bugün

ta çocukken sevmiştim... çocukluk yılları işte babasının arabasının kadranına bakıp 240 çekiyomuş la diye arkadaşlar kızdırırdı beni o zamanlar ve her zaman almanya yollarını gözlemekti benim için. bir almancı mevsimi vardır bilirsiniz , anne oğlunu, dayı yeğenini, çocuklar oyuncağını, ekonomi markını ben ise sadece alina'yı beklerdim. bir mirastı benim için alina, güzellikle birleşince ekseriyetle kötü akıbetler yaratabilecek bir miras. sevginin en saf hali ve alman çikolatalarının tadıydı o damağımdaki.

her yazın ortasına doğru gelir ve zafer bayramını kutlamadan giderdi. koskoca bir sene bu 1,5 ayı beklemek ergenliğe yeni devşirilmiş bedenime ağır da gelirdi oysa. belki bu yüzden nefret ettim alman edebiyatından belki de bmw markasından bu yüzden nefret ettim. bana gelen hediyemi getirip alıp giden de bu arabaydı.
murat 131 in yanında mağrur ve alafranga dururdu. almanların yapmakta usta olduğu ve türklerin hayalini süsleyen araba benim lanetimdi. lanet sevgiyle başlar.

melez bir kanın bu kadar güzel olabileceğini görmesem hitlere destek verirdim oysa. saf alman ırkıymış. eğer hitler alina' yı görseydi bence ırkçı da olmazdı.

lanet sevgiyle başlar. onu son gördüğümde parmağında ışıldayan o yüzük benim karanlığım olmuştu.

lanetimin adi alinaydı.

hülasa bebeğim insanın yüzünde tarık akan hüznü.
alamanya ahında yaşayan alamancı sevmektir.