bugün

bir olaya bir olguya önseziler, bilimsel, sadece ön yargı ve kendi dogmalari ile bakan kişilere asla birseyi kabullendiremezsiniz.bu yüzden tartışmamak en iyisidir. yüzlerce tecrübeyle sabittir.ateistin küfrü sizin yüzünüzden artabilir ki buna hiç değmez.

lisanı hal düzgün olunca ateist,hristyan ya da yahudi hiç fark etmez,islam dinine karşı merak uyanıyor. karşı çıktıkları dinin aslında güzel ve faydalı bir din olduğunu görmeye başlıyorlar ve sorular sormaya başlıyorlar. buna tartışma değil de merak ettiklerine akıl ve mantık doğrultusunda kitabımıza uygun cevaplar verme diyebiliriz.

dinimizi tanımadan bu konuda bir işe kalkışırsak o insanı tümden müslümanlara düşman yapabilirz. yarım doktor candan,yarım hoca dinden eder diye boşuna söylememişler.

yüz yüze ve yazışma yoluyla çok ateistle tartıştım, şunu gördüm; ateistler çoğunlukla allah'ın varlığına inanıyor, çoğu inanıyor, zaten bir kere dahi inanıyorum deyip şüpheye düşse artık ateist olma şansını kaybeder. iki yüzlü olur otomatikmen.
tartışacak kişinin çok iyi derecede dini bilgisi olması gerekiyor.yoksa dimyat a pirince giderken evdeki bulgurdan olursun.sen onu inançlı bir müslüman yapacağına, o senin içine kuşku düşürür.çünkü böyle kişilerle oturup konuştuğunuz zaman size öyle sorular soruyorlar ki hakikaten cevaplamak çok zordur.
zaten ortalıkta din konusunda bilgisi varmış havalarında dolaşıp sadece islamın beş şartını sayabilen bir çok insan mevcuttur.o yüzden ister ateist olsun ,ister başka bir düşünceye sahip olsun, o kişileri bilgilendirmek için; kişinin önce kendisinin araştırıp bir şeyler öğrenmesi gerekir.

zaten böyle kişilerin ateist olmasının sebebi ,karşılarında yeterli düzeyde anlatıcı bulunmamasıdır.
insanlık sınırları çerçevesinde onlarla tartışmak eşşeğe laf anlatmaktan, deveye hendek atlatmaktan, file takla attırmaktan daha zordur. kaçınılasıdır.
sabır gerekir.
her seyi mantık cercevesinde incelerler cunku ve bu yuzden haklılardır her daim.
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)
elinde masal kitabi sallayip "inanin benim guzel dinime" demekle olsaydi bu isler ateistler de mutlaka bir seyler sallayip "inanin buna" derlerdi. atan sensin, kufur eden sensin, milleti kandiran sensin, daha bilimin kelime anlamindan bile bi haber olan sensin, utanmadan "tartisma" kelimesini kullanabilen de sensin...

kandiramayacaksiniz artik insanlari, bitti o devir; sadece kendinizi kandirin siz.
ateist olmayı 'bilim' den anlamak sanan, insanların kutsal saydığı kitaba 'masal kitabı' yakıştırmasını yapan cahil cühelayla girilecek gereksiz tartışmadır.

zaten at gözlüklerini çıkarıp, etraflarında olan bitenin zerre kadar farkına varamayacak oldukları için son derece gereksizdir.
bu sebepten, bsg demek yeterli olacaktır efendim. yırtınsınlar sözlükte.
sonucu 0-0 biten maç gibidir. ama atak oluyor, sağlı sollu verkaçlar oluyor, duran top organizasyonları oluyor, yüzde yüzlük pozisyonlar kaçıyor ve geliyoruz sonuca, herkes köşesine çekiliyor. ayrıca ateistler de küfrediyor, bizzat tartıştığım bazı ateistlerde bu özelliği gördüm. yani yok öyle "adam hem inanıyor hem küfür ediyor usta" durumu.

