bugün

Zarif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır.
klasik ve gotik sanat anlayışına
tepki olarak,
19. yüzyıl sonlarında
batı avrupa ve amerika'da yaygınlaşan akım..
"yeni sanat" ya da "stil 1900" olarak da bilinen, 1890-1910 yılları arasında bütün avrupayı etkisi altına almış olan romantik, bireyselci süsleme akımıdır.
Art Nouveau, iki yüzyıl arasında bulunan sınır çizgisini desteklemiştir.
Onun tarihsel anlamı da, ileriyi işaret etmiş olan yeniliklerinde yatmaktadır.
Terim, S.Bing'in 1895 yılının sonuna doğru Paris'te açtığı
L'Art Nouveau isimli sanat dükkanından gelmektedir.
Ama stil aslında daha eskidir. Geleneksel olarak, Art Nouveau'nun,
Victor Horta'nın 1892 yılında tasarımını yaptığı ve
1893 yılında da Brüksel'de Paul-Emile Janson sokağı 6 numaraya
inşa ettiği ev ile başladığı kabul edilir. Ama bu sadece,
stilin küçükten büyük ölçeğe ve tasarımdan mimariye geçiş yaptığına işaret eder.*
(bkz: Jugendstil)
bu akımın ilk örneklerini yaratan, dahi mimar antonio gaudi'dir.
19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başında ortaya çıkan ve tüm Avrupa’da süsleme üsluplarını etkileyen sanat akımı.

Kaynak: http://www.yeniansikloped...rt-nouveau/#ixzz2OPFzZZsa
orta dünyayı canlandıran akım sanki. tam bir elf estetiği.
1890-1910 yılları arasında bütün avrupa'yı etkisi altına almış zarif dekoratif süslemelerin ön plana çıktığı, kıvrımların ve bitkisel desenlerin sıklıkla kullanıldığı bir sanat akımıdır. art nouveau sanatçıları ilhamı öncelikle doğada aramışlardır. bitkisel motifler, kadın figürleri, kıvrılan bükülen çizgiler akımın etkilediği her alanda kullanılmıştır.
19.Yüzyıl’ın sonunda bütün Batı Avrupa ile ABD’de süsleme sanatlarında ve mimarlıkta görülen yenileşme hareketine genel olarak verilen ad. Bu harekete, Fransa ve Belçika’da modern style, Almanya’da Jugendstil, Avustralya’da Secession Stil, ingiltere’de Liberty, italya’da Stile Floreale, ispanya’da Modernismo ya da Arte Joven, ABD’de Tiffany style, Fransa’da ayrıca style 1900, nouille (Süslü püslü), mêtro, coup de fouet (kamçılama) hatta rastaquouêre (kim olduğu bilinmeyen zengin yabancı) adları verildi. Bu hareketin kökenleri 19.Yüzyıl’ın ortalarına, Londra’daki Evrensel fuar’a (1851) değin uzanır. Sergilenen ürünler ve yapıtlar, olanaklarını kullanmayı henüz bilmedikleri, sanayinin temsil ettiği yepyeni bir güç karşısında, yaratıcıların şaşkınlığını dile getiriyordu. Bunun üzerine yaratıcılar, gotik gelenek adına, Viollet-le-Duc tarafından yeniden güncelleştirilen ve 60’lı yıllarda keşfedilen Japon sanatına uyarak yeniden el emeğine sığındılar. Tümü de, Batı insanının çevresini yeni bir biçimde düşünmek gereğini duyuyordu. Kendini arayan yeni sanat, bakışıma boyun eğme, yunan ve roma sanatlarının kuralları içinde doğal biçimleri bozma, ikincil denen süsleme sanatlarına karşı soylu dene resim, heykel gibi sanatlara seçkinlik tanıyan Rönesans’tan miras kalmış eğilimlere karşı çıktı. Yenigotik sanatın ve Japonculuğun yolundan giden yeni sanat, doğayı yeniden gözlemlemeye başladı ve bu sanatlardan motifler, renkler, yumuşak ve kıvrak çizgiler aldı. Ritmik dal ve kıvrımlar, uzun saplı çiçekler, uçuşan saçlı kadınlar, stilize hayvan figürleri görülür. Sonuçta, kendini “toplumsal sanat” olarak görmek istedi. “Toplumsal sanat”, 19.Yüzyıl’ın ikinci yarısında Paris’te, Londra’da, Brüksel’de, ABD’de birbirini izleyen uluslar arası sergilerin programlarının temelini oluşturdu. Art Nouveau, sanatçılara bir araya gelme olanağı veren ve aksi halde tasarı yada düş aşamasında kalabilecek yapıtların gerçekleşmesi için sanatçıları