bugün

fikiri görüşü ne olursa olsun gazeteci ülkeyi bölücü olmamak kaydı ile fikirini açıklayabilmelidir.

bugün bekir coşkun'a yapılanların yarın başka bir gazetecinin başına gelmemesi için bütün gazeteciler seslerini çıkarmalıdır.
--alıntı--
.
türk kahvesi

gazeteci için...
cezvedir aslında gazete.
ateş vardır altında hep.
suyu ısınır.
*
patates mesela...
koy cezveye.
sıcağı görünce, gevşer.
gelemez hiç zora.
salar kendini.
o sert, dayanıklı zannettiğin karakter gider, ezilen büzülen, vıcık vıcık bi şey haline gelir. üzülürsün girdiği kılığa.
*
veya, yumurta.
kaynat cezveyi...
patatesin zıddına tepki verir.
şartlara direnir.
ancak, o narin yapısıyla koruduğu içindeki canı öldürür, yüreğini katılaştırır, çatlar çoğu zaman hatta, imha eder kendini; yarı yolda çıkarıp alsan bile, hayata döndüremezsin artık onu.
*
ya, kahve?
bambaşkadır.
şartlar değiştiğinde, şartların dayatmasına uyacağına, şartları değiştirir.
ortama lezzet katar.
*
türk kahvesidir bekir coşkun.
*
sabah güne başlarken, ya da, akşam günün yorgunluğunu atarken yudumlamanız ondan.
*
hazmetmenizi sağlar memleketi.
zihin açar.
*
onsuz basın, püreleşmiş patatesler, kalbi taşlaşmış yumurtalar, telvesi donmuş boş fincanlardan ibarettir.
*
ve, siz hâlâ diyorsunuz ki:
"köşesini almışlar elinden..."
yanılıyorsunuz.
keyfinizi elinizden aldılar aslında.
*
hedef, o değildir çünkü.
o, aynı o.
hedef sizsiniz.
--alıntı--
.
yılmaz özdil
habertürk'e geçerken 3 milyon lira transfer ve 26 bin lira da aylık aldığında mutluluğunu kimlerle paylaşmışsa tepkileri de onların vermesi gerekir.
çoğu liberaldir..
bekir çoşkun emin çölaşan kovulurken ses çıkarmışmıki şimdi ona destek olunsun.
bekir coşkun'un kendisinin açıklamasını ister misiniz?

başkasına yapılana sessiz kalmak hakkında?

ne demişti emin çölaşan'ın ardından: "dostum sen gittin ben de gidersem kim asılacak kürekleri? şimdi yalnızım, avuçlarım patlayana kadar asılacağım."
sonra ne yaptı? ciner grubunun yüksek para teklifi ile kayığını da küreğini de bırakıp paranın peşine düştü.
taş yerinde ağırdır. bilmediğin sularda yüzersen boğulursun. çalıştığın gazete önceki gibi radikal değil diye uyum sağlamaya çalışırsan, kendin gibi davranmazsan o gazetede de duramazsın. çünkü adamlar seni "radikal akp muhalifi" diye aldılar. sen geçtiğim gazete yumuşak deyip yumuşayıverdin. kendin olmayı bıraktın. şimdi medyada bazıları akp muhalifliğinden atıldığını sanıyor. oysa ciner "eskisi gibi muhalif yazmadığı için gönderiyoruz" diyor. gazetecilerden bazıları yine de akp'yi suçlamak için bu adamın adını kullansa da kimsenin umurunda değil. biri de çıkıp şu yazısı yüzünden atıldı diyemez. ama slogan olmuş "baskı var" deyip duruyorlar. aynen diğer olmayan şeyler için kullandıkları sloganlar gibi. ör: sivil dikta, sivil vesayet. her ikisi de gerçekten var veya kötü bir kelimeymiş gibi. ama demokrasi bir ülke anayasasında insan hakları yazılı değilse zaten sivil çoğunluk diktasıdır. anayasada yazılı değilse akp'nin suçu mu? ikincisi de akp nasıl bir insan hakkı ihlali yaptı? sivil vesayet ise zaten demokrasi halkın oylarıyla kendine vasi yani temsilci tayin etmesidir.

