bugün

hayatınızın her anında başınıza gelebilecek olaydır.

Bugün benim başıma geldi mesela. benim bir arabam var, biraz eski bir araba. son 3-4 aydır o kadar şikayet ediyorum ki arabadan, zannedersin aldatılan karıyım bu da beni aldatan hain kocam. arkadaş bir sövüyorum bir sövüyorum arabaya dillere destan. hemen satıp yeni bir araba alcam, daha iyisini. ama sorun şu, param felan da yok, kredi çekip alacam.

bir anda aklıma geldi geçen sene bu zamanlarım. her gün aslında direk gelinse 15 dk da gelebildiğim eve göt gibi olan ankara otobüs güzergahları ve trafik sayesinde 2 saat harcıyorum. Git-gel 4 saat harcamak ve o arada dur-kalk yapan sürekli ses hatta arada kavga olan, dakikalarca ayakta beklediğim, -15 derece havada yarım saat beklediğim günler aklıma geldi. çok uzak bir geçmiş değil, 9-10 ay öncesi. o zamanlar diyordum ki "abi hacı muratım olsun benim olsun, yeterki eve gidip geleyim bi oturarak". sonra iyi bir araba aldım karadenize defalarca gittim geldim, eskişehire gittim geldim, konyaya belki 30 defa gittim geldim. neymiş efendim, araba bayılıyormuş yokuşta.

o hep eleştirdiğim insanlar vardı hani şu "dünyayı da mı alacan lan aç" dediğim adamlar, o açlık vardı üzerimde 2 aydır. bu araba her yönüyle beni taşıyor, parçası ucuz, araba uzun yolda 10-11 kuruş yakıyor ki mobiletten az. varsın yokuş yukarı 70le çıkayım arkadaş. ne büyük dert etmişim. elimdeki nimetin nasıl da gözümde değersizleştiğini farketmemişim ve nasıl da açlaştığımı. ihtiyaç dışı, sırf açlık oysa ki gerek yok başka araca ama işte... öyle saçma bir dert ki gece düşünüyorum herügn araba bakıyorum, bankalara başvuruyorum en az faiz hangisi verirse onu seçecem felan planladım da herşeyi. o bizden hep istenen "kazan, harca, daha çok kazan, daha çok harca, aç ol, en açı sen ol" diye kapitalizme göz kırpmışım.

ulan kıyıdan döndüm, arabamı satmaktan vazgeçtim. açlığın manası yok abi, yapmayın etmeyin.