bugün

allah'ın insanoğluna sınav olarak gönderebileceği yegane dertlerdendir. bir tanesi biraz önce özel mesaj atarak şahsıma ağır tenkitlerde bulunmuştur ve cahiliyeti elimi ayağımı titretmiştir. endişe etmesindir, adı bende.
gelelim ağır ergen bir dişinin erkeğinden farklarına. babalarının bir kıymetli doğal taş gibi saklayıp yücelttikleri minik dişiler, hayata muazzam içi boş bir öz güvenle başlarlar. sonra o öz güvene giren çıkan belli olmaz, o ayrı bir konudur. bir yanları donanımsız olmanın verdiği huzursuzluk, bir yanları etlerinin taze olmasından ötürü ebeveynlerinin bir kıymet olarak yücelttikleri egolarıyla oldukça çelişkidedir. bu çelişki çoğu zaman saldırganlık olarak vuku bulur ve çevresindeki bireylerin alttan alması gerekliliği gibi anlamsız ve haksız bir hak ediş iddiasıyla arsızlaşır. yıllar içinde yenen kazıklar ve o kazın ayağının öyle olmadığı gerçeği sindirilecek ve ergen sivilceli ve bakireyken hayatın bulutlarıyla seyrettiğini sanan çok bilen en büyük kıymet, uyandığında tırnaklarının arasında bok, kan ve çamurla silkelendiği yerden doğrulmak için son çabalarını sarf ediyor olacaktır. hayat bu döngü üzerine kurulu gibidir.
dişlerini frıçalamayan bir ağır ergense sıkıntı verecek durumsal.
gün aşırı kendinden yaşça büyük birine aşık olmaktır.