bugün

Zenginlerin fakirleri oyalamak için uydurdukları söz.
eldekiyle mutlu olmak gerektiğini anlatan, aşırı hırs sahiplerinin eğer yetinmezlerse elleridekini de kaybedeceğini öğütleyen söz.
(bkz: tarihteki kandırmacalar)
(bkz: ishalli çocuğun suyunu melekler verir)
(bkz: dayak cennetten çıkmadır)
aza tamah etmeyen çoğu bulamaz önermesiyle aynı kapıya çıkan önerme
basamakların yavaş yavaş çıkılması gerektiğini anlatan deyim.
az olan kabul edilir, o konunun içinde oldukça karşınıza fırsatlar çıkacaktır. onları iyi değerlendirerek çok olana ulaşılır.
(bkz: bir dost bir post yeter bana)
(bkz: az ye ki çok yiyesin) * *
ünlü bir hollanda atasözüdür.
her durum için geçerli olmayan bu sebeple yanlış olan atasözlerindendir. yıllar önce bu sözü söyleyen bir insanın kendi kafasına göre aza tamah etmesi ile şimdi cahil cühela biri olabilme ihtimali bu yanlışlığa çok güzel bir örnektir. örneği açacak olursak açıköğretimin bile kazanıldığını sanan birinin senin herhangi bir fakülteye yerleştirilemediğinin haberi üzerine

- bak benim çocuğum açıköğretimi kazandı sen?
+ ben açıköğretim istemiyorum tekrar hazıranıcam
- aza tamah etmeyen çoğu bulamaz!
+ ?!...

(bkz: bu laf hayatımı değiştirdi)
(bkz: aza kanaat eden çoğu hiç bulamaz)
halkımızın kullanmayı çok sevdiği söz. ancak aza kanaat edip de çoğu bulan kişi örneğine de pek raslanılmaz.
(bkz: azimle sıçan taşı deler)
Kim ki elindekinden hoşnut olmuyor, onu yeter bulmuyor, onunla yetinmiyor, daha fazlasını istiyor ve onu hor görüp geri çeviriyorsa büyük bir hata işliyor demektir. Çünkü çoklar, azların (küçük şeylerin) birikmesiyle meydana gelir. Küçük şeylere sahip çıkmayan, onların birikmesiyle olmuş olan çoğu da kaybetmiş sayılır.
bu söz eş arayanlar için de çok önemlidir, aaaa şunun kaşının üstünde göz var, bu böyle, öteki şöyle, derken evde kalıyorlar haberleri olmuyor.

önemli olan iman güzelliği, gönül zenginliği onlar yoksa hiçbir şey yoktur insan sefalete mahkumdur.

biraz ya nasip demeyi öğrenin...
Biri , Hocaya evinin darlığından, evindeki sıkıntıdan bahsederek çare söylemesini ister.
Hoca adamı sükûnetle dinler :
- " Şimdi evine git. Keçiyi içeriye al" der.
Adam , ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman hocam keçiyi içeriye alınca sıkıntım azalacağına daha da arttı".der.
Hoca Adamı gene sükûnetle dinler ;
- " Şimdi evine git, tavukları da içeriye al" der.
Adam, ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman Hocam sıkıntım daha da arttı" der.
Hoca gayet soğukkanlı olarak:
- "Git ineğini de içeriye al" der.
Adam ertesi gün yine Hoca'ya gelir.
- "Aman Hocam, sıkıntıdan patlayacağım" der.
Hoca istifini bozmadan :
- "Bu akşam keçiyi evden çıkar" der.
Ertesi gün Hocaya tekrar gelir, biraz rahatladıklarını anlatır.
Hoca:
- " Bu gece tavukları da evden çıkar" der.
Adam ertesi gün daha da rahatlamış olarak tekrar gelir.
Hoca :
- "Şimdi evine git, ineği de evden çıkar ve evini bir güzel temizle" der.
Adam denileni yapar ve çok rahatlamış bir şekilde, ertesi gün yine Hocayı ziyarete gelir.
Artık evi kendisine çok bol gelmektedir. Hocaya teşekkürlerini sunar.