bugün

arkadaşının şehit haberini facebooktan almaktır.

akşam üstü işten geldim evin içinde takılıyorum. yemek falan yedim. ama o aralar herşey mükemmel hayatımda. ve bu hale ben bile şaşırıyorum sevinmem gerekirken.

öyle çok facebook'a falan bakan bi adam değilim. kafam eserse bakıyorum, yoksa günlerce bakmıyorum bile. o gün şeytan dürttü resmen. girdim facebook'ta saçma sapan dolaşıyorum. bir kaç arkadaşla muhabbet ettim. keyifler yerinde, gülüyoruz falan.

sonra birden arkadaşımın fotoğrafı çıktı facebookta. şehit oldu yazıyordu. şehit... sadece bu. tepki veremedim bi süre. hayat durdu resmen. konuşamadım. nefes alamadım. ağlamaya başladım ama hıçkıra hıçkıra değil. istemsiz bi şekilde akmaya başladı gözyaşlarım. olduğum yerden bi kaç saat kalkamadım.

ailemle yıldırım'ın ailesi çok yakındı. şehit olmadan 2 sene önce görmüştüm en son. evlenmişti. çocuğu olacaktı. uzun boylu, yapılı, dalyan gibi bi adamdı.

45 saniye meşhur oldu işte. zaten hep böyle olmuyor mu?
medya için normal bi olaydı. altı üstü bir şehit ve haber niteliği 45 saniyeydi. olay hakkında kısa bi bilgi verilir, şehit ailesinin evi gösterilir ve cenaze namazından bir kare verilir. hepsi bu. ama işte ateş düştüğü yeri yakar diye boşuna dememişler. sizin o kısacık haber yaptığınız adam benim benim arkadaşımdı!

http://www.haberarz.com/g...ne-ates-dustu-h12541.html
dünyanın en kötü haberidir.

--spoiler--
geçtiğimiz haziran yaşadığım durum. allah rahmet eylesin ailesine sabır versin, banada.
--spoiler--