"yapılan araştırmalara göre aşkın ömrü 3 yıl" temalı tespitlerden geçilmiyor mübarek.

şu ölümlü dünyada her şeye bir süre veriyoruz, "seni hep beklerim", "seni ömrümün sonuna kadar severim." zamanla ne alıp veremediğimiz varsa? halbuse o her daim görevini eksiksiz olarak yerine getiriyor. kusurlu olan bizleriz.

lakin aşkı bir kalıba sokmak, ona ömür biçmek, geleceğine dair planlar yapmak kendimizi kandırmaktan öteye gitmez. aşk planlı programlı başlayan bir şey değil ki yine aynı şekilde devam etsin? aşk yarın ne olacağını hissettirmez, yalnızca şimdiyi bambaşka kılar. iyi veya kötü olması mesele değil. "aşkımızın 3.yılı, aman tanrım işte biz o gün tükeneceğiz" diye düşünüp dehşete kapılmak da ayrı bir hadise. sen zaten sürekli gelecekten bahsediyorsan, "acaba ne zaman bitecek?" fikrinden kendini alamıyorsan ya aşık olmamışsındır ya da hissettiğin geçici bir ego tatminidir.
aşkın ömrü daha güzel ve çekici bir kız görünceye kadardır.
ölüme ömür biçmektir. saçma değil mi?
gerçek bir şeyden bahsediyorsak ömür biçilememeli...
biz erkeklerin en baştan yaptığı şey.
onun ne zaman öleceğini bilirsen adı aşk mı olur? aşk, ruhtaki o belirsizlik halidir zaten.
yaşayacak mı doktor esprisinden sonra biz erkeklerin genelde mutlu sonla biten olayın ardından yapamayacağı iştir.
(bkz: biteceğini bile bile başlamak)

(bkz: yaz aşkı)
ömür biçerken bir ömür sürecekmiş gibi olursa kötüdür.