bugün

--spoiler--
Atatürk Maaşıyla Cami Yaptırdı...

yıl 1931

Japon Elçisi Torijori Yamada, Türkiye'ye gelip Atatürk'ü ziyaret eder.

Atatürk'e Tokyo'ya bir cami yaptırması konusunda Japon Kralının ricasının olduğunu iletir.

Atatürk'ün mükemmel Fransızcasının yanında az da Japonca bilmektedir. Mustafa Kemal Harp Akademisinde okurken kısa bir süre için Büyükelçi Torijori Yamada Japonca derslerine girdiğinden tanışmaktadırlar.

Torijori Yamada'yı karşılayan Mustafa Kemal Atatürk, büyük elçiye: "Daha savaştan yeni çıktık. Ülkem çok fakir. Borç harç içindeyiz, devlet parasıyla cami yaptıramam, ancak bu camiyi ben kendi maaşımdan biriktirdiğim paramla yaptırırım." dediğinde Japon diplomat hayrete düşer.

Mustafa Kemal Atatürk'ün burada gösterdiği üstün liyakat ve feraset, devletini yüceltme ve dinine sahip çıkma düşüncesinin doruktaki yaşanmışlıktır. Arayıp bulun bulabilirseniz; Onun sadece kılının hissettiği millici ve maneviyatçı ama samimi ruhunu taşıyanı...

işte o günden itibaren Mustafa Kemal Atatürk devletten aldığı maaşıyla Yamada'ya verdiği sözü tutar Tokyo Camii'ni yaptırır.

Cami, Atatürk'ün ölüm yılı olan 1938 yılında tamamlanır.

Mustafa Kemal Atatürk'ün ebediyete intikal ettiği yılda bu caminin bitirilmiş olması da anlamlıdır. Ve Tokyo Camii ibadete açılır...

Gazi Paşa'nın ruhuna de Fatihalar ve Mevlit okunur...


Prof. Dr. Ramazan DEMiR

6.6.2012
--spoiler--
japon dilbilimcilerin haberi çözdükten sonra anlaşılacak gerçek.
--spoiler--

TOKYO CAMii'NiN TARiHÇESi

1917 yılında Rusya'da meydan gelen Bolşevik ihtilali'nden sonra Orta Asya ülkelerinde yaşayan Müslümanlar çeşitli işkence ve zulümlere maruz kaldılar. Hayatlarını kurtarmak için o bölgede yaşayan müslümanlar başka ülkelere göç etmeye başladılar. Bir kısmı, Orta Asya'dan Sibirya demiryolu ile Mançurya'ya gelerek yerleşmiş, bir kısmı da küçük çaplı ticaret vesilesiyle Kore ve Japonya'ya yerleşmeye başlamıştır.



Ülkelerinden kaçıp Mançurya'ya yerleşen sığınmacıların pasaportları olmadığından başka ülkelere gitmek için vize alamıyorlardı. Ancak o dönem Japon hükümetinin 1.500 Yen teminat karşılığında vize verdiğini öğrendikten sonra, 1920'li yıllarda Mançurya'ya sığınan Kazan Türkleri Japonya'ya gelmeye başladılar.



Kazan Türkleri kısa zaman içerisinde Japonya’daki hayata ayak uydurdular. Özellikle Japonya'nın iklimi onlara hoş geldi. 1922 yılında Tokyo'da meydana gelen büyük depremden sonra, Amerikan Hükümeti Tokyo'daki yabancılara yardım için ülkesine davet etmesine, hatta Yokohama Limanı'na Özel gemi göndermesine rağmen Kazan Türkleri bu daveti kabul etmediler ve Japonya'dan ayrılmayı istemediler.



Japonya'ya ilk gelen Kazan Türkleri Kobe ve Tokyo şehirlerine yerleştiler. Tokyo da ilk yerleştikleri bölge ise Okuba semtidir. Abdulhay Kurban Ali (1890-1972)'nin Japonya'ya gelmesiyle Japonya'ya gelen Kazan Türkleri daha organize olmaya başladılar ve 1922 yılında Abdulhay Kurban Ali'nin başkanlığında Mehalle-i islamiyye adıyla bir dernek kurdular. Kazan Türklerinin T.C. vatandaşı olmasından sonra, 1953 yılında, bu derneğin adı Tokyo Türk Derneği olarak değişmiştir.



