bugün

yavaş yavaş çıkıyorsun aklımdan, unutuyorum zaman zaman haberin yok.
evlensek.
aynı şehirde olsak.
evimiz olsa. hatta sen de benim çalıştığım yere atansan. kendimi böyle salak gibi yalnız hissetmesem.
akşamları işten çıkan evine, çocuğuna kocasına giden kadınları o kadar kıskanıyorum ki. hele biri var. her akşam kocası geliyo alıyo işten. sinirlerim tavan yapıyor. neden yoksun burda. ya da ben neden burdayım. neden hayat zor.
entry aralarındaki satır aralarını oku işte oralarda benim yazdıklarım. sen adamsın ben kadın...
umarım hayatımdaki en büyük pişmanlık olmazsın!
keşke ağzını burnunu kırsaydım.
keşke allah yarattı demeden çarpsaydım elimdeki kitaplarla.
keşke sıçraya sıçraya dövseydim seni bir güzel.
çok rahatlardım, cidden çok rahatlardım.
''kendine gel lan!!'' deseydim keşke bağıra çağıra.
elimdeki kitapları kafana kafana çarpsaydım.
olmadı ayakkabılarım da işimi görebilirdi.
ne güzel içine s*çtın arkadaşlığımızın, ne güzel hiçbir şey demeden gözlerim dolu dolu ''yeter derse geç kaldım senin yüzünden, benim söyleyecek hiçbir şeyim yok, dinlemek de istemiyorum'' deyip gittim ben.
3 gündür rüyamda seni dövüyorum biliyor musun?
en son dün gece balkondan atıyordum, kızgın yağ dolu bir kazana düşüyordun.sonra gelip tekmeliyordum falan.sonra bir baktım üstüm açılmış, üşüdüm de uyandım.dua et ucuz kurtuldun.
sayende ne kadar psikopat bir insanmışım gördüm.
olm, neden lan?!
bazen bir şey oluyor hah diyorum bunu hemen ona anlatmalıyım,ne çok güleriz.sonra üzülüyorum.üzülmüyorum da böyle içim burkuluyor mal gibi.bazen kullandığın o saçma sapan laflar geliyor aklıma, daha çok sinirleniyorum.
o gün sunumum da vardı benim, çok çok önemli bir sunum hem de.sabaha kadar slayt hazırladım.bir dünya makale okudum, 2 saat bile uyumadan gittim okula.bir de üstüne sen geldin, sahi hangi yüzle gelebildin, olm ne kadar dengesiz, ayarsız bir adamsın lan.değdi mi şimdi ha, çok güzel oldu değil mi?5 senedir tanıdığım insana, dostuma, arkadaşıma selam bile vermiyorum!selamı geç yolda görsem kafamı çeviriyorum!
iyi bok yedin!
yok yok seni dövmeliydim.var gücümle bir tane çarpmalıydım en azından ağzının üstüne.
allah da senin belanı vermesin it!
iyi oldu yazdığım. valla çok rahatladım.bok vardı çünkü!
bana haksızlık etme!
Ellerin sanki bak hala ellerimde, yanıyor duymuyor musun?
paranın amina koyayim. hayatim boyunca zerre kadar önem vermediğim para, hayatimi altust etti. spontane yaşayan hayatta plan yapmayan biriydim. öyle biri çıktı ki karşıma hem düzen istiyor hem plan hem de para olması lazim. kendimde hiçbiri yokken bunları hangi arada hangi zaman dilimi içinde temin edeceğim bilmiyorum. sen şu anda benden bu beklentilerin için benden ayrı duruyorsun. aynı şehirde yaşamamıza rağmen 2 aydır seni göremiyor hatta mesajlarima dahi yanıt vermiyorsun. ama bunlar son bulacak. elbet sıkıntılar son bulacak. ben de sana dair bu yazıyı en geç 2 sene sonra okuyacagim.
"nemli saçlarına nefes nefesine şu çırılçıplak kıvrılan beline sor".
bence sen köpek gibi geri dön ki ben de tüm rahatlığımla sana "siktir git" diyebileyim.
Özlemek ne idi ? Ya da sevmek ? Ben unuttum bu gece hepsini adini yüzünü bile unuttum bir siir oldum misralarnda bir su oldum yollarinda her yol buldugumda sana gelmek istedim nerde idin ? Yalniz kaldim tek odali üstü aÇik duvarlar arasinda bir sen vardin bir de benim unuttulan bedenim. Ismin yazili idi siyah kötü duvarlarda baktim gülümsedim bu muydu sevgi ? Bir sen kaldin bir de ben ne kaldi ki geriye sevgiden baska nerde idin nerde kaldin ?
Günaydın pislik.
çok tutkulu başladık çoook.
