bugün

(bkz: kardeş değildir o kalleş mübarek)
tipik yalakalık meselesidir. her ne hikmetse hep işe yarar hep yakınlaşır. üstelik gene bu tipler iyidir, yalakalık eder sadece. bazıları da vardır ki "evet anne haklısın. ayıp yahu" diyerek iyicene gaza getirir. o anda en yakınınızdaki sert cismi alıp o kardeşin kafasına fırlatıp onu susturunuz. zaten yanmışsınız yanacağınız kadar, bu yaptığınız da promosyon ürünü olsun.
"düşmanımın düşmanı benim dostumdur." atasözünü benimsemiş kardeştir.*
ikiyüzlü kardeşin durumu fırsat bilip;
- anne o kaka, onu benden çok sev...
tarzı yakınlaşmalarıdır.
Herzaman kabahatin büyük olanda (abla,abi) olduğu ve küçük olduğu için annein bağrına bastığı küçük kardeşin pis pis sırıtıp annesini öptüğü tiyatral oyun...
ee fırsat bu fırsat deyip annenin en gözde çocuğu olabilme çabası,içgüdü.
anneyle tartışmadan kısa süre önce kardeşinizle de tartışmışsanız kaçınılmazdır**. o kardeşim, canım dediğiniz insan adeta bir erol taş şeytaniliğine bürünür. anneyle espriler yapmalar,karşılıklı kahkahalar atmalar. ben bunları ödetirim ama size düşünceleri..bir de pasta, börek yapabilen bir kardeş ise yandığınızın resmidir. pastalar yapar, anneye ikram eder falan. anneden size gelen sen beceriksizsin ama kardeşin hamarat çok şükür bakışları.. hiç bir insan oğlu bu kadar zalim olamaz.
bunu fark eden anne bazen ters tepki de verebilir örneğin:
yıl 1994 civarı,ilkokul çocuğuyduk daha.
ablamla aramda 2 yaş var. akşam olmak üzere. günü annemin "akşam babanız gelsin sizi söyleyeceğim." tehditi olmadan atlatmak üzereydik ki...
ablamla yine rahat durmadık şimdi hatırlayamayacağım kadar abuk bir nedenden dolayı kavga ettik.
olsa olsa televizyon izlerken:
+ ayağını çeksene bee!
- kumanda hep sende duruyor, ver biraz da ben de dursun.
+ kes bee ben ablayım.
+ kalk bana su getir ufaklık.
- çekme be saçımı, anneeee...
türevlerinde gelişmiş olabilir.

sonuçta annemin ezberden okuduğu "akşam babanız gelsin..."le başlayan cümle mutfaktan duyulmuştur.ses yaklaşır...
anne hışımla odaya girip:
"pnar, o ödevleri kim yapacak? burda televizyon karşısında aptal oldun iyice, kalk çabuk vallahi bıktım sizden. allah beni alsın da... annem beni hizmetçi olayım diye... vallahi baş edemiyorum artık ben... odanı toplamazsın böyle dağınık..."
gibi sonu belli cümlelerle beni zılgıtlarken uyuz abla kendini annenin yandaşı sanmaya başlar birden:
" evet ya kalk hadi git odanı topla, derslerini bitir, ben televizyon izliycem kumanda benim olacak nihahah"
ezgileriyle odanın duvarlarını yankılatacağı sırada annemden bir zılgıt koptu ki:

"şuna bak şuna, sanki dersin profesör olmuş ahkam kesiyo, kalk çabuk sen de dersinin başına bana yalakalık yapma, sen bir anadolu liselerini kazanama, sümüklerini sarkıta sarkıta hiç gelme eve, çabbuk odanıza."

işte en eğlenceli kısmı bu son olur kavgaların:

"gel kardeşim odamıza gidelim."
ve bu sefer iki kardeş anneye cephe alır.
siyasetçi olması beklenen çocuktur
(bkz: adam olacak çocuk)
anneyle yakınlaşan çocuk, hain kardeşinden otomatikman uzaklaşacaktır.
bu hain kardeşin anneyle duygusal olarak yakınlaştığı yetmezmiş gibi öz kardeşi ile de ilişkilerini geçici olarak dondurduğu sıkça gözlemlenmektedir.
caylakliktan kurtulmak icin her dakka kendimi biseyler yazmak zorunda hissetmek dusuncelerimi koreltmekte ve uykusuz gecelere sebebiyet vermektedir efenim. bu kosullar altinda calisamam. bir an once geregi yapilmalidir! kendimi tanimaz haldeyim.