bu adama sahip çıkan olursa akp'ye muhalefet için çıkar. bu adam para için ilkelerini satan sıradan bir adam. o da emin çölaşan'a sahip çıkmadı... kimsenin anlamlı sebeplerle bu adama sahip çıkması diye bir durum söz konusu olmaz, olamaz. geldiği günden beri etkili bir yazısı olmadı ki baskı görüp atılmış olsun. akp bu adamın habertürk'te kalıp etkisiz durmasını çok daha fazla ister. neden baskı yaparak kendini zincirleyen bekir coşkun'u zincirlerinden azad etsin?

olayın özü; daha önce kendisi gibi faşizanlara yazıyordu ve ne yazsa şakşaklanıyordu. ama habertürk okuyanlar sırf faşizan olmadıklarından etkisiz bir yazar oldu. yazdığı hiçbir şey ses getirmedi. gittikçe yumuşamak zorunluluğu hissetti. daha da etkisizleşti. para kazandırmayan adamı kimse yüksek maaşla çalıştırmaz.
gazeteciler derken. pardon onlara gazeteci denirse ugur mumcu'lar ne oluyor?
--spoiler--
çağdaş olanların, çağdaş olmayanlara karşı duruşudur.
--spoiler--
gibi bir zırvalamayı 29 nisan 2007 tarihinde hürriyet gazetesinde yazabilmiş sahış.

bu zırvayı 27 nisan e-muhtırasına karşı yazan bir yazarı desteklemek darbeyi desteklemektir.

edit: ülkenin kemalist evlatlarının darbe destekçisi olduğunu atlamışım.
12 eylüle methiyeler düzen mahmet barlas gibi gazetecilerden daha az darbecidir. en azından 12 eylül'ü övüp daha sonra demokrasi sevdalısı kesilmiyor.
barlasın demokrasi sevdası: http://www.odatv.com/n.php?n=mehmet-barlas-iddianamesine-bir-belge-2209101200
bekir coşkun, emin çölaşan atıldığında ne demiş bakalım mı?
--spoiler--
Dürüst olmak lazım!
Ben atılsam, Emin kılını kıpırdatmazdı

Emin Çölaşan'ın kovulmasından sonra da siz zor günler yaşadınız değil mi? Çok mu yakın iki arkadaşsınız siz gerçekten?

Kanka değiliz. Rakibiz bir yerde. Dürüst olmak lazım. Grup çalışması yapamazsın gazetecilikte. Bireyseldir. Yazılarından dolayı kim kovulmuş olsa ben onun için de aynı tepkiyi verirdim Hürriyet'te. Ama beni atsalar Emin'in kılı kıpırdamazdı. Umrunda bile olmazdı. Ne diyeceğini de biliyorum "Bekirciğim geçmiş olsun. Olur böyle şeyler, üzülme, herkesin başına gelir"diyecekti. Bir daha da aramazdı. Yemin ediyorum böyle olurdu. Bu benim gerçek düşüncem..

Okuyucularımın bir kısmı da "Emin Çölaşan atıldı, sen de bırak" dedi. Ama buna en güzel cevabı Emin kitabında vermiş. Ona soruyorlar "Madem baskı vardı, sansür vardı. Siz niye bırakmadınız?" O da diyor ki "Kazanılmış cepheyi niye bırakayım" Doğru demiş. Bıraksaydım. O günden beri neler oldu? Kim yazacaktı bunları?
--spoiler--
liboş gazetecilerdir. aslında sessiz de kalmamışlardır. kendilerince bu durumu savunmuşlardır. ayrıca b. coşkunun aldığı ücret neden bu kadar abartılıyor onu da anlamadım. bu ülkede fehmi korunun aylık kazancı 105 bin tl dir. yani bu piyasa için normal bir ücrettir.
delikanlı gazetecilerdir. bekir coşkun kim ki? ne katmış gazeteciliğe? anca hakaret anca racon kesme anca tehtit.
aba altından sopayı görmüş olan gazetecilerdir.