bugün

azınlık milliyetçileri sisteme karşı çıkarlar sistemi yok etmek için değil kendi küçük sistemlerini oluşturmak için.işte azınlık milliyetçileri sistemi nakavt ettikleri zaman farklı bir etnik kimlik altında baş kaldırdıkları sistemin küçük bir kopyasını oluştururlar ve kısır döngü böyle devam ederler.

(bkz: milliyetçiliğin zararları)
türkiye'deki "solculuk" kavramının diğer adıdır.

çoğunluk milliyetçiliği yapan bireylere "faşist" diyen bir insan, aynı milliyetçiliğin az insana hitap eden bir varyasyonunu icra ettiği anda "solcu" olmaktadır. yani bugün kürt milliyetçiliği yapan bir insan evladı, biraz da mikro milliyetçiliğin yanında sosyal-demokrat bir tavır taşıyor ise, türkiye şartlarında kendisini rahatlıkla "komünist/sosyalist" olarak niteleyebilmektedir. zira bu solcu şahıslara göre "gerçek milliyetçilik" olgusunun zuhur etmesi için, bir toprak bütünlüğünde sayıca fazla olan bir insan topluluğunun kendi ırkını sevmesi, gelişmesini istemesi ve bilumum fırsatta bu ırka bağlı olduğunu belirtmesi, "ırkçı" olması için yeterlidir.

az olan bir ırk kitlesi milliyetçilik yaptığı anda, kendisi otomatik olarak "başkaldıran, devrimci" statüsünü üstlenir. bu yüzden, bu ezilmişliğin(!) verdiği haklılık psikolojisi ile bebek de öldürse, okul da yaksa; kendisi ne kadar milliyetçilik yapsa da, sonuç olarak her zaman için "solcu" kalacaktır.
türkiye'deki "solculuk" kavramının diğer adıdır.
homojen toplum, varsa bir ortak değer üzerinden yoksa da bir ortak değer yaratarak oluşturulur.

sen etnisite bakımından homojen olmayan bir topluma etnik milliyetçilik pompalarsan azınlıklar da "hassiktir oradan" der.

yani norveç ya da isveç olabilmek için ille de milliyetçi olmamız, herkesi kafasına vura vura milliyetçi yapmamız gerekmiyor.