o gülen yüzünde yeni bir dünya keşfettim. bütün her şeyden oraya kaçıp kurtulabiliyorum. insanların yarattığı bu pislik dünyadan öylesine soyutlanıyorum ki ancak bunu yanından ayrılınca farkedebiliyorum. seni sevmeyi geçtim seni sevmemek sorun geldiği için kıskanıyorum.
sen üzülünce içim parçalanıyor ama sen gülünce de midemdeki kelebekler ne kadar ilaç alsam da uçuşuyor. yavaş yavaş seninle ben birleşiyor, anlamdaşlaşıyoruz. umarım bütün yıllar bu kadar anlamlı geçer.
seni çok seviyorum.
(bkz: ben bu oyunu bozarım)
Bulmak üzereyim sanki.
zor bir kızdın, yada ben öyle sandım.
geçmişte yaşadığın onca acıyı kolay kolay bastıramazdın.
kolay kolay da mutlu olmazdın.
hiçkimse seni mutlu edemez diye iddaa edersin.
ara sıra gözetlerdim hiç gülmezdi yüzün.
ne olduysa yanıma oturarak oldu.
kulağımda kulaklık ile önüme bakardım sen yandan merakla el kol hareket yapardın.
beni tanımaya çalıştın.
hiç ayrılmamaya çalıştın.
ne zaman yaklaşsam kalbimin ritmini bozardın.
seninkini de hissetmemi isterdim.
arkadaşların bana kızı büyülemişsin demişlerdi.
daha da çok istedim.
benimle konuşman ihtiyacını özledim.
şarkılarla seni hayal ederdim.
sen lakap takılmayı sevmezdin.
ama ben sana nazuki derdim.
ve benden onu dememi isterdin.
ve ne olduysa o gidişin oldu.
bir boşluk ve bir ağrı .
hâla dinmeyen bir ağrı.
ruhumuzu tedavi ettik ve birbirimizi uğurladık mı ?
bütün hayat böyle mi sürecek.
hiç mi göremeyeceğim yüzünü.
hiç mi nazuki diye seslenemeyeceğim.
ve hiç mi benim ihytiyacım yok.
şimdi ruhum ölü.
sana ihtiyacım var,
tekrardan canlandırmaya...
bu gerçekten sen misin bilemiyorum ama muhtemelen aldığın binlerce aşk sözcüklerinden bir kaçını daha yazacağım sana. yapacak bir şeyim yok çünkü sana fazlasıyla aşığım... bir hayranlık değil sana hissettiklerim! her akşam senin başını kalbime bastırmış gibi yapıp öyle uyumaya çalışıyorum, neredeyse bir senedir gözüm hiç kimseyi görmüyor senden başka. belki de saçma bir şekilde kıyaslama yoluna gidiyorum. sorsalar sanki senin sevgilindim, sorsalar ban çok fazla aşığım sana... en azından bunu okuma ihtimalin bile sevindiriyor beni, hiç mi tenini tenimde hissetme şansım yok.
nasıl bu hale geldik acaba. benim fikirlerim olmadan karar veremezken şimdi beni istemediğini söylediğine inanamıyorum. kabul edemiyorum. senelerce seninle aşkın en güzel halini yaşadım. şimdi duyduklarım yüzünden kötü hissediyorum. sen öyle mutlusun ki içim acıyor. bensiz nasıl gülebiliyor diyorum. teselli ediyorlar beni sürekli ama bir etkisi yok. ben hala seni bekliyorum. bana kendimi iyi hissettir diye bekliyorum ama yoksun. ve sanırım bu sefer gelmeyeceksin. bu acı da geçmeyecek. her gün daha da kötü hissedeceğim. belki hafifleyecek acım ama geçmeyecek.
şimdiye kadar bana söylediğin yalanların hiçbirine inanmadım. sadece seni kırmamak için yalanını anladığımı belli etmemeye çalıştım.
sen madem oyunu böyle oynamak istiyorsun, ben de bundan sonra aynı kurallara göre hareket edeceğim. *
merhaba,
seni henüz tanımıyorum ama tanımayı gerçekten çok istiyorum.her neredeysen gel artık be adam gel de aşık olayım sana gel de seveyim seni gel de seninle mutlu olayım.hayatıma bir anda gir ve hiç çıkma mesela hep hayatımda kal sen benim.aklımda ol hep,önemseyeyim seni.işin kısası her neredeysen çık artık karşıma sen beni sev ben seni seveyim,mutlu olalım işte.
sevgilinin gözünde parlayan ilk bakış, Tanrı'nın "olsun" demesiyle birlikte suların yüzünde devinmeye başlayan, dünyayı ve ahireti yaratan ruh gibidir.
hani donarken kendini uykun gelmiş zannedersin ya bir tatlı huzur vardır..
ha işte tam da o geçecek! ne zaman uyanırsın bilemem ama geçecek!
ama ben bu zamanı ne sana ne kendime tanıyacak değilim!
bilimsel, bitkisel, metafiziksek herşeyi düşünmekteyim..

