bugün

gönlün tek zehiri, tek panzehiri...
genelde istenildiğinde olmayan.
düşünüldüğü kadar karmaşık olmayan bir hadisedir. düzdür yalındır. onunla hayat planları yapmaktır. aklın bir köşesini 7/24 ona rezerve etmek suretiyle online bırakmaktır. özlemenin bile güzel olduğu, en ufak bir anlaşmazlıkta huzursuz olup başını göğsüne yasladığınızda dünya üzerindeki tüm varlıkların sahip olabileceği huzur potansiyelini kendi bünyenizde hissetme hadisesidir. bir de onun size aşık olduğunu biliyor ve hissediyorsanız hayatta isteyebileceğiniz başka bir şey yok demektir.
dünya yıkılsa o olduğu için sana bir şey olmayacağını düşündüren, gereğinden fazla hassas ve duygusal bir ruh haline sokan durum.
kalbin kelebek olup kanatlanması.
uçmak kuş misali... kelebekleri toplamak etrafına... her gün gördüğün yerleri daha bir güzel görmek...

daha bir güzel gelmesi herşeyin...

daha da güzele yelken açması yüreğin...

her yenisinde daha bir yavaş çıkılması merdivenlerin...

sıkı sıkıya tutunmak korkuluklara...

kelimeleri boşa harcamamak konuşurken...

ve

hiç susmayı istememesi yüreğinin...

söylenecek binlerce kelime varken

dilin anlamsızca susması...

birazcıkta korkması insanın içinin

sonunda şimdilerde saçmalayan yüreğin acımasından...
yüzde ki salak tebessümle ortalıkta aptal aptal dolaşma hali.
hele ki platonikse ve o sıralar duygusal yapınız hezeyanlara gönüllüyse acıyı damarlarınızda hissetmek adına yaptığınız girişim.
kalbinize binlerce hançer saplanır ve siz bu inanılmaz acıdan sapıkça bir zevk alırsınız... geçmez, geçmesini de istemezsiniz... böyle bir şeydir aşık olmak... *

entry okunduktan sonra yapılan edit: benim gibi balta bir adama bile yukarıdakileri yazdırır ayrıca... *
kimi zaman dünyanın en acı zehridir. hemen öldürmez. yavaş yavaş, insanı kemire kemire bitirir. acılar içinde kıvrandırır. ''ulan bu dünyada cehennemi yaşıyorum zaten''
dedirtir...

gel gör ki kimi zaman da en tatlı şerbettir. yüzündeki nedensiz tebessüm daha doğrusu ağzın kulaklarda dolaşması, dünyanın umrunda olmaması sebebidir aşk. kabına sığamazsın. cennet ya ayaklarının altında ya da başının üstünde zannedersin...

ve maalesef bir gün biter biter bu yaşananlar. bitmezse ne ala, sen cennete girmişsin zaten daha ne istiyorsun. ama biterse de üzülmemek gerekir. aşk acı ceksen de, şerbet içsen de her haliyle güzeldir. önemli olan o güzelliği görebilmektir. çektiği acıdan aldığı hazzın, ya da mutlu anların kıymetini bilen insan aşık insandır. gerisi yalandır, yılandır...
(bkz: agır roman)
tecrübe ettikçe zorlaşan duygusal kazıkların bileşkesi. **
esen rüzgarla içinizi boşaltır, düşme korkusuyla sıkı sıkıya tutunursunuz etrafınızdaki şeylere... orada durması kadar kalkması da zordur...

ne doyabilirsiniz bakmaya ne de cesaret edersiniz orada durmaya...

uçurumun kenarında oturup sonsuzluğu izlemek gibidir...
bir gün kafalama yere çakılacağınızı bile bile uçmaya başlamaktır.
Ona seni seviyorum dediğinde bir karşılık alamasanda onu sevmeye devam etmektir. *
kimilerine gore eziyet kimilerine gore mukafat...*
ezberlerin unutulmaya baslamasi durumu.
cehennemde cayır cayır yanmak. zaten girişinde bi yerde görmüş olabilirim "bu kapıdan" yazısını... hele de sevilen bilmiyorsa değerini, cehenneme tek yönlü gidiş bileti...*
taşikardi,flushing ve anksiyete ile karakterize bir sendromdur.
söylenecek binlerce kelime olduğu halde dilin anlamsızca susması...

tarif edilecek onlarca şekil varken, gözlerinin içinde kaybolmak...

hafif korku...

uzunca bir zaman yalnızlığın verdiği anlamsız bir çekingenlik...

günlerce baş başa alınabilecek nefesler varken, nefesinin kesilmesi...

hafif sarhoşluk...

benliğini kaybetmek, tepkilerinin sıfıra inmesi...

anlamsız gülüşler ve dalgınlıklar...

adı geçen her yerde yüzdeki tebessüm...

yokoluşun başlangıcı...

varoluşun bitişi...

onsuz saniyelere tahammülsüzlük, onla zamanın su gibi akması...

varlıkla yokluk arasındaki ince çizgi...
--spoiler--
aşık mısın ne? Diyeceksen,
Daha pek sayılmam,
Herkes duyabilir aynı depremi
Aynalara bir bak, belki anlarsın...
--spoiler--
bir hata yapıp aşık olduğunuz kişiyi kızdırdıktan veya üzdükten sonra köpek gibi süründüren ...
çok garip bir duygu...

zamanı yitiriyor insan benliğin de...

zaman onla payşlaştığın saniyelerden ibaret oluyor kişi de...

paylaşılmayı hak eden biri oluyor senle geri getiremeyeceğin zamanı...

her şeyi hak ediyor mantığına göre "o"...

zamanını, hayatını, seni, yaşayabileceğin tüm mutlulukları...

tüm mutluluklarını onla yaşamak istiyorsun...

bencilce davranmıyorsun ilk kez...

yapabileceğin her şeyi onla yapmak istiyorsun...

"o"nu kendinden önce düşünüyorsun...

"o" hayatta her şeyden önce geliyor senin için...

hayat ise zaten "o"nla güzel kiliyor her şeyi sana...

mutlu olmak "o"nunla...

mutluluk zaten "o" olduğu için sana uğruyor her zaman es geçerlen seni...

sen ise "o" olduğu için varoluyorsun hayatta...

"o" gidene kadar sen, gerçekten sen oluyorsun...

gülüşlerin bile "o" olunca bir anlam kazanıyor...

tıpkı bakışların gibi...

tıpkı gördüğüne yüklediğin anlamlar gibi...

zaten her şeyden "o"nun anlamını çıkarıyorsun...

bir delilik belirtisi geliyor etrafındakilere...

sen "o" hayatından olduğu için delirmeye bile razı oluyorsun...

"o" sen, sen "o" oluyorsun...

bölünemiyorsunuz birbirinize...

ama tüm sorular sizi çıkararıyor cevapların da...

"o" eşittir sen, sen "o" olduğu için bölünebiliyorsun "o" na...
ne demiş kurban yalan dostum aşk diye birşey yok.
bu konuda yetkili mercii semra hanımdır.çünkü rahmetli oğlu ataya da aşık olunca ben sana söylerim şeklinde bir lafı vardır ki dillere pelesenk olmuştur.