bugün

anne arzusunun reddine ya da yenilmesine verilen önem,
bu konuda düşünen insanların ensest yasağı kuralına
bilinçsiz bir biçimde körükörüne bağlı olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Rahme dönüş hevesinin, bağımsız bir varlığı ve yaşamı
reddediş anlamındaki bir anne arzusunun savunulur yanı yok;
ama bir insan kendi genetik annesine gerçekten aşık da olabilir,
bu aşk cinsel bir yan da içerebilir. Günümüzde
cinsel aşk ile üreme fonksiyonu birbirinden neredeyse
tamamen ayrılmış olduğu için,
birinci dereceden akrabalar arasındaki cinsel ilişkinin
'türü bozduğu' tartışması artık geçersiz kalmıştır.
Fakat bu aşkın bir anlamı olabilmesi için
o insanın kendindeki anne arzusuyla yüzleşmiş,
onunla hesaplaşmış ve bir şekilde başa çıkmış olması,
bu aşkın bir saplantıdan ya da psikotik bir
içe kapanma sürecinden ibaret olmadığından emin olması gerekir.
Ancak o zamandır ki aşk için bir sıfır noktasına gelinmiş olur ve
kimin kime aşık olabildiğine bakılabilir.
Bu hesaplaşma yapılmadığı sürece,
boyun eğilen anne arzusu, insanı şizofreni ile
saplantı zorlaması nevrozu arasında bir yerlere kıstıracaktır.*