bugün

hayatında ankara'yı görmemiş, belki sadece içinden geçmiş insanların yaptığı yavşaklıktır.

televizyonda yayınlanan bir iki dizi etkisine girip, ankara dream yaşadıklarını zannederler.

çay yavşaklığının bir üst versiyonudur.
atam orada atammmmmmm, soğuğu tükürük dondurur gibi cümlelerle anlatılan ama hiç gidilmeyen bir şehrin yavşaklığıdır. yavaklık yapmak için bahane arayan bir milletiz net.
ankara'nın ayazında götü donmadan bira içmeyen, ankara'nın sıcagında oluk oluk terleyerek bira içmeyen, ankara'nın is kokulu sokaklarında arkadaşlarıyla sürtmeyen, ankara'da yaşayıp 'la bebe''yi kullanmayan, ankara'da doğup büyümeyen kimse ankara'yı gerçekten sevemez.

ama,

sokakların denize çıkmasa da, boğazın olmasa da, seviyorum seni ankara.

ayrıyeten,

Denizi seyretmek gibidir bozkırda gökyüzünü seyretmek.
"Ay ben Ankara'yı hiç sevmiyorum. " dediğimde "Ankara sevilmez mi?" Diyen Ankara'nın nesini sevdiğini sorunca da cevap veremeyen insanın içinde bulunduğu durumdur.
etimesgut'u içermeyen yavşaklıktır.
sincanın başı çektiği yavşaklıktır.
yok ama ulus falanda iğrenç şu pazar tarafları.

ayh ne desem bilemedim
değişil bir şeydir. yaşanılabilir bir yer ama bok gibi de. tek gönül bağın gençlerbirliği.
(bkz: bentderesi).
ankarayı tunalı hılmi den ibaret sanıp,kışını,karını,kaba insanlarını,bozkırını,varoslarını,yalnızlığını görmemiş andaval yavsaklığıdır.