evlenmeden evvel böyle tecrübelere vakıf olmak kayıp değil, aksine kazançtır.
karşı cins, tüm hayatın bu yörüngede seyir edeceğine yönelik akilane bir mesaj vermiştir. aslında vermemiş de olabilir.
olsun her haliyle çok zekice.

tnm: zamanın göreceliğini çok acı bir şekilde öğretmiş çekilmezliktir.

neyse,

kız arkadaşınızla tesadüfen giyim eşyaları satan bir dükkanın önünden geçmeniz üzerine lüzum olmamasına rağmen aniden bir bluz alma isteği gelir. abartısız söylüyorum, arkadaşım (malum artık sadece arkadaşız) mağaza'daki bluzları test ederken mağaza sahibi bana çay, kahve vb ikramlarda bulunma nezaketini göstermiş olsaydı, (ki su bile vermediler) kasada sadece içecek ücretlerini tahsil edip bluz bizden diyebilirdiler. hatta bu tahsilat sonrası işletmeyi devşirip kafeterya'ya dönüştürme fikri bile edinebilirler. o derece zaman alan bir alış-veriş oldu.

40 dakika sonra;

hoppa kızımız bluz almanın vermiş olduğu mutlulukla kasaya doğru ilerlerken, ben denizin kafasında 40 dakikada bir bluz almanın kasada bırakacağı intiba ile ezim ezim ezilmekteyim. normalde hesap ödeme konusunda usain bolt'u egale etmişliği olan ben, götüm götüm kasaya doğru ilerliyorum. bir çırpıda soluğu kapıda almama rağmen kasiyerin john rambo bakışını yemekten kurtulamadım. huzuru bulmanın vermiş olduğu hafiflikle(salaklıkla) şurada bir şeyler içelim demiş olmalıyım ki, kafede bu bluz'u hiç beğenmedim tkk gibi bir ses duydum. duyduğum son ses buydu.

bu olay sonrası asla keyif alamayacağımı düşündüğüm muhabbetlerden bile keyif alır oldum. mesela kuzenimle iddia oynuyoruz. ortaklı kupon filan yapıyoruz. karşıyaka alır mı? city üst olurmu? ohh be keyfe bak..