bugün

atatürkçü düşüncede çeşitli açıklar tespit etmiş bir insanın zihnini kurcalayan sorunsaldır.

atatürkçülük bilimsel midir, bilimsel dayanağı olan bir düşünce midir? kestirmek zor. atatürkçülük incelendiği taktirde çeşitli eksikliklerin göze çarpması, bu düşüncenin doktrin olup olmadığı konusunda kuşkuya düşmemizi tetikliyor. kimlerinin milli temelde tanrılaştırdığı bu düşüncenin, gelişim aşamasında sekteye uğradığı gerçeği gözler önündedir. araştırıldığı zaman, atatürkçülüğün tamamen elit insanlar zümresine hitap eden bir düşünce olduğu konusunda bir farkındalık oluşuyor.

atatürk, türkiye'nin belli bir kısmına hitap eden bir düşünce ve ilkeler sistematiğini geride bırakmıştır. bilindiği üzere köylü kısmının cumhuriyet yönetiminden somut çıkarlar elde etmediği gerçeği, atatürkçülüğün feodaliteye karşı bir duruş sergilemediği, ve cumhuriyet yönetimindeki atılımın sadece ve sadece şehir elitizmine yönelik bir kazanım olduğu gerçeğini ortaya çıkarıyor. düşünüldüğü zaman bu olguları farketmek kuşkusuz ki mümkündür. cumhuriyetle birlikte ağalık sisteminin tasfiye edlimemesi, milli burjuva devriminin tam anlamıyla saray dışındaki feodaliteyi tasfiye etmemesi bize atatürkçülüğün açıklarını keşfetmemize olanak tanıyor. cumhuriyet yönetiminin sadece %30'luk bir kısma hitap ettiği ortada.

günümüzde de çeşitli kemalist yapılarda atatürkçülüğün açıklarından dolayı gözlemlenebilen elitist yapılanmayı her aklı dinç insanın görmesi mümkündür. hitap ettiği zümre elit zümre olduğundan, doğal olarak kadrolaşan ve düşüncenin meşalesini taşıyan insanlar da elit insanlar oluyorlar. atatürkçülük tam anlamıyla bilimsel değildir. türkiye'nin gelişim aşamasındaki tökezlemelerin temel noktası da budur.

atatürkçülük bir doktrin değildir...