bugün

tüm gün saksı gibi yatıp, üşengeçliğin dibe vurduğu anda; "şimdi kim kalkıp yemek hazırlayacak" gibi cümleler kurulmaya başlandığında mideden gelen sesle anlaşılır.
gecenin bir yarısı mide bulantısıyla uyanıp, banyonun kapısına ağlayarak yattığımda başımı omuzuna yaslayıp benimle ağlayan, kış aylarında sabah okula giyeceğim kıyafetleri kaloriferin üzerine koyarak üşümemi engelleyen, çıkarsız sevmenin ne olduğunu anlamamı sağlayan annemi özlediğim her andır.
yurdun size verdiği battaniyedir, şudur, budur için aşağıya iner alırsınız. ama yastık kalmamıştır. neyse dersiniz haftaya gelir. çıkarsınız yukarı odaya tekrar. bavulda bir şey kalmış mı kontrol edersiniz, bavulun en üst gizli gözünden sıkıştırılmış kuş tüyü yastık çıkar. ( gerçektir vallahi, hayat işte) o an, o andır işte.
tüm şeritler kopar beyindeki.
ayrı eve çıktıktan bir hafta sonra eve alıcı gözüyle baktığın andır. evi bok götürdüğünü görünce "ah annem" dersin ama iş işten geçmiştir. daha da kötüsü ayanya baktığında sadece abur cubur yemekten göbeğinin şiştiğini gördüğün an da annenirini anladığın andır. kısacası ayrı eve çıkacaksanız hamarat bir ev arkadaşı bulmanızı tavsiye ederim.
baska annelerin cocuklarini birakip gittigini gordugunde anlarsin en cok. sanki normal olan annenin cocuga bakmasi gibi dusunursun halbuki cocuklarini birakip giden anneler, cocuklarini olduren, insanliktan cikmis sozde anneler de vardir.
bir de baska eve cikmadan once "sana burdan suzgec alalim" der, "ben sana gonderirim peyniri" der. istanbul'a gidiyorsaniz pek tuhaftir zira ankara'da olanlardan fazlasi orda. orda alabileceginizi belirtirsiniz, olmaz. ille kendisi almak ister.
hele sizi tek basina buyutmusse, gozlerinizin daldigi herhangi bi an degerinin sonsuz oldugunu anlarsiniz.
sevgilinin yaptığı boktan menemeni yediğin ve gık diyemediğin andır.
asker de sabah çavuşun düdügü ile uyandıgınız anda çok iyi anlaşılabilir durum.
banyodan çıkıp sadece şortla yattığınız soğuk yaz gecelerinde, usulca gelip titreyen bedeninizi ince de olsa bir çarşafla örttüğü andır. *
anne kokusunu aldıktan sonra ruhu teslim edinceye dek her an.
başka bir şehre okumaya gittiğinde, yaşadığın her bir dakika, her an...
yurt odasında 40 derece ateşle yatıldığı an.
nefes aldığımız her an.
biraz ayrı kalın, hayata atılın anlarsınız...
1000 km. uzakta gurbette olup kendini parasız ve rahatsız hissettiğinde kimsenin aç mısın diye sormaması.

(bkz: açım lan sözlük)
(bkz: karnım gubardı)*
anne olunduğu andır.*
öğrenci evin de ya da tek başına yaşadığın andır. üzücü bir olay ama anneyi kaybettiğin andır.
sevgilinin terkettiği anlardır.
farklı şehirlerde yaşarken yatağa başını koyduğunda annenin aklına geldiği anlardır.
ne yemeklerini özlediğiniz andır, ne de çamaşırlarınızın biriktiği an. sizi terketmeyecek tek kadının o olduğunu farkettiğiniz andır.
sizi terkettiği andır...

hatta bir daha onu göremeyeceğinizi anladığınız andır. çekilmez, yorar, gebertir, adamı yamultur...
işten dönüşlerinizin, artık biri tarafından beklenmiyor olması, merak edilmemeye başlandığınız anlardır.
oğlum/kızım yapma öyle dediginde dınlemedıkten sonra yaptıgınız seyın dötünüzde patladıgı andır. adam olun anne sözü dinleyin
varlığını ve de yokluğunu hissettirdiği her andır.
istanbulda kışın ortasında yurttan atılıp soğukta aç kaldığınız an.
üniversiteye gidip kalacak yer bulamadığın ve geceyi bi bankanın önünde uyumadan onu düşünerek geçirdiğn an.

(bkz: adıyaman üniversitesi)
(bkz: ziraat bankası)
güncel Önemli Başlıklar