bugün

içe dönük (introvert) ve dışa dönük (extrovert) kavramları ilk kez, 1920’lerde ünlü psikiyatr Carl Jung tarafından bir karakter özelliğini belirtmek üzere kullanıldı. Jung’a göre bu karakterler birbirlerinden aynı durumlardaki “enerji seviyeleri” ile ayrılıyordu. Yani sosyal etkileşim, dışa dönük kişilere enerji verirken, içe dönük insanların enerjisini emiyordu.

görsel

Bu konuya dair bir diğer teori, 1960’larda Alman psikolog Hans Eysenck tarafından ortaya atıldı. Eysenck, iki karakter özelliği arasındaki farkın, beynin uyarılma seviyesinden kaynaklandığını öne sürdü. Uyarılma seviyesi vücudun ve zihnin dışarıdan gelen sinyallere karşı uyanık ve hazır olması olarak tanımlandığında, dışa dönüklerin daha düşük uyarılma seviyesine sahip olması onların “uyanık” olmaları için daha çok uğraşmalarını gerektiriyordu. Öte yandan, içe dönük kişilerde bu seviye yüksek olduğundan, fazla uyaran (kalabalık, ses, ışık vb.) onlara fazla geliyor; yalnızlığı ve sakinliği tercih etmelerine neden oluyordu.

Ortaya çıkışı nasıl olursa olsun, içe dönük ve dışa dönüklüğün birbirinden tamamen ayrı iki kavram olmadığı biliniyor. Bu iki karakter özelliği iki ayrı nokta değil, bir sayı doğrusu gibi birbirine bağlı duruyor ve ortada kalan, her iki uçtan özellikler barındıran kişilere de ambivert deniyor.
Ambivert olduğunuzu gösterebilecek karakter özellikleri:

* Adaptasyon (uyum) yeteneği yüksek olmak.
* Risk alabilmek.
* Ne zaman konuşması, ne zaman susması gerektiğini bilmek.
* Yalnız ya da ekip içinde çalışabilmek.
* Ayaküstü sohbetlere mesafeli olmak.
* insanlara karşı hem güven, hem şüphe duymak.