senin geçtiğin yolları ben ezbere giderim!
her yağmurda göğü yumruklar dururum,
her ıslak mavide durulurum.
zaman sana varınca vurulurum,
düşerim kanlı harabelere savrulurum,
kahpelik kervanları kurulur önümde,
ben sana küfürler kavururum.
ne vakit kum, kuraklı tumturaklı laflar etsem,
sonra huzuru bulamam sana sövmesem.
bu ritüel bu meselede elzem!
öfkem geçmiyor seni sikmesem!
ey yosma baharlı gönüllerde, çiçeklenen,
her gece başka yataklarda, fişeklenen.
seni ve bütün ecramını boğaziçine yatırıp,
malafatı zincire dolayıp köküne kadar batırıp,
siksem inan bir nefeslik huzur bulurum.
benim canımı sıkma seni yakalar amına korum!!!
ben bu yazıyı sana yazdım hayat..

gözlerindeki hüzünü, akmış makyajın ve çirkin sırıtşınla mı kapatmaya çalışıyorsun ya da o hüznün acısını biz kaybedenlerden mi çıkarmak tek intikam düşün? sana karşı savaşacak gücü bulamıyorum artık kendimde. yine de o çirkin , yaşlı ve yorgun yüzündeki tek sahte gülüşle kandırıp aldatıyorsun beni. bir oyuncak gibiyim avuçlarında. sıkılınca alıp oynuyorsun en tepelere çıkararak.. ve yine sıkılınca atıyorsun bilinmez karanlık bir sokak köşesine..

ve ben çaresiz.. ve ben sana mahkum, yine mahkum, hep mahkum.. alnımdaki çizgilerden her biri senden yadigar kaldı kırık kalbime.. umut taşıdım hep içimde. bu yüzden düştüm bir umut yolculuğuna.. bir gün o mahkumiyetten kurtulabilme umudu.. halbuki değil midir beni senden, senin yalan sevdandan kutaracak olan bir tek mermi, belki da yağlı urgan..

kenarları yakılmış bu mektubu okumaya tenezzül eder misin acaba? bana sensizliğin mutluluğunu bahşeder misin? yoksa yorulduğumu, dipsiz uçurumların kenarında akan tek damla göz yaşıma bakıp acır mısın halime ve yine o pis, alaycı sırıtışını, sahte mutluluk maskeni yüzüne yerleştirip arkanı dönüp gider misin?
Eğer kurtulmak isteğiniz görüntü bir korkuysa, korkunun yerleştiği yer kendisinden korkulanın eli değil, sizin yüreğinizdir.Halil Cibran
ne farkın vardı acaba da böyle oldu?