bugün

yaşadığı ağır, ihtiraslı, güven sarsıcı, insanlıktan çıkaran, trajik ilişkiden çıkarak aşık olmanın sadece zayıflık ve kişideki saf duyguların karşı taraftan güzelce oynandığı ve egonun ezilmesini sağlayan bir şey olduğunu anlayan yazardır.

bütün xx kromozomlular kötüdür. anne olana kadar. bazıları anne olsa da değişmez.

insanlıkları sadece kendi çıkarları varsa kullanır bu cinsler. bu sebepten ruhunu ezdirmiş sözlük yazarı artık sadece ilişkileri cinsellik yönüyle inceler ve kendisine yapılan kötülüğün acısını başka kişilerden çıkarmaya bakar. fakat hiç bir zaman o acı geçmeyecektir, içinde kalacaktır. üzülme sözlükçü. bu sözlük senin gibi yazarlar olmadan realiteyi göremez, toz pembe bakar. sen karart içimizi. (bkz: doldur meyhaneci)
aşk hayatında yediği kazığın acısını unutmayan yazarlardır.

hiç bitmeyecek gözüyle bakılan ilişkinin ardından yaşanılan üzüntü, hayallerin tuzla buz olması, kırılıp bir türlü onarılamayan bir kalp, geriye gözlerden zamansız akmaya hazır gözyaşları bırakıldıysa aşka inanmayan kişiler arasına girersiniz.

aşık olduğunu tüm cesaretinle söyler, karşılık alamazsan aşka olan inancını yavaş yavaş yitirmeye başlarsın. senin yerine egolarını okşamaya devam ettiğinde umutsuzluğa, mutsuzluğa sürükler insanı. kimi zaman vazgeçemez, mutsuzluğunda en ufak bir mutluluk kırıntısı ararsın, kimi zaman elinin tersiye iter, inançsızlığa karşı sürüklersin kendini.

aşık olduğunuz kişi, ilişkiden, aşkın bağımlılık yaratmasından, alacağı sorumluluk karşısında kendisine güvenmiyorsa kendisiyle beraber sizi de inançsızlığa karşı sürükler. her şey düzenli heyecanlı giderken bitişi boktan bitişlerle son buluyorsa insanın aşktan soğumasına neden olmaktadır.

yaşadığınız gizli bir özlem olmuştur aşk içinizde. yüreğiniz 'aşk, aşk' diye bağırıken, ağzınızdan dökülen kelimeler ise bambaşkadır.

aslında aşka inanmamak, fala inanmayıp falsız kalmamak gibi bir şeydir. ne kadar fala inanmasak da falsız kalmadığımız gibi, aşksız da kalmamız bir o kadar zordur. sadece kendimizi kandırmaya çalışırız.

ne kadar inanmıyoruz diye haykırsak bile,içimizde aşık olmayı engellemek için geliştirdiğimiz mekanizmayı yıkmak en güzel başlangıçtır.