bugün

şöyle bir düşünülünce imkansız gibi gelen bir şeydir.

" 'gibi gelen?' derken ne demek istiyorsun, kontrol edilebilir mi yani? diye bir soru oluşmuştur kafanızda. bence bunun cevabı: imkansız değil, kısmen evet, kontrol edilebilir.

yalnız bu kontrol, eden kişinin farkında olmadan yaptığı bir etki. hani bazen olur, sakin bir yere oturmuşsunuzdur. ne bileyim bir deniz kenarı, bir bank, bir ağaç altı, ya da yatağınızdasınızdır, gecedir, günün bitiminde, yapılacak bir şey kalmadığı andasınız, son gelmiş, uyuyacaksınız ve gözleriniz açılınca diğer gün (!).. ne kadar farklı bir gün olacağından bahsetmiyorum. sadece diğer gün(!) işte.. neyse öyle bir yerdesiniz; başka bir yer hayal edersiniz, teker teker döşersiniz hayalinizdeki yeri. mesela dışarıda bir yer kuruyorsunuz.. hava güzel olur genelde, (ha olmayan hayaller de vardır. yani bazen ben kurarım öyle kötü havalı hayaller) güneş parlar, ama yakmaz, göz de almaz, sadece gülümser. çimenler vardır.. oturulunca lekesi çıkmayan, belediyenin kalıp halinde getirip döşediği çimenler gibi olmayan, ve güzel kokan. hayal bu ya, çimenlerin yanında da deniz vardır.. dalgaları bir karışı aşmayan, meltemleri estiren yüzünüze, saçlarınızı okşayan, gökyüzüyle aynı mavi tonunu bulup birleşmiş bir çizgide, ve onun da kokusu burnunuzda. ince elbiseler vardır üzerinizde.. yumuşak, üzerinde biraz bile ter olmayan, mis gibi kokan, uygun sıcaklıkta ve de.

ve eller.. eller hayal edersiniz. ilk önce kendi elleriniz. bir şey tutmalı elleriniz? .. hayır hayır.. hayır o olmaz.. peki ne?..

işte bu sorunun cevabına başka birininkini koyamadığınız an.. hayalleriniz kontrol altında demektir. istediğiniz yere gidin. istediğiniz insanlarla konuşun, vakit geçirin, muhabbet edin, gülün, düşünün, tartışın, istediğiniz şeyleri yeyin, için, dinleyin, söyleyin.. bedeninizle istediğinizi yapın. fiziki özgürlüğü yaşayın kısacası.

ama soruya cevap arayın hadi..?? koymaya çalışın başka elleri o boşluğa? hadi yapın!...
burda biter özgürlük. hayallerinizde özgür olamıyorsunuz. işe bakın..

yarını bekleyin o zaman. ilk günün geçmesini. gece hernekadar kabuslarla geçse, ya da gerçekte elinizin uzanamadığı şey, rüyanızda dizlerinizdeyken geçse, ve uyanınca yarın olmamış, hala ilk günde iseniz; yine yarını bekleyin. çalışın, gezin, çalışın, gülün, çalışın, yazın, çalışın, iki damla akıtın, çalışın, düşünün, çalışın, yine yazın, çalışın, yazın... yazın..yazın.. kalemler bitsin, yenisini alın ve yine yazın.

yatın yine yatağınıza, ya da nerede hayal kuruyorsanız orada olun. deneyin yine, hala kontrol altındaysa hayalleriniz; yine yarını bekleyin. fakat hep bekleyin. zira beklemeyi bıraktığınızda ilk günde de olamayacaksınız. bir önceki güne gideceksiniz. beklemediğiniz her bir güne gözlerinizi açtığınızda, bir gün daha geri gideceksiniz. ve geçmişinize takılıp kalacaksınız. orada yaşayacaksınız. yaşananları düşünerek yaşayacaksınız, yaşanmak diyebilirseniz buna.

işte bu yüzden hep bekleyin. yarını bekleyin. o ikinci günü bekleyin.. bekleyin.. yazın.. bekleyin..

elbette o yarın gelecektir. ve hayalinizde bile kuramadığınız başkaları, belki de yanınızda olacaktır. belki de artık ellerinizin bir şeyi tutması gerekmeyecektir, ya da böyle bir isteği olmayacaktır. belki elleriniz olmayacaktır.

belki de, sizinle birlikte yarına geçip, dün bıraktığı ellerinizi, yarın yine tutacaktır o eller?? ..

ama bunları düşünmeden, siz sadece yarını bekleyin. Allah bizim için hayırlısı neyse onu nasip edecektir zira.. dua edin hayır için, dua edin yarın için, dua edin metanet için, sabır için, dua edin Allah rızası için..
bazen bazı insanlara gerekli olan iş.
herkesin hayalleri oluruna göre olamayabiliyor, hayal var hayal var, neticede mantıklıysa karışılmaması gerekir.