bugün

izmirli dostlarım bilir alsancak kıbrıs şehitlerinde bi fenerium var. gittim geçen gün forma almak için. hadi yalan söylemiyeyim ben aslında alsancak'taki hatunları görmek için gittim oraya ama kendimi birden orda buldum. cebimde tam forma parasına yetecek kadar para var. bi şişe su almıştım önceden bi de yol param var. gene izmirli dostlar bilir 90 dakika içinde beleş ya yeniden binmek otobüse onun hesabını yapıyorum. öğrenci adamız cepte belli miktar para var; belliliğinden kasıt 2.5 milyon euro değil misal. 3.5 milyon euro hiç değil! ''desenize ey sözlükçüler o kadar paran olsa ne işin var lan burda?'' gider fenerbahçe ilk onbirinde ''fasonluk'' yapardın!

neyse girdim içeri. 40 derece sıcak. izmir'in sıcağı da hatunları gibi adamın ağzına sıçıyo çok afedersiniz. baktım ortam sepserin, klima falan. gözlerim tişörtlere ilişti. sordum. ''90 ytl, 80 ytl efendim.'' dendi. efendimi duydum bi havaya girdim. ne de olsa ben arkadaş çevresinde keçi sakal ya da satanist diye hitab edilen bi adamım. ''formalar ne kadar?'' dedim. ''taraftar formaları [sadece çubuklu] 55, diğerleri ise 85 ytl'' dediler. ''efendi olduk ama zengin olamadık daha be ablacım'' dedim. ''pardon'' dedi görevli hanım kız. allah için pek de güzeldi. sanırım yüzük vardı sağ elinde. neyse, ''yok bişey hamfendi'' dedim. boş gözlerle ortamı süzmeye devam eyledim.

sola çevirdim kafamı, baktım bi stadyum resmi var. altında da ''2008-2009 uefa kupası finali şükrü saraçoğlu'nda'' yazmakta. bi gururlandım sözlükçüler. denizli horozu misali kabardım. ''allah senden razı olsun aziz baba'' diye iç geçirdim. başımı tekrar çevirdim, alex de souza'yı, roberto carlos'u, mateja kezman'ı [o zaman gitmemişti] gördüm. ''lan ben bu adamları sadece salı-çarşamba günleri şampiyonlar ligini veren star'da izlerdim, şimdi ise benim tuttuğum takımda oynuyolar. helal olsun aziz baba!'' dedim.

neyse aldım formamı, çıktım feneriumdan dışarı. otobüse yetişmek uğruna ayaklarım kıçıma vura vura koştum allah sizi inandırsın. zira para kalmadı yanımda kentkart dolduracak ben de beleş hizmetinden yararlanayım bari dedim. yetiştim bi şirinyer otobüsüne, bindim, en arkaya en köşeye oturdum. okulda da hep öyle yapardım. kendimi korumak için mi, insanlardan kaçmak için mi bilmem. en arkalara oturur, fenerbahçe arması çizerdim fizik defterime. hatta derste fenerbahçe arması çizdiğim için fizikçiden aldığım sıfırı ve yediğim ayarı hiç unutmuyorum: ''fenerbahçe'mi kurtarıcak lan seni?''

taktım kulaklıkları, açtım metallica'dan ''whiskey in the jar'ı'', aheste aheste hayal kurmaya başladım elimde fenerium poşetiyle. ''lan dedim bu başkan ne iyi adam. ben ne kadar büyük bi takımı tutuyorum. tamam marco gitti belki ama alıcak ben biliyorum. çok daha iyisini alıcak! yapar benim başkanım. hem xabi [alonso olanı] orta sahaya gelse, bi de sol açık alsalar. allah be takıma bak! gidersen git len marco! çok arıcaksın sen bu takımı!''

