko savski karakterine hayat veren bora seçkin başta olmak üzere tüm oyuncuların çok başarılı performanslar sergiledikleri buluşma yeri nin yönetmeni nurullah tuncer.

--spoiler--

profesörün ikinci kez ölümünde, buluşma yerindeki kişilerin onu karşılarken söyledikleri müthiş eserin etkileyiciliğinin ve oyundaki bando ekibinin başarısının altını çizmek lazım.

--spoiler--
sezai aydın' ın cepten yediği, oğlunun ise role hiç çalışmadığı belli olan ibbşt' te oynanan oyun. nurullah tuncer temiz bir reji sergilemek istemiş, çoğu sahne oyucuların omuzlarında fakat bora seçkin ve tankut yıldız dışında oyunun hakkını veren yok. bennu yıldırımlar ise sadece üzerine düşeni yapmış, daha etkili olabilirdi diye geçirdik içimizden. ancak genel olarak emek harcandığı belli olan oyun. tebrik ederiz. sonundaki zaidi isimli parça yürek yakıyor. seslendiren arkadaş bu kadar yürekten okuduğu için ona da şükranlarımızı iletelim.
genelde yaşam alanında bilindik yerlerdir.
-saat kulesi
-otobüs durağı
-banka önü
-heykel altı.
. diye uzatılabilir.
her ilin ilçenin, köyün hatta mahallenin bilinen yerleridir. antalya için kalekapısı, konyaaltı varyantı, yat limanı, iskele, sayılabilir.
istanbul için kesinlikle beyoğlu olması gerekmektedir.
sadece söylenen şarkı için bile birden fazla kere izlenebilir.

kiraz açar bayırlarda
artık ilkbahar da yolda
her şey aynı memlekette
her şey aynı ülkemde
sadece ben yokum artık.

asma yeşillenir ince ince ince
eski damı sarar o güzelce o güzel
kiraz açar bayırlarda
artık ilkbahar da yolda
her şey aynı memlekette
her şey aynı ülkemde
sadece ben yokum artık.