neyse, bilim ilerliyor, çok yakında allah'ın olmadığını ispatlayacağız. genellikle bunu derler 90+2'de.
ateistlerle istediğin gibi tartışabilirsin.
adam zaten tanrıtanımaz olmak için bayağı bir yoldan geçiyor.
o yüzden her türü soruya da şakır şakır cevabı hazır.
ateistlerle tartışabilmek daha yerinde bir başlık olurdu sanki.
bir dinlinin, özelinde tek tanrılı bir dinlinin, herhangi bir ateistten tek farkı bir fazla tanrıya inanıyor olmasıdır. güzel yerdüzlüğümüz ve masmavi denizlerimiz ve bir o kadar mavi gökyüzümüz, sümer, hitit, yunan, roma, mısır, trilyon çeşit medeniyet derken milyonlarca tanrıya grup grup taptı da ne oldu; medenileştikçe, modernleştikçe, düşünebildikçe; kendi içinde sosyal ama süper de asosyal bu ruh hastalarından vazgeçip her bir seviyede birer eksilterek en sonunda tek tanrıyı buldu; god dedi yahveh dedi el-ilah dedi; derken allahı yaptı kendisine arabistanın sıcak çölünde güneşin altında ve kumun içinde. putundan esinlendiği mekke allahını, şanından esinlendiği suriye el-iahı ile birleştirip. şimdi sen bu bütün milyonlarca yılın çocuğu durup durup düşünüyorsun benim tanrımın, el-ilahımın, allahımın sonu da zeusa benzer mi diye. korkun da ondan sataşman da; sabahın köründe kalkar kalkmaz. zeusa ne olduysa el-ilahına da o olacak. birer eksilerek olmayan rakamlara verdiğin - sıfatı gibi olmadıkları halde var ettiğin kollektif bilincinin korkusunun yansıması olan tanrıcıklara ne oldu da sayıları ine ine -1 e eşitlendi ise o eksibirin de 0 olması şurdan baksan baksan ben diyeyim 100 sen de 150 yıl kaldı.

korkunun karanlığın ve cahilliğin suladığı insan dimağının, güneşi görmesi için geçecek olan süre, korkunun bahçesinde geçen ama her bir adımında bilimle ve akılla daha da aydınlanan onbinlerce yılın sonunda senin de tanrının yanı, yunanlı thalesin pek sevdiği zeusunun yanı.

o sebeple, zaten varlığına inanmadığım tanrının gönderdiğini iddia ettiği kitaptan okuyup okuyup, tanrım el ilahım böyle demiş doğru demiş saçmalıkları ile tartışacak ne durumumuz var ne de o kadar boş vaktimiz. daha önce de dediğim gibi, kendi gücüne taptıkça ona aşık olup onu bırakamayan güç sevdalısı kabile reisinin ve kabile şamanının her akılla mücadelesinde her seferinde seç başka bir tanrının kutsal kitabını ordan devam etle ***please quickly select another divine search engine to prevent poor mind from hell*** geçen tanrılı yıllarının evrilerek geldiği -1, nihayetinde 0 olacak.
ulan ya varsa, eşiğinin aşılması için biraz erken sanmış olsak da o eşik aşılmış. şimdi sırada sırası ile, kutsalıma saygı ve arkasından kurandan ayetlerin gelmesi gerekiyor.

allah var ise (bkz: tövbe tövbe)insanları minionları olarak yaratmamıştır. ve yine var ise, kendisinin varlığına aman ya varsa diyerek inananlara inanmayacak olması da cabası.

burada sorun aslında, günümüz türkiye sosyal eğrisinde ortalamanın bazı siyasi güçlerce bilerek ve istenerek fakir ve cahil bırakılmasında yatıyor. bu kitle zaman içerisinde ortalıkta cirit atan din tacirlerince suistimal edilerek kendi karanlık güçlerine adapte kara kanatlı cehalet vampirlerince emilmeye hazır kurbanlar haline dönüşüyorlar.

tabi bu hep aynı yerde birlikte yaşayan kitlenin çevresi de kendisi gibilerle dolu. bu boşlukla doluluk sınırı ise onların hiç ateist, hiç deist, hiç politeist görmedikleri paralel bir varoluşa yer açıyor.

bu noktada türkiyeye internet geldi ve ucuzladı.

bu her zaman kavgaya hazır görünen avam kitle de, internet ile birlikte, ateist, deist, homofobik olmayan, eşitlikçi, komunist, anarşist, hedonist, eşcinsel.. bilumum insan ile aniden coğrafi olmasa da navigasyon olarak içiçe buldu kendini. bu içiçelik onda doğal bir garipseme ve kendi doğal ortamından uzaklaşan vahşi hayvan tepkisi vermesine sebep oluyor. saldırıyor. kendini düşünmeden saldırıyor. çünkü ilk kez kendi gibi olmayan bir kitle var karşısında, inandığı ya da inanmadığı bazen de inanamadığı bir şeylere okuyarak ve öğrenerek ulaşmış. kendisine anlatılana değil bulduğuna inanmış. öğrenilmemiş ama ezberlenmiş cümlelerle değil kendi anlamını çözdüğü, farklı okumalarla karşılaştırıp doğrusunu bulduğuna inandığında ancak sadece o konuda okumaktan vazgeçip başka şeylere dadanan bir bilgi açı ile karşılaşmış.

