bugün

Devlet Bakanımız Sait Yazıcıoğlu'nun Aleviler'in diyanet işleri Başkanlığı'nda temsil edilmesini doğru bulmadığını söylediği röportajla başlayan tartışma. Bakanımız aleviliği ne kendisinin ne de devletin tanımlayamadığını söylemiş. Yüzyıllardır varolan bir inancı tanımlamakta nasıl zorluk çektiğini anlamak zor ama gerçekten samimiyse bu işin ehli olan kişilere danışabilir. "Eğer Alevilere böyle bir hak verilirse şafiler de hanefiler de ister" demesine ise en güzel cevabı sanırım Cem vakfı genel başkanı Prof. Dr. izzettin Doğan vermiş."ister tabi,gayet tabi ister. Bu hakkı sayın bakan ya da hükümet cebinden mi veriyor? Anayasa'nın 10. maddesi açıktır,yurttaşların eşit muameleye tabi kılınacakları konusunda hüküm vardır ve bu bakanın takdirinde de değildir."
Ben alevi değilim. Ama etrafımda bir çok alevi var. Sadece bu insanların 20-25 yaşına geldiğimde ile farketmiş olmam, onların bu topraklar üzerinde nasıl görmezlikten gelindiğinin bir göstergesi olsa gerek. Devamlı soyutlandıkları için de inançları hakkında herkesin kulaktan dolma bildiği bir şeyler var. Ama kesin doğru hangisidir ortada bir kurum olmadığı için hüküm verecek yok. Amerikalıların şükran günlerini, paskalya bayramlarını biliriz de kendi insanımızın inancına saygı duymayız. Çok iyi arkadaşlarım bile alevi olduklarını bana yıllar sonra söylediklerini göz önüne alırsak gerçekten nasıl bir baskı altında oldukları hakkında bir fikir yürütmüş oluruz.
aleviler de bu ülkenin saygıdeğer vatandaşlarıdır. ancak temsili sakıncalıdır. hatta diğerlerinin de sakıncalıdır. alevi temsili olursa , temsil talebi tarikatlara kadar iner. diyanet kaldırılmalı, ibadethaneler, kültür bakanlığının denetimine verilmeli. yasalara ya da bilime aykırı çalışan ibadethaneler savcılığa bildirilmeli.
diyanetin var olmasından rahatsız değilim, islamiyet adına birçok bilgili ve araştırmacı insanı barındırdığı ve yetiştirdiğine defalarca şahit olmuşluğum da vardır. ama düşününce diyanet bu ülkede neyi temsil ediyor merak içindeyim. yani bu ülkede müslümanım diyen herkesi diyanet temsil ediyor ve bu müslümanım diyen herkes de bu temsili kabul mu ediyor mesela. temsilden anlatılmak istenen nedir mesela. siyasi bir alt yapısı olmamasına rağmen tamamen siyasetin kontrolünde ve kısıtlamasında olan bir kurum kimleri ve ne derece temsil edebilir onu da merak ediyorum. diyanetin zararı olduğunu ima etmiyorum aksine birçok faydası var ama bu işte temsilden kasıt nedir onu anlamak istiyorum. camilerin yanına cemevleri açılması ise bence hiçbir sakınca yok. ama kalkıp cemevlerini bir cami gibi, kilise gibi, sinagog gibi resmi ibadet yeri olarak açıp sayacaklarsa ileride ne gibi ayrılıklar çıkar onu merak ediyorum. alevilik bir mezhepse yahut bir mezhebin uzantısı ise zaten hiçbir sakınca yok hatta çoktan temsil edilmeliydi. kaldı ki eğer islamiyetin içinde bir mezhep yahut uzantısı ise zaten diyanet temsil ediyor demektir. bugünlerde gene çok merak içindeyim. ama anladığım tek bir husus var seçimler öncesi bu ifadeler ve gündeme bu konunun gelmesi sadece seçim için oy amacıdır. bu açılımda kullanılan yuvarlak ifadelerde zerre samimiyet görmüyorum.
diyanet başkanlığı bu ülkede ya her türlü ibadet için genel çerçeveleri verip denetmen konumuna geçmeli; ya da çıkartılıp atılmalıdır.

illa hacı hoca maaşı vermek istiyorsa onun da kriterleri belirtilir, "ülkede lise ya da lisans derecesinde eğitimi verilen dini/düşünsel inançlara talep dahilinde ilgili bölgelere din adamı atanır" gibi bir şeyler çevirerek onu da yaparlar.

öyle kıvırmaca olmaz sayın bakan. koltuğunu bırakmak yerine aleviliği bırakmalar falan...