bugün

Atatürk Orman çiftliğinde abd büyükelçisiyle yaptığı konuşmadır. Videonun devamında hayvancılık ve tarımla da ilgilendiği görüntüleri mevcut.

En dikkat çeken de nezaketi. "Anlatır mısınız nasıl başladığınızı" sorusunu sorarkenki nezaketi, tavrı etkileyici.

En güzel detay ise bu ülkeyi müferrah bir noktaya getirebilmek için nasıl ilmek ilmek bir doku oluşturduğunu görmek insanı mutlu ediyor.

http://alkislarlayasiyoru...a-konusmasi-uzun-versiyon
Bu görüntüleri yıllar önce ilk izlediğimde atatürk'ün fransızcayı nerede öğrendiğini çok merak etmiştim. Meğer manastır askeri idadisi'nde (lisesinde) öğrenci iken, yazları selanik'teki Frerler mektebinde fransızca derslerine giriyormuş. zaten Ağır olan askeri eğitimin arasında, tatil yaparken bile, durmadan çalışıyormuş yani.
Paşam alınmasın ama kendisinden daha iyi fransızca konuşuyorum. Yine de gideri var atamın.
abdülhamit'in açtığı okullarda öğrendiği dille şimdiki kemalistlerin zevklenmesini sağlamıştır.
Keşke, osmanlı, okul açarken, tüm halka atatürk'ün gaptığı gibi , okumayı, kendini yetiştirmeyi öğütleyebilseydi sadece hep bana rabbena demeseydi de, koskoca.imparatorluktan ellerinde kalan bir avucu da vermek üzereyken, atatürk gibi bir kahraman gelip toprak kurtarmak zorunda kalmasaydı.
Bu özenip, özlediğiniz g0nlere dönemimize ramak kaldo kapütülasyınlar yeniden başgöstermeye başladı. Ama bu sefer ülkeyi kurtaracak bir atatürk yok ortada ne yazık ki. Yarın öbür gün vatan toprakları allah korusun elimizden giderken, şimdi sövdüğünğz atatürk'e ihanet sözleriniz için utanacaksınız.
Atatürk'ün fransızca öğrendiği Selanik'deki okulu (frerler mektebi) Abdülhamit'in açtığını söyleyen çarpıtmalar var. Abdülhamit kim? Selanik neresi? Hiç Selanik abdülhamit'in tam kontrolü altında olsaydı, ittihatçılar örgütlenebilir miydi orada? Selanik kendi başına buyruk. Epeyce de kozmopolit bir yer. Dönemin selanik'ini okumak isteyenler için bire bir Şu kitap var:

görsel
Günümüzde, yetkin pozisyonlarda olup hatta Meclis koltuklarını işgal eden birçok zat-ı şahanenin, Türkçeyi bile zar zor konuştuğu, iki kelimeyi biraraya getiremediği, nezaketten, üslûptan bihaber olduğu gerçeği yanında, özlemle ve saygıyla yadedilen görüntülerdir.

Nostaljidir.
Uygar ve eğitimli insan duruşudur.
Bir tarafta o koşullarda kendini bu kadar güzel yetiştirip, türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanlığına layık bir önder olmayı başaran atamız diğer tarafta günümüz koşullarına rağmen van münüt diye gezen dünya lideri (!) cumhurbaşkanımız. Nereden nereye..
zübeyde hanım ın abisi hüseyin ağa nın yanına ali rıza bey vefat ettikten sonra yerleşen atatürk, çiftlik hayatı geçirmiş, hayvan bakmayı ve tarımı öğrenmiştir. her zamanda o zamanların kendisi için çok verimli olduğunu söylemiştir. o yüzdendir ki toprak ile uğraşanlar atatürk ün gözünde hep çok kıymetli idi.

(bkz: köylü milletin efendisidir)

daha sonra Selanik’e geldikten sonra, atatürk ü Selânik mülkiye rüştiyesine yazdırdılar. Fakat orada bir hocanın bilgisiz ve şiddetli muamelesi onun bu mektepte okumaya devamına engel oldu. O zamanlar sarıklı hocalar sivil ve askerî mekteplerde, hatta devlet mekteplerinde de bazı derslerde hocalık yapabiliyorlardı. Bilhassa kaligrafi, Farsça ve Arapça dersleriyle din dersleri, mektep imamlıkları daha çok sarıklı hocalar tarafından verilirdi.

kaymak hafız lakaplı bir hoca tarafından devamlı baskıya uğrayan atatürk bu okulu bırakmak zorunda kaldı.

daha sonra ise asıl fransızca öğrenmeye başladığı SELANiK ASKERi RÜŞTiYESi ne başladı.

parantez açmam gerekirse 18201 yılına kadar osmanlı da yabancı dil bilen yoktu. devşirme gayri-müslimler yunan ayaklanması (1821) de ayaklanma da hainlik yaptığı öğrenilince o seneden sonra yabancı dil eğitimi başlamış oldu.

arapça, farsça dillerinin yanında fransızca öğretiliyordu.
fransızca olmasının nedeni ise dönemin ingilteresi olarak fransayı düşünürsek fransızca da bugünün ingilizcesiydi.

daha sonra ise günümüzün lisesi olarak kabul edilen manastır askeri idadisinde eğitim almış; matematik dersi ileri seviyeye gelirken fransızcası çok geri de kalmıştır. o yüzden yazın selanikte bulunan college des freres de salle ( frerler okulu) na yazılmış müthiş seviyede fransızcasını ilerletmiştir.

