bugün

tam bir yalandır. çocuklugu, ergenliği okullarda, gençliği savaşlarda geçmiştir. cumhuriyeti kurmuştur gecesini gündüz ederek türkiye cumhuriyeti için çalışmıştır. son 10 yılı belki de en rahat yıllarıydı onda da tayyibin çektiği zannedilen çilenin en az 10 katını çekmiştir. zaten hastalıklar falan cabası.
(bkz: er gazinosu)
çoğu çankaya'da geçti.*
yalanın ta kendisidir. inanmayiniz.
YALANCIYI ÖPSÜNLER Mi?
velev ki gazinolarda geçti. ne değişir. hesabı siz mi ödediniz. ama bu yavşakların hesabını ödüyorsunuz.
" NE VAR ULAN BUNDA DEDiRTEN" BiR ÖNERME. FARZEDELiM BU DOĞRU. SANATÇIYI VE SANATI SEViYORMUŞ iŞTE. NE YAPSA iYiYDi? ÖTEKiLER GiBi BOŞ ZAMANLARINDA TEKKEYE GiDiP, DiNi MÜZiK YAPIYORUM DiYE ELLERiNDEKi BENDiRLERLE MiLLETi GALEYANA GETiRENLERiN EŞLiĞiNDE KAFA MI SALLASAYDI? HEM O ZAMANLAR TELEViZYON DA YOKMUŞ.
Atatürk, 20 Mart 1937'de, Ankara Palas'ta; dönemin Romanya Dışişleri Bakanı Victor Antonescu'ya şu sözleri söylemiştir:

"...Zamanında kitaplar karıştırdım. Hayat hakkında filozofların ne dediklerini anlamak istedim. Bir kısmı her şeyi kara görüyordu. “Mademki hiçiz ve sıfıra varacağız, dünyadaki geçici ömür sırasında sevinç ve mutluluğa yer bulunmaz” diyorlardı. Başka kitaplar okudum, bunları daha akıllı adamlar yazmışlardı. Diyorlardı ki: “Mademki sonu nasıl olsa sıfırdır, hiç olmazsa yaşadığımız sürece şen ve neşeli olalım.” Ben kendi karakterim bakımından ikinci hayat görüşünü beğeniyorum, fakat şu sınırlar içinde: Bütün insanlığın varlığını kendi şahıslarında gören adamlar zavallıdır. Besbelli ki, o adam birey sıfatı ile yok olacaktır. Herhangi bir kişinin, yaşadıkça memnun ve mutlu olması için gereken şey, kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmaktır. Anlayışlı bir adam, ancak bu şekilde hareket edebilir. Hayatta tam zevk ve mutluluk, ancak gelecek nesillerin şerefi, varlığı, mutluluğu için çalışmakta bulunabilir..."