bugün

yıllarca umdu, sevdi, bakışlara kandı, bir bakışla mutlu oldu, çalıştı, istedi, hayal etti.

artık umutsuz, öylesine yaşıyor, beklentisi pek yok, geleceği puslu, damarlarında tortusu kalmış ilaç, acılardan kaçan bir adam, aklından kaçan bir adam.

öylesine yaşıyor işte. hiç umut etmeden. nasılsa olmayacak.
umutlu olduk da ne oldu? demektir. sonuç ortadadır, umut insanın içini kemiren, günden güne seni bitiren şaçma bir hisdir. uzak durulmalıdır.
hayatın tersini gören bir kişinin nisyanıdır...
(bkz: hayal kuramamak)
umut ettiğimiz şeyler genelde hayal ettiğimiz düşlerimize eşittir. bunların gerçekleşme payı çok nadir olduğu için hayal ederiz, umutlanırız. ama sonucu, çoğunlukla hayal kırıklığı ve acı olup, insana umut etmeyi haram eder. böylece umut etmemeyi öğrenmiş oluruz.
artık önümüzdeki maçlara bakıyoruz demek gibi birşey. artık önümüze, yolumuza bakıyoruz.
acıdan kaçıştır. artık inanmamak bakışlara.
umudun en büyük kötülük olduğunu anlamış kişidir. ayrıca umut, pandoranın sandığından çıkan en son kötülüktür diye rivayet edilmektedir.
önüne çıkmış mutluluğun görülmemesi neticesiyle söylenmiş bir sözdür; fakat asla gerçekleşmez. insan umut etmeden yaşayamaz.
kendi kendinize bunu dediginizi duydugunuz an hayatin aslinda pekte bir anlami olmadiginin farkina varirsiniz.*
(bkz: at kendini denize)
insanın en mutsuz anında aklına gelen sözdür. geçerliliği ise zamana bağlıdır. neticede insan umut etmeden yaşayamaz.
beklentilerin bittiği an. bir de daha ileri türü vardır ki o da 'umut edebilmeyi umut etmemek' tir.