bugün

yokluğun yol açtığı bilimsel çalışmanın sonucudur.

tabi insanın kendini bir şekilde avutması lazım.
işin temeline bakarak ortada ulvi bir şeyin olmadığıyla onaylanabilecek düşünce.

http://www.evrimagaci.org/makale/398
Aslında aşkın sadece bilimsel olarak var olmasıdır da, hormonal temayüldür ve bunu bildiğimizde çok daha gerçektir.

Böylelikle Abartmayız belki.

Ama Neden abartıyoruz.

Bilim buna açıklık getiremiyor.
Algılanan bir fikir gerçek olup olmadığıyla değil algılanan şekli ile değerlendirilmeli. Romantik aşkın kökenlerini incelediğimizde tarihsel olarak bu tip bir aşk gezgin şairlerin çalgı eşliğinde söyledikleri şiirlerden türeyen bir durum olarak ortaya çıkmış.

(bkz: troubadour)
Cevabı duyguları hormonların eseri olarak görüp görmediğine bağlı olarak değişir.

Kırmızı ışık yandığı için mi duruyoruz yoksa durduğumuz için mi kırmızı ışık yanıyor benzeri bir sorgulama ile yaklaştığımızda ve metafizik öğelerin varlığını kabul ettiğimizde bilimin "hormonlar" açıklaması bana göre çöküyor.

Ama benim yaklaşımını bayağı bulabilirsiniz. Ben de bilimin yaklaşımını çok ruhsuz buluyorum. Fikir farklılıkları işte...