bugün

montesquieu sayesinde yapabildiğimiz, insanların peygamberi daha farklı noktalara koyduğu eylem.

şimdi gelip, "allah birdir hz.muhammed onun kulu ve elçisidir." diyen olmamalı öncelikle.

"karizma" denen kavram yüzünden insan sürekli birilerini, idol, rol model alır. onu gözünde yerli veya yersiz büyütür. bunu sağcısı da yapar solcusu da. liberali de komunisti de. hiçkimse bu durumun zıttını iddia edemez. işte bu noktada ortaya çıkan durumda bilindiği üzre kanlı canlı bir insan olan hz.muhammed'i "islamda şekilcilik yoktur" diyen kesim şekillendirmeye ve farklı entegre etmek istiyorlar.

basit bir örnek, çevremde çoğu insan müslüman ve bunların ilahi, kutsal kavramlara ettikleri küfürleri sıkça duyuyorum. tabi sonuna "töbe estağfurullah" eklediklerini de belirteyim. bu durumda küfür ettikleri peygamber değil allah oluyor veya şöyle diyelim 10 tane kutsala küfür eden adam var ise bunlardan 8 tanesi allah'a küfür ediyor.

bu noktada "allah ile peygamberi karşılaştırmak" sonucu çıkıyor. sinirler gerildi değil mi? ama bu provokatif bir söylem değildir. bu "şekilcilik" kavramını gizliden gizliye dayatan islam liderlerinin altın tepsilerde sunduğu leziz yemeklerdir.

"peygamberi tanrılaştırmak" biyerden tanıdık geliyor mu bu söz? basit örneklere takılmayalım. konu altyapılı bir konudur.

edit: "allah'ın şekli yoktur" diyenlerin kafalarındaki soru işaretlerini ise, "allah sabit bir duruştur, peygamber bağımlı değişkendir" diyerek gidermeye çalışalım. yani allah'ı herhangi bir şekle sokmadan direk peygamber üzerinden yorum yaptık. sürekli kullanılan "tanrılaştırmak" sözüne dayanarak.
(bkz: hassiktir be rifat abi)

alex vs hagi karşılaştırması kadar gereksizdir.