(...)

dün gece ölüp ölüp dirildiğim partizan maçından geldim. babam evde, without a trace'i izliyo. ki bu adam fenerbahçe'nin antrenmandan sonra yaptığı mangal partisi için bana izlediğim kanalı değiştirten adam varın siz düşünün nasıl fenerbahçeli olduğunu. ''ya baba açsana ntv spor'u belki transfer vardır.'' dedim. kumandayı eline aldı, hafif alaycı bi tavırla fb tv'yi açtı. ''al senin için ispanya'dan yıldız getirtmişler'' dedi.

bi aldıkları adama baktım, bi vericekleri paraya baktım. 3. kez girdiğim yds sınav sonucunu hatırladım. ''bir yüksek öğretim programına yerleştirilemediniz'' beynimden kaynar sular dökülmüştü. dün mü? dün daha fenası oldu. şok mok, hayal kırıklığı falan değil başka bi yıkım, başka bi darbe bu bana/fenerbahçe taraftarlarına vurdukları. hayatımda ilk defa elimdeki, sırtımdaki, çocukluğumda yatarken annemin başucuma koyduğu çubuklu formamı dolabıma kaldırmayı düşündüm. şu anki yönetim ve başkan gitmeden de giymemeyi!

''defol git artık bu takımın başından'' diye söylendim kahve koyarken kupama. ''istifa ediyorum'' dediğinde ödüm bokuma karışmıştı, ''lan biz de mi borç batağında yüzücez şimdi? kim alıcak anelka'ları, ortega'ları?'' diye gözlerim dolmuştu korkudan. ''allahım nolur ayrılmasın, bırakmasın başkanlığı'' diye dua etmişti ailesi için bile dua etmeyi aklından geçirmekten aciz olan ben!

kahve elimde odama geçtim. formama baktım, sözlükten aldıkları adam hakkında bilgi topladım. bi daha formama baktım. ''kaldırsam mı lan acaba dolaba?'' diye düşündüm. ''saçmalama lan salak!'' dedim. hani aşıktın sen o formaya? aşk bu kadar kolay harcanır mı?

marco'yu sattığın için, tuncay'ı sattığın için, 35 yaşındaki adama 2.5 milyon euro vereceğin için değil, bi sene boyunca top oynanamış bi adama 3.5 milyon euro vereceğin için de değil sana olan kızgınlığım hatta ve hatta çok üzülerek yazıyorum ''nefretim''.

aşkla nefret arasında çok ince bi çizgi vardır derler. sen o çizgiyi geçtin be başkan. nefrete çevirmek zorunda bıraktın bizim direksiyonlarımızı. ama dedim ya yukarda saydıklarım yüzünden değil sana olan kızgınlığım. sebebi mi?

lisede sırama kazıdığım hayallerime ihanet ettiğin için, benimle dalga geçtiğin için, kendi çıkarların uğruna fenerbahçemi oyuncak misali kullandığın için, hakedene hakkını vermediğin, kovmaktan beter bi şekilde kapı dışarı ettiğin için! hepsinden öte fenerbahçe taraftarına ''para çekme makinası'' muamelesi yaptığın için!

''gidersen git lan'' dedim ya marco. ben de gelebilir miyim senin olduğun yere sırtımda çubuklu fenerbahçe formamla? hem eski günleri anlatırsın bana. buralar çok kirlendi be marco, bildiğin gibi değil.

en sonunda elimde televizyon kumandası, fb tv'yi izlerken uyuyakalmışım. babam kaldırdı. ''rüya mı gördüm ben baba ya?'' dedim. ''maalesef gerçek oğlum'' dedi. maalesef gerçek...
(bkz: azize evlen benimle)
(bkz: aziz bırak git kardeşim)
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
kanka bak bizde çok iyi çek futbolcu yaptı bu yaz.. valla.. verelim sana kilosuyla karsız.. kemiksiz, görev adamı futbolcu.. ne dersin?.. bir sivok 6 tane josico eder.. aslında 8.5 tane eder ama artık dost işi olacak o kadar.. ayağın alışsın..
not: üstteki boş satırlar için pardon canım, malum alın geniş, kafadan kağıdı seçemedim..
yıldırım demirören..

kestane kebap, acele cevap..