bugün

Bu yazının en can alıcı bölümü sonundadır. Lütfen okuyun!

Ankara'nın belediye otobüslerine alternatif olarak toplu ulaşım izni verilmiş, sadece parayla binilebilen, minibüsün biraz büyüğü, otobüs yarısı makinelerdir.

Bu aletler vakti zamanında eskiyen yeşil halk otobüslerinin yollardan zorla çektirilmesi üzerine tek tip olsun, denetimli olsun elimizin altında olsun mantığıyla Melih Gökçek ve ekibi tarafından yollara salındı. Hatta bu otobüslerin tek tip olması konusunda rant söylentisi kulaktan kulağa dolaştı. Hatta ve hatta bunların üye oldukları dernek sistemine de ciddi aidat ödedikleri de söyleniyor.

ilk başlarda bilet, deneyimli şöför, muavin konusunda hassas davranıyoruz imajı veren bu halk otobüsleri artık bildiğin dolmuş mantığıyla hizmet vermeye başladı. Hatta emin olun son dönemde dolmuşçular daha düzgün çalışan, esnaf ahlakından ve daha seviyeli yaklaşımlarından ötürü özlenir oldu.

Halk otobüslerinin en büyük tehlike sinyali, hem ego otobüsleriyle, hem minibüslerle ve hem de kendi aralarında yolcu kapma yarışına giriyor olmalarıyla alarm veriyor. Üstelik genellikle ortaklıklarla yürüyen bu otobüslerin şöförleri ve muavinleri küçük maaşlarla çalışan eğitim ve kültür seviyesi düşük gençlerden oluşuyor.

Bilet kesme diye bir uygulama artık yok. Muavin masasında sadece bir koçan bilet göstermelik duruyor. Bir gün yolculuk esnasında yaptıkları tehlikeli hareketler üzerine uyardığımda "bunlar ego deel, hızlı gider" tepkisini verebilecek kadar özgüveni yüksek personele sahipler.

Daha dün başımızdan geçen bir olayı anlatayım. Sıkışık trafikte yandan kaynak yapmak isteyen bulunduğumuz otobüse, sıkıştırdığı araç tepki verince şöförümüz arkasından son gaz aracı yetişmeye çalıştı. Bu esnada virajlı bir tünele tıkabasa dolu otobüsle son gaz girdi ve tünel çıkışında takip ettiği aracı yakaladı. Küfürleşmelerden sonra şöförümüz otobüsü ve içindeki bizleri sağa sola silkeleyerek diğer aracın üzerine kırdı. Tabii ki biz de bu duruma tepkimizi verdik ve muavin ve şöförü bağırışmalarla uyarmaya çalıştık.

Haklılıklarını "arabada onca insan var, can taşıyoruz" saçmalığıyla izah etmeye çalışan bu iki seviyesiz şahsiyet(muavin ve şöför) tartışmalar esnasında ilginç bir detayla bizleri şaşırttı. Muavinin sözlerini aynen aktarıyorum:
"Otobüsümüzde gameralar var, dışarıyı da içeriyi de gaydediyor. içerde milleti de gaydediyor(Bağıran bizlere gözdağı). Polise molise hiç gerek yoh, bizim gendi ekiplerimiz var. Onları yarım saate bulur hallederler."

Bu açıklamadan sonra polisten beklentisi zayıflamış olan bizlerin yüreği ferahlamış oldu. Burası avrupadan ödüllü olduğu iddia edilen Başkent Ankara.
ego su olmayan binemez!