bugün

DiğerLeri,

Tüm yitiriLmiş adresLer eLLerinde..
ELimde oLsa yüzüne benzeyen haritaLar çizerdim.
Seni ağaç dipLerine, hayvanLarımın yanına gömerdim.
BacakLarının arasına sızardım.
KarayoLLarının aLtına girerdim.

içimdekiLerden birincisi ;

Aramızda mayın döşemediğimiz sinaps kaLdı mı geçmişLe, düşüneLim?
DuvarLar insanLar kadar imkansız gelmiyor.
ÇocukLuğundan kaLma vücuduna işLi her yara izine yoLdaş oLuyorum.
Kapana kısıLmış paraLı askerLer gibi bir anda asLan yürekLerini yitiren aLyuvarLarın süratLe dokuda istifLenmeLeri..
Kendine tapınacak arayan sefil bir put gibi.

içimdekiLerin sonuncusu :

eL diseksiyonunun rötuş teranesi.
Yürüdüm..
KanatLarı binLerce fotoğraf parçasından, demir kapıLar, ağaçLar..
TamamLayamıyorum.
ALtın suyuna bandırıLan, gün saçLarında gece,
cevher parLamakta kangren arka sokakLarda..
KöşeLeri duvar arasını açmış, manzara hırpaLanmış.

Sonra beni buLmuşLar cenin şekLindeymiş geriLdiğim gergef..
Ve birgün sen asLan terbiyeciLiğine soyundun.
Kadroya aLınınca ayrıLdık...
Oturup uzakLara baktım.
Sanki uzakLar bir boka yararmış gibi.
Omzum eskidi..

AnLattıkça kadın:
Bir sıcakLadı bir terLedi.
Bir soyundu bir buharLaştı.
ŞakakLarından ayırıp attı deriyi.
Tıraşsızdı.

Makus tahLiLLeri yürekLendiren, bazende yeniLdik izLenimi uyandıran...
-Bugüne kadar sayısız Linç hadisesine tanık oLdum. Hiç biri bukadar zanaatkar, bu kadar tezgahtar, bu kadar işçi oLmamıştı.
-"CesetLer ibret oLsun diye meydanda asıLırdı" dedi.

Mağra bitki örtüsünde yedi uyurduk..
Fermuara sıkışan deri parçasıydık kurdeşenLerimi döktüğüm..