bugün

yaklaşık 22 senedir beykoz'da ikamet eden ve beykoz aşığı olan biri olarak çok can sıkıcı bir durum olarak açıklayabilirim.

beykoz, aşırı kalabalık istanbul semtlerine oranla doğanın korunabildiği ender semtlerdendir. fatih sultan mehmet köprüsü'nün girişi hariç trafik sorunu da yoktur, tinerci kapkaççı sorunu da. ancak son 15 yıldır ufak ufak betonlaşma beykoz'da da hissedilir bir durum haline gelmiştir. acarkent'le başlayan projelere gün geçtilçe yenileri eklenmektedir. beykoz konakları, günyüzü konakları, göksu evleri, boğazgören sitesi ve kavacık etrafında devamlı yenileri inşaa edilen plazalar... semtin kalkınması açısından önemli gibi görünse de yeşile verilen zarar çok üzücü.
istanbulun tümünün betonlaşmasının yanında bir hiçtir.
uzunca bir süre beykozda ikamet etmiş biri olarak beni çıkça üzen olaydı. en son beykoz'u gördüğümde o eski halinden eser kalmamıştı. artık çalışmayan ama hala ayakta duran bir fabrika ormanların içerisine doğru ilerleyen evler, olur olmaz yere yapılmış gece kondular... istanbul' un incilerinden birini daha kaybediyoruz göz göre göre.