bu nokta da parantez açmak istiyorum; osmanlı da verilen yabancı dil eğitimi bugünün devlet okullarında verilen ingilizce seviyesinde idi. frerler okulu bugünün saint joseph in temelleridir yani yabancı okullar olduğunun altını çizelim.

osmanlı elbette yükselme döneminde özellikle eğitimde önemli bir yere sahipti ancak daha sonrasında yapılan reformlar çok ama çok yetersiz kaldı. öyle ki bu onları çöküşe kadar götürdü.
bu kadar köklü bir imparatorluğun, yıkılışındaki sancılara gebe kalmasındaki nedeni gene kendisidir.
şükür ki atatürk gibi bir deha çıkıp muhteşem zekasıyla bugün nefes aldığımız toprakların komutanlığını yaparak halka üretimi ve devrimleri öğretti.

izindeyiz.
ne kadar yönlü olduğunun bir göstergesidir.
Acı acı tebessüm etmeye neden olan görüntüler.
Hayatı savaş meydanlarında geçmiş, yüzbinlerce düşmanını toprak altına gömmüş ve düşmanları tarafından Nobel Barış ödülüne aday gösterilen, gencecik oğullarını çanakkede kaybeden annelerden şükran mektubu alan, savaştığı tüm düşmanlarından saygı gören bir devlet idaresinden, tüm dostları düşman olan bir devlet idaresine geldik. Nereden nereye...

Unutmadan; sanatın güzelliğin dili Fransızca, felsefe düşüncenin dili Almanca olur. Tüm aristokrat kraliyet aileleri anadilleri Almanca Fransızca değilse ilk önce çocuklarına bu dilleri öğretirler.
Diplomasi de ve sıradan bir ilişki de bile iletişim birbirinizi anlayacağınız duygularınızı düşüncelerinizi en güzel ve anlaşılır bir şekilde ifade edeceğiniz dilde yaparsınız.
Hele ki politika da ve bir devlet ulusu temsil eden insanlar kendi dillerinde tercüman vasıtasıyla konuşması nezaket saygı empati açısından hoş değildir.
Bu cehalet demektir.
Halka açık basın önünde liderler nezaketen bir birilerinin dili ile konuşması jest olarak değil karşınızda ki insana temsil ettiği değerlere önem verdiğiniz anlamına gelir.

Bir başka açıdan da liderler kendi dillerinde değil başka bir dil ile kameralar önünde konuşması ikili sohbet olarak temsil ettiği konum makam harici insani bir durumdur.
Kültür olarak bilgi birikimi, özel hayatlarında yaşamlarında ortak bir dönem vb durum gibi samimiyet gösterisidir.

Konuya dönersek,, kameralar önünde Atatürk'ün ingilizce konuşması ya da ABD li diplomatın Türkçe konuşması diplomasi de bir birilerinin üstünlüğünü kabul etmesi geliştirilmek istenen ilişki de bir taviz konumunda hafiflik olarak yansıtılacaktır.
Politik bir davranış ile iki temsilci tavizkar bir görüntü vermemek adına ortak başka bir dilde samimiyet içinde sohbet etmişlerdir.
bu niye bu kadar büyütülüyor anlamış değilim fransızca bilmek, akıcı konuşmak nasıl bir üstünlük getirirki insana kaldı ki o dönemin okumuşu eliti subayı vs bu dili zaten ana dili gibi biliyodu. bugün afrikanın neredeyse yarisi biliyo bu dili. yani sevelim ama hani çok normal şeyleride abartmiyalim.
Acı acı tebessüm etmeye neden olan görüntüler.
Hayatı savaş meydanlarında geçmiş, yüzbinlerce düşmanını toprak altına gömmüş ve düşmanları tarafından Nobel Barış ödülüne aday gösterilen, gencecik oğullarını çanakkede kaybeden annelerden şükran mektubu alan, savaştığı tüm düşmanlarından saygı gören bir devlet idaresinden, tüm dostları düşman olan bir devlet idaresine geldik. Nereden nereye...

Unutmadan; sanatın güzelliğin dili Fransızca, felsefe düşüncenin dili Almanca olur. Tüm aristokrat kraliyet aileleri anadilleri Almanca Fransızca değilse ilk önce çocuklarına bu dilleri öğretirler.
Diplomasi de ve sıradan bir ilişki de bile iletişim birbirinizi anlayacağınız duygularınızı düşüncelerinizi en güzel ve anlaşılır bir şekilde ifade edeceğiniz dilde yaparsınız.
Hele ki politika da ve bir devlet ulusu temsil eden insanlar kendi dillerinde tercüman vasıtasıyla konuşması nezaket saygı empati açısından hoş değildir.
Bu cehalet demektir.
Halka açık basın önünde liderler nezaketen bir birilerinin dili ile konuşması jest olarak değil karşınızda ki insana temsil ettiği değerlere önem verdiğiniz anlamına gelir.

Bir başka açıdan da liderler kendi dillerinde değil başka bir dil ile kameralar önünde konuşması ikili sohbet olarak temsil ettiği konum makam harici insani bir durumdur.
Kültür olarak bilgi birikimi, özel hayatlarında yaşamlarında ortak bir dönem vb durum gibi samimiyet gösterisidir.

Konuya dönersek,, kameralar önünde Atatürk'ün ingilizce konuşması ya da ABD li diplomatın Türkçe konuşması diplomasi de bir birilerinin üstünlüğünü kabul etmesi geliştirilmek istenen ilişki de bir taviz konumunda hafiflik olarak yansıtılacaktır.
Politik bir davranış ile iki temsilci tavizkar bir görüntü vermemek adına ortak başka bir dilde samimiyet içinde sohbet etmişlerdir.