bugün

filmin yönetmeni mike mills'in babasının son dönemlerini anlatan harikulade bir film. film bittikten sonra bu kadar duru, bu kadar sade ve sıcak bir film var mı? onu da izleyeyim diye hemen aramaya başladım.

ps: bir kaç tane buldum gençlik isteyene söylerim.

puanım: 7.7
izlenmesi gereken bi film.. filmdeki butun hatunlar tek kelimeyle absürd.. issiz adamlik yani oyle hungur sakirt aglatmadan, bi takim kavgalar olmadan da enfes guzel anlatilabiliyomus. bunu gorduk..

--spoiler--
o degil de, sana oyle sarilan bi kadini nasi terketme girisiminde bulundun hayvan oliver :/
--spoiler--

ayrica filmde gordugum escinseller en tatli escinsellerdi.. oh ya ne bi mesaj verme kaygisi ne bisi..
gerçek bi battaniye filmi, dertsiz tasasız izlemeye koyulursun arada gülersin, üzülürsün, endişelenirsin. sonu bellidir, biter acıtmaz... ki oscarlık performansıyla christopher plummer ve gönüllerin birincisi ewan mcgregor bi araya gelmiş, uzun çözümlemelere gerek yok methiyelere de, sadece bir kaç fincan kahve bu filme iyi gidiyor. izlenmesi tavsiye edilir.
derinlerine girildiğinde sıkıntıya sokan bir filmdir; o kadar yalnız ki filmin her karesi, o kadar geniş ki yalnızlığın kapladığı alan bir bakıyorsunuz düşmüşsünüz bile. asıl sıkıntıya sokan ise sizinde içinizde yaşamın bıraktığı küçük bir kasvet.

--spoiler--

oliver'ın annesinin hiçbir şeyi takmıyormuş gibi davranıp aslında büyük problemleri olduğunu anladığımız sahne; babasını ikinci defa öpmeye fırsat bulamadığı ve oliver'la oynarken onu vurduğu, oliver'ın ölümünü beğenmeyip, daha gerçekçi olmasını dilediği sahnedir.
oliver'ın yalnızlığının en gösterişli yanı ise; köpeğini dışarı çıkarttığında, ona: kendi ırkın, git karış onlara dediği sahnedir, çünkü oliver hiçbir zaman kendi ırkı yani insanlarla karışamamıştır. bunun ileri ki safhasında ise gördüğümüz kareler bunu destekliyor: melanie eve yerleşmeye geliyor, ama oliver sadece iki çekmecesini ona ayırdığını söylüyor.
ha eksikleri yok mu?
var, mesela neden geçmişle bugün arasındaki paralellik daha da uyuşmuyordu? ya da bunu andrei zvyagintsev'i yapsaydı ne boyutta etkilerdi? vandalizm, neden sadece değiyor filme, daha da işlenmek varken?
eşcinsel babaya gelirsek, en büyük mesaj zaten onda, bir insanın kendini tanıması ne denli önemli olduğunu anlatıyor. ölümü hatırladıkça yaşamın her bir anını ısırmak gerektiğini vurguluyor, sevginin iyileştirici olacağını anlatıyor.
ha birde çizimler var, oliver'ın yapmış olduğu. insanlığın ilk üzüntüsünü ve ilk içe düşen kasvetin çizimleri; http://i.imgur.com/ZAVkGDS.jpg.
freud olmak ise sanırım karaktere uyan en güzel seçim, selamı aldık.
--spoiler--

biraz daha kapalı olsaymış, çok cümle kurulmasaymış tadından yenmezmiş. ;;;; http://www.youtube.com/watch?v=KrsE6rJR7t4