herkesin bir ailesi var. herkesin, onu seven onu koruyup kollayan, ona sahip çıkan bir ailesi. herkesin geceleri gelip üstü açılmış mı diye kendisini yoklayan bir annesi. kahraman bir babası, sırlarını paylaştığı bir ablası, kavgalara beraber girdiği bir abisi...

herkes bin kez de çıksa bin kez geri dönebileceği bir evin insanı.

herkes gırtlağına kadar gurbete de batsa, efl efil sıla kokmakta.

ben hariç.

ömrümün bütün yüklerini aile denen insanlar omuzlattı bana. çok fazla yük. taşıyamadım tabii. yapabileceğim tek şey vardı, kendime bir aile bulmak.

buldum.

daha 10 yaşında bir çocukken seçtim ailemi. sessizdi. gözlerimizle anlaşırdık neredeyse. biraz saftı, biraz çocuk. biraz değil çok çocuk. ve hep çocuk.

üstümü örtmezdi, kavgaya giremezdi benimle, sırlardan da anlamazdı. ama zararsızdı. beklediği tek şey dostluğum, sunduğu en güzel şey dostluğu, kimsesizliğin ne boktan bir şey olduğunu daha bebeyken yoklamış olan benim biricik ailemdi işte.

yıllar geçti, uzun uzun yıllar. rengi değişti, ismi değişti, sesi değişti dostluğu değişmedi. gözleri değişti bakışları değişmedi. söyledikleri değişti sessizliği değişmedi. onu hep hakir gördüler, olmadık sıfatlar kondurdular isminin baş ucuna. o hala çocuk...

siz hiç hem anneniz hem babanız hem ablanız hem abiniz hem eşiniz hem dostunuz olan bir kedi sevdiniz mi?

siz hiç bir kediyle acıyı paylaştınız mı? onun acıda hep büyük parçayı aldığını biliyor musunuz peki? siz hiç bir kediyle konuşa konuşa sokakta yürüdünüz mü? sustunuz mu onunla? tek kelime bile etmeden sizi anladığını hissettiniz mi? burnunuzu tüylerine gömüp dünyayı unuttunuz mu? siz hiç yanı başınızda ölmeye yatan kocaman bir ailenin başında ağladınız mı?

hiç pazarlığa tutuştunuz mu allah'la, ne olursa olsun deyip... hiç, dünyanın en büyük sözlerini verirken onları nasıl gerçekleştireceğinizi bilmeden yalvardınız mı o'na? ucunda yalancı çıkacağınızı bildiğiniz bir şeyler söylediniz mi anneniz için? babanız için? abiniz ablanız sevgiliniz için...

bütün ailenizin vücudunda sayısız delik açtılar mı? çaresizce kıvranmalarını seyrettiniz mi baş uçlarında? jiletle bileklerini soydular mı onların? yalvaran bakışlarını görmemeye çalışarak sıkıca tuttunuz mu ayaklarından... sizin hiç bütün aileniz aynı anda öldü mü?

ölmesin... dayanılır şey değil.

sen benim en güzel, en biricik, en hakikatli ailem oldun. ben seni acılar içinde ölüme sürükledim. sen ölmeye yattığında bile beni istedin yanında. ben gözlerinin içine bakacak kadar bile cesur olamadım.

sen bana anne, sen bana baba, sen bana hayat oldun.

ben sana doğru düzgün bir veda bile edemedim.

dünyayı üstüme kapatmışlar da açmayacaklarmış gibi geliyor zoro. gözlerimin en saklısında boncuk gözlerinin hatırası için hep bir damla duracak. ama hiç düşmeyecek.

hoşça kal yorgun savaşçım... hoşça kal bütün ailem...

görsel
ironik bir veda.

burada sadece maddi sıkıntısı olanlar yazıyor sanıyordum ben.
14 dakikada maddi sıkıntını hallettiysen bize de bir el atıver.
ben gidiyor olsam, çok kısa yazardım;
topunuzun cebine koyayım der, çeker giderdim...
sebep ne olursa olsun sözlüğe veda üzücü. umarım çözersiniz sıkıntılarınızı, başarılar.
Maddi sebep derken?

Mayışlar mı ödenmedi?
Arkadaşlar sıkıntı giderildi. Vedam iptal oldu.
Dejavu yaşattıran veda yazısı. Lan bu kaçıncı veda? geçenlerde de aynısı oldu ahah.