bu bilgi açının tamamı elbette ateist değil. ama bizim hikayemizin kahramanını da korkutan o değil. kendisi ile aynı şeylere inanmasına rağmen özgürce kendini yaşayandan daha çok korkuyor. çünkü az çok ateist dediğini kafasında sınıflandırabilmiş. ama öteki kendi ile aynı şeye inananı çözemiyor.

nasıl oluyorda ramazanda içmem, yılbaşında kesin içerim diyebiliyor. bunun anlamlandıramayan bu cahil ve kavgaya hazır kitle bu noktada ateist ile köprüyü geçmeye çalışıyor. diğerini ikna için gerekirse korkutmak için. ateistle dalga geçmeye çalışıyor. tehdit ediyor. mazluma yatıyor. amaç o rahat adamı kafalamak. kendi dipsiz karanlık kuyusuna bir kurban daha çekmek.

bilmediği sularda tekinsiz yüzen her balık gibi kah hızlı kah yavaş bazen tehditle bazen ağlayarak.

ama helal olsun yüzebiliyor. tabi balıktır. neyden kaçtığını bilmeden, ilk kaçtığı anı yeri kişiyi unutarak. bir dinli ile tartışılır, bir takımı tutanla tartışılır, bir fethullahçı ile de tatışılır, herkesle tartışılır. ama cahille tartışılmaz. söyleyebileceği tek şey anokrizm olan, öğrendiği değil kendisine ezberletilen, inandığı değil, kendisine anlatılan tanrının varlığına inanan cahil ile tartışılmaz.

çünkü her adımında, anlamadıysan anlatanları var bir de onları oku diyen adamın kendi fikri yoktur. onunla ne tartışacaksın. bu sene balıklar olarak nereye göç edeceklerini mi?
(bkz: tanrı nın avukatı)
komünizmin muhabbetinde kendini arayan adamdan örnekler vermeyi amaç bellemiş saman kafalı şakirtler, muhabbeti "bana aklını gösterebilir misin? gösteremezsin. ama aklın varlığını biliyorsun. peki neden allah'a inanmıyorsun." yüzeyselliğine sokacağı %105 olan olaydır.
kanıt gösterilmeden yapılan bir iddayı çürütmek için kanıta ihtiyaç yoktur. iki taraf içinde zaman kaybı bence.
bosa kurek cekmektir.
bilgi, mantık ve akıl gerektirir. bunların eksikliğinde bünyede çeşitli komplikasyonlara sebep verir.
kişiyi doğru yola getirmekten ziyade küfrü sizin yüzünüzden artabilir daha derin küfür batağına düşebilir ve buna hiç değmez.
küfrü artacak diye konuşulması tercih edilmeyen insanmış.
güler misin ağlar mısın.. bu akıllar akıl değil.
eğer anlattıklarını kanıtlayabiliyorsan, tartışmanın sonunda ateist olan kişiye savunduğunu kabul ettirebildiğini öğrenebileceğin eylemdir. ne yazık ki ateist kişi için durum çok daha kötüdür. tartışma ilerledikçe görecektir ki muhatap alınan kişi aslında ezberden okuyan bir varlıktan başka birşey değildir.
çok sinirlenip allahsız demenin karşı tarafı incitmeyeceği düşünülerek yapılması gereken tartışma.
kimsenin yapmaması gereken tartışmadır. dinleri seçmek veya hiçbirini seçmemek kişinin kendi özgürlüğüdür. kimse de karışmamalıdır.
eğer fazla bir bilgisi yoksa teist kişinin yapmaması gereken şeydir. unutmayın ki bir ateist islamı bir müslümandan daha iyi biliyordur. çünkü incelemiş, araştırmıştır. eğer bilginiz yoksa size sunacağı ayetlere, hadislere cevap veremeyebilirsiniz. en iyisi "senin dinin sana, benim dinim bana" diyerek geri çekilmektir.
aralarda ; "allahın kitabın yok mu senin" diyerek rakibe üstünlük kurma şansınızın olduğu tartışmalardır.

genellikle kısır bir döngüde geçer bu tartışmalar. Çünkü taraflar, inandıkları guvendikleri, iyi olduklarını düşündükleri kabuklarından yeteri kadar uzaklaşmazlar. bu da maçı kaybetme korkusundan ileri gelir.

futbolda bile karşılıklı açık oyun zevk verir, Açık ve net bir durum. Böyle bir tartışmada 3.tekil kişi olup, olan biteni izlemek ve hamleleri görmek daha keyiflidir.
göt ister.