bugün

Kendi çocuklarına dini eğitim verdirmiş değişik bir adamdır.
--spoiler--
Anadolu Ajansı Muhabiri Cemal Kutay 19 Kasım 1938 günü yaşanan o görüntülenemeyen sahneyi şöyle anlatır:

"Dolmabahçe Sarayı'ndaki hazırlıklar erkence başlamıştı. Büyük ölünün son ihtiram (saygı) nöbetini bekleyen yaverleri ve dostları, büyük üniformalı subaylar, vali ve belediye reisi, bu hazırlıklara nezaret ediyorlardı. (...) içeride merasim başlamadan, ailesinin talebi ile büyük ölünün namazı kılınmak suretiyle hususi merasim yapılıyor. Tekbir Türkçe verilmiş, namazı islam Tetkikleri Enstitüsü direktörü Ord. Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırılmıştır."

Hakkı Tarık Us ise kendi çıkardığı "Kurun" gazetesindeki yazısında ilginç bir ayrıntıya yeniden dikkatimizi çekiyor. Atatürk'ün çok sevdiği bilinen Hafız Yaşar, sandukanın başında "Türkçe ezan" okumuştur. Muhtemelen namaz sonunda da Türkçe telkin verilmiş ve yine Türkçe tekbirler getirilmiş olmalıdır.

Bu kırıntı kabilinden bilgiler şöyle bir manzara doğuruyor gözümüzde:

Makbule Hanım ağabeyinin cenaze namazı kılınmadan gömüleceğinden endişelenerek müdahale etmiş ve namazın kılınmasını istemiştir. Bunun üzerine dışarıda bir camide, muhtemelen en yakında bulunan Dolmabahçe Camii'nde cenaze namazının kılınması gündeme gelmiş, ancak "bazıları" buna, laikliğe aykırı düşeceği endişesiyle karşı çıkmışlar ve sarayda kılınmasını istemişler, Diyanet'ten de "caizdir" fetvası alınınca "sayısı mütevazi olan" bir cemaat ile (kaç kişi olduğunu bilmiyoruz, 10-15 kişi olduğu tahmin edilebilir) Türkçe ezan ve tekbirlerle kılınan cenaze namazının ardından dua edilmiş ve böylece dinî tören tamamlanmıştır.
--spoiler--
daha önce ata nın namaz kılmadığını namaz kılarken çekilmiş fotoğrafının olmadığını iddia edip bu şekilde saldıranlar şimdi ismet paşa üzerinden mi saldırıyorlar. devam etsinler durmasınlar gün olur devran döner elbet.

not: ismet paşa nın babası da belliydi anası da o nedenle kendinize hitap edildiği gibi ona hitap etmeyiniz.
ismet ve benzerleri daha sonra chp adı altında bu vatanın ve milletin canına okumuşlardır. atatürk ün adını kullanarak halkını dışlamış, fakir fukaraya, az eğitimli insanlara halkçılık adı altında eza etmişlerdir. nasıl halkçılıksa?
sanki asker arkadaşıdır ismet paşa. eleştirirken ölçüyü kaçırmak bu olsa gerek.

amma velakin sözlükte birşeylere karşı toplumun ilgisini, sevgisini, ne derece yıpratılıp çözülebileceğini ölçmeye çalışan "bilinçli" yazarlar olduğu su götürmez bir geçek olarak gözüme çarpmakta.