1933 yılında Abdurreşid ibrahim'in Japonya'ya gelmesi, Japonya'ya sığınan Kazan Türkleri için ikinci bir dönüm noktası olmuştur. Zira Abdurreşid ibrahim bu tarihten önce Japonya'ya yaptlığı seyahatler esnasında bir çok Japon devlet adamıyla tanışmış ve dostluk kurmuştur. Bu ilişkiler çerçevesinde, Kazan Türklerinin hayatını daha da kolaylaşmıştır. Abdurreşid ibrahim 1944 yılında Tokyo da vefat etmiş olup, Tamareien Mezarlığı'nda medfundur.



Kazan Türkleri giderek artan çocukların eğitim ihtiyacını karşılamak için 1927 yılında Japon Hükümetine okul açmak için müracaat ettiler. Alınan izinden sonra, Shinokubo semtinde bir bina kiralayarak 1928 yılında Mekteb-i islamiye adıyla bir okul açtılar. Ayrıca bu binanın bir bölümünü mescid olarak da kullandılar. 1931 yılında Tomigaya semtinde bir bina alınarak okul binası buraya taşındı. Mektebi islamiye'de öğrenciler Türk ve Tatar hocalardan Türkçe, Tatarca, ingilizce ve Rusça öğreniyorlar, ilkokul müfredatındaki bütün dersleri de Japonca okuyorlardı. Okulda, milli ve manevi duyguların çocuklara aktarılması için çeşitli aktiviteler düzenliyorlardı. Tiyatro oyunları bu gaye ile gerçekleştirilen faaliyetlerin bir çeşidi idi.



Daha sonra birkaç Japon şirketlerinin yardımı ile Shibuya semtindeki bir arazi satın alındı ve bu araziye 1935 yılında okul binası yapılarak, okul Tomigaya'dan buraya taşındı. 1938 yılında ise okulun yanındaki arazi üzerine Tokyo Camii inşa edildi.



Müslümanların dini ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayan Tokyo Camii'nde zamanla çeşitle hasarlar meydana gelmeye başladı. 1986 yılında Cami binası yıkıldı. Daha sonra cami ve okulun bulunduğu arazi, cami yapılması şartı ile T.C. Devleti'ne hibe edildi.

--spoiler--

kaynakça; http://www.tokyocamii.org.../sayfacesit:10/language:4
sunay akın dan dinlediğim gerçekliktir.
Yenir ki bu.
(bkz: atatürk ün mal varlığı)
http://www.youtube.com/watch?v=uJfpaHY8UUM
doğrusu
(bkz: atatürk ün tokyo ya cami yaptırdığı yalanı)
http://www.tokyocamii.org.../sayfacesit:10/language:4 liseliden geçilmiyo ortalık.
kemoşlar gerçeklere bile katlanamıyor.
tamam şöyle olsun dünyadaki bütün camiler gibi hacı mustafa kemal hazretleri nin yaptırdığı camidir.
sunay akın'ın o enfes üslubuyla anlattığı, duygulandıran gerçektir.

http://video.uludagsozluk...yaptırdığı-gerçeği-99238/
ülkedeki camileri yık, tokyo ya cami yap. hiç mantıklı değil.
yalandır. yalancıyı sikseler kemalistler kucaktan inmezdi.
Önemli olmaması gereken bir konudur, atatürk için... Cami yaptırsa ne olur, camiyi okul yaptırsa ne olur. Dincilerin iman yerine müritlik yapmaları kadar kötü birşey yok.
diyanet yaptırmıştır. yalanlarla dolu tarihin içinden bir konu daha.
(bkz: yersen).
Japonyaya cami yaptiriyo Turkiyedeki camiyi muzeye ceviriyo. Celiskiye bak sen.
(bkz: sagol biz tokuz afiyetle yiyin)
resmi olmayan bir tarih tezidir. diğer tezler gibi doğru olduğu söylenemez, fakat atatürk gibi kendini ıspat etmiş bir dahiyi böyle kalıplara koyarak yüceltmeye çalışmak son derece gereksiz ve gülünç bir durumdur.