bugün

şu hayatta gerçekleşmesini can-ı gönülden istediğim dileklerden birisidir.

canım ulu önderimin beni hafta sonu için evlerinde misafir ettiklerini, sabahleyin evlerinin bahçelerinde ailesiyle birlikte kahvaltı ettiğimizi, yoğun sevgi çerçevesinde geçen kahvaltıdan sonra hayal bu ya, bana "okey oynamayı biliyor musun?" şeklinde bir soru yönelttiğini hayal ediyorum. akabinde ben de başbakanımıza karşı "ayıp ettiniz başbakanım eski kumarbazlardan kim kaldı?" şeklinde yanıt verdiğimi, sonrasında ise başbakanımızın sevgili eşine "emine getir şu takımları bakayım" dediğini hayal ediyorum. "bilal'le sümeyye'yi de uyandır, saat kaç oldu, bize eşlik etsinler" diyerek eklediğini, sonra gözlerini kısıp bıyıklarının altından bana güldüğünü düşünüyorum.

böylesine mutlu, böylesine sıcak bir aile ortamında bulunduğumu düşünmem bile beni garip duygulara sevk ediyor sözlük.
her ne kadar gerçekleşmeyeceğini bilsem de hayal işte, kuruyor insan....

not: düşünürken bile nasıl heyecanlandıysam başlığı yanlış yazmışım, düzelirse sevinirimdir.
(bkz: karşılıklı okey)
Taş çalarsa kimsenin şaşırmayacagi ve hatta "Yabancı çalmasin başbakanımiz çalsin." gibi cümleler de kurulabilir.
recep beyin okeye çok döneceği bir oyun olur. çok dönek bir insan olduğu için.
herkesin bir dileği olabilir yazarımızın bir gün bu hayali gerçek olursa okeyde ustalıkla taş nasıl çalınır diye sorsun başbakana bu onun en iyi yaptığı şey bu işlerde üzerine yok rakip tanımıyor mübarek.
okeysiz okeye donen yazar hayali.