bugün

ağır alkol almış ve de duygu yoğunluğu nedeniyle de kendisini ağır halde yalnız ve ağır halde zenci hisseden bünyenin pişmiş aşa su katmak eylemidir. doğaldır, kabul edilebilir.evet.*

(bkz: başlık başa kalmış ne çare)
eğer ki çorbayı yapan kişi beceriksiz bir ev arkadaşı ise gayet tabi yaşanabilecek hadisedir. işin fena tarafı çorba dahi yapmayan bilmeyen insanların evde buldukları tüm yeşillikleri kaynayan suya atıp pişirdikten sonra buna "vitamin çorbası" demeleridir. halbuki o bildiğin bulaşık suyu kıvamındadır. ne tadı mevcuttur ne tuzu. işte bu ve benzeri durumlarda önünüze sunulan "vitamin çorbasını" yanaklarınızdan süzülen gözyaşlarıyla içtiğinizde yaşanan hadisedir.
evde tuz bitmişse ve çorbanın tuzu eksikse yapılacak işlemdir.
Yıkılmış insanın, canı sıcak bişeyler ister, içinin ısınmaya ihtiyacı vardır ne yazık ki insan fizyolojik değil, psikolojik üşüyordur. çorba içince ısınmaz psikoloji, sarmaz çorba morali, boşa harcanan enerjiye üzülünür, çabalarının boşa gitmesine aglanır bir yerde. 'hani işe yarayacaktı, bak hala hayatı agzıma yüzüme bulaştırmış oturuyorum.' diyerek aglanır. salya sümük değil öyle, inceden ağlanır.
ağlamaktan ziyade benim sümüğüm akıyor hacı çorba içerken.nedenini bi türlü çözemedim. nezaman bi çorba içmeye kalksam salya sümük gözyaşı felan...

tanımı ise: yalnızlığın verdiği acının çorba içerken kendini göstermesidir...
pul biberi fazla kaçan çorbayı içmektir.