bugün

insanın yüceltilmesi ile gündeme gelen, aydınlanma çağı ile öne çıkan bir felsefi sosyolojik akımdır. Aklın varlığını, önceliğini ve üstünlüğünü esas alır.
akla dayanan, doğruluğun ölçütünü duyularda değil, düşünmede ve tümdengelimli çıkarmalarda bulan öğretilerin genel adı, rasyonalizm. deneycilik karşıtı.
felsefede iki tür akılcılık vardır.* biri ahlakla eş güdümlü giden bir akılcılık. sokrates'te ve ilahi dinlerin felsefesinin özünde bulunan, nietzsche'nin karşı çıktığı akılcılık( vikipedi'den çok şık bir cümle:''kendisinin bütün derdi, insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi üzerinden düşünmesini sağlamaktır.'') çeşitidir bu.bir de görünüşte ahlaka, dine karşı olan hegel akılcılığı. özünde dinler insana olmayan bir dünyada mutluluğu vaadeden ve dünyada insanları papazların, din adamlarının sömürüsüne bırakan bir anlayışa karşı çıktığını söyler. aslında kendisi de ahlakçıdır. kural koyucudur, devletçidir hatta dindardır bir yönüyle. ancak onların dindarlığı, ahlakçılığı başka tür bir despotizme dayanır. ve bu izlek üstünde ilerleyen tüm filozoflar( öncülü ya da ardılı): fichte(en anlaşılmazı da budur belki.), schelling ve en önemlisi marx'tı. sokratesin akılcılığıda, hegel'in akılcılığıda eşitlikçi, katı, kuralcı felsefelerdi. özgürlük problemi üstüne gerçekten hiç biri eğilmiyordu ancak sahtekarlıktı onların ki. nietsche'nin, schopenhauer hakkında hristiyanlıktan sonra tarihteki en büyük psikolojik kalpazanlık, demesi gibi aslında her biri bir kalpazandı. devletçi, eşitlikçi, köle ahlakını( değişik şekilleriyle) vaaz eden filozoflardı.

not: ve bu seri hezeyanlarımı sırf uzun süre yazmadığım ve bu yüzden çaylaklığa geri dönme korkusu taşıdığım için yazdım.
atatürk ün dış politikasını etkileyen temel ilkelerden birisi diğerleri için;

(bkz: gerçekçilik)
(bkz: bağımsızlık)
(bkz: batıcılık)
(bkz: güvenlik politikası)
(bkz: barışçıl)
(bkz: denge politikası)