özendiren bu sergiler sayesinde oluştu. O dönemde “sanayiye uygulanan sanatlar” diye adlandırılan süsleme sanatlarını yeniden öne çıkaran Art Nouveau, eşya dünyasını ve iç dekorasyonu derin ölçüde etki altında bıraktı. Bunun sonucu olarak çanak-çömlekçi, marangozcu ve dokumacıymış gibi çalışan heykelcilerin ve ressamların (Fransa’da Gauguin, Lêvy-Dhurmer, Rupert Carabin, Maurice Denis, Belçika’da Henry Van de Velde, v.b.) ve mimarlığın görüş açısını değiştirdi. ( Simgecilik). Zaman zaman en gelişmiş inşaat tekniklerini de kullanan mimarlık, renklere, süs ayrıntılarına ve bakışımsızlığa başvurdu. Brüksel’de Horta, Paris’te Guimard, Barcelona’da Gaudî, Viyana’da j.Hoffmann, Glasgow’da Ch. R. Mackintosh için sorun, kapsayanla kapsanan ve en küçük ayrıntılara varıncaya dek dış yapıyla iç düzenleme arasındaki sıkı bağlılık biçiminde ortaya çıktı. Art Nouveau nitelikli süsleme sanatının ilk yapıtları aynı zamanda ingiltere’de William Morris ve Arthur Mackmurdo’nun evresinde (1880-1883 arasında), Fransa’da Emile Gallê’nin hayvan ve bitkilerden esinlenmiş simgesel dekorlu bardaklar ve ilk “konuşan camlar”ını yaptığı Nancy’de görüldü.(1884). Emile Gallê’nin 1889 Paris uluslararası sergisine katılması Art Nouveau için tam bir zaferle sonuçlandı. 1889 yılı bir dönüm noktası oldu: önceki ürünlere egemen olan tarihselcilik ve eklektizm yerine Art Nouveau’ya bıraktı. 1890 dan sonra süsleme sanatı bir modaya , m.Denis’nin deyişiyle bir “züppeliğe” dönüştü. Camcılıkta Emile Gallê, Eugêne Rousseau ve Joseph Brocard’ın, seramikte Auguste Delaherche, Ernest Chaplet ve Jean Carrêis’in, mobilyacılıkta Gallê ile birlilte Nancy okulu’nu kuran Louis Majorelle’in yüksek nitelikte bol yapıt vermesine yol açan mutlu bir züppelik söz konusuydu. Samuel Bing’in 1895’te Paris’te açtığı “Art Nouveau” galerisi dönemin Fransa’daki ve başka ülkelerdeki en iyi sanatçılarını bir araya getirdi. Georges de Feure, Eugêne Gaillard, Edward Colonna yapıtlarını; Louis Comford Tiffany, ressam Bonnard, Vuillard ve Toulouse-Lautrec’in taslaklarına dayanarak New York’ta gerçekleştirdiği vitraylarını burada sergilediler. 1900 Sergisi, son harikalarını sergileyen Art Nouveau’nun hem zaferini hem de düşüşünü belirledi: Lalique tarafından yapılmış mücevherler, Gallê’nin heykelsi bardakları, kadına adanmış Art Nouveau pavyonu, Paris’te Guimard’ın yaptığı metro halka açıldı. Ama yeni kuşak Art Nouveau’ya sırt çevirmiş ve yeniden Fransız geleneğine yönelerek 1925 üslubunu (ya da “Art Deco”) hazırlamaya başlamıştı bile. 1925 Sergisi’nin eşiğinde Le Corbusier, ölmüş olan bu sanat hareketinin özgünlüğünü tanıyan tek kişi oldu. Bu akımı şu sözlerle niteledi: “1900’e doğru, olağanüstü bir davranış: Art Nouveau. Eski bir kültür, paçavraya dönmüş giysilerden kurtarıldı.” Art Nouveau akımı, Türkiye’ye yabancı konuk sanatçılar aracılıyla geldi. Özellikle italyan mimar Raimondo d’Aronco’nun yapıları (Yıldız sarayının bazı bölümleri, Şeyh Zafir türbesi, kitaplığı ve çeşmesi) bu üslubun en belirgin örnekleridir. 19.Yüzyıl. sonu, 20.Yüzyıl başında, yerli ustalar da, bazı sivil mimarlık uygulamalarında At nouveau denemelerine girişmişlerdir.
bankalar caddesi’yle* banker sokağı’nı birleştiren, civar esnafın "komando" şeklinde telaffuz ettiği bir yapı var; kamondo merdivenleri*. abraham salomon kamondo tarafından yaptırılan bu merdivenlerin üslubu art nouveau'dur efendim. üslubundan ziyade bir de şöyle bir özelliği var; merdivenleri çıkan biri olur da dengesini kaybedip yuvarlanmaya başlarsa eğer, kıvrımlara çarpıp dursun diye. bir nevi emniyet. abraham incelikli haytaymış vesselam.