bugün

ülkenin bugün içinde bulunduğu duruma getirilmesidir ve görev tamamlanmıştır.

kim derdi ki, bir parti gelecek; tabanı, eğitilmesi en zor kesim olan koyu dincilerden oluşan seçmenlerinin gözünün içine baka baka, nazım hikmet'i tekrar vatandaş yapacak, trt'de kürtçe kanal açacak, ülkenin en çok gelir getiren kurumlarını çatır çatır satacak, ülkenin sınır boylarını, mayın temizletme bahanesiyle yabancıya satacak, israil'le bugüne kadar hiçbir hükümetin imzalamadığı kadar protokol imzalayacak, oy pusulasında bağımsızların da bulunmasına izin verecek ve mecliste pkk sözcülerinin parti kurmasına izin verecek ve bu ülke karışmayacak, cuma namazı çıkışında sağa sola saldırılar düzenlenemyecek. *

ilk bakışta inandırıcı gelmiyor tabi insana, fakat şöyle bir bakınca aslında bu olanların hepsi sanki önceden planlanmış.. yoksa hangi adam daha başbakan olmadan defalarca beyaz saray'da abd başkanıyla görüşsün ki. * bu milletin en kolay sömürüldüğü tarafı olan din, işin içine girdiği zaman, yapılanın yanlış ya da doğru olması fark etmiyor. gülen hareketi diye bir zırva ortaya atılıyor, adamın biri amerika'da masonların içinde gününü gün ederken, türkiye'deki kurnaz müridlerini verecekleri oya kadar yönlendiriryor. milyonlarca üniversite öğrencsinden, memurdan, işçiden, mühendisten, doktordan oluşan cemaat ise pervasızca buyrukları yerine getiriyor, düşünmüyor, farklı yayın ve gazetelerden uzak duruyor, dinini yaşayabilmesi için yol göstericinin kesinlikle salt kur'an değil, feto önderliğinde kur'an olduğuna inanıyor. öylesine geniş bir ağ ki bu, adamın adına amerika ve rusya'da bir çok üniversitede toplantılar, alkolsüz içeceklerin servis edildiği kokteyller organize ediliyor. bi de bu herifin müridlerinde diğerlerine göre ayrı bir şey var, işin içinde para da olduğu için asla kendi tarikatlarından vazgeçmiyorlar. türkiye'nin heryerinde sabittir, cemaatin mensupları genelde çok zengindir, yer yer sadece zengindir. eş dost aracılığıyla inananları geçiyorum. yani tayyip amca'nın yaptığının aslında sorgulanması, ya da tartışılması gibi bir durum yok ortada. neticede tayyip'i sevmek allah'ı sevmek olduğu için, tayyip'e karşı gelen, feto cemaatince pazardan çıkarılıyor, dönen paranın dışında tutuluyor ve ülkede var olan ekonomik krizden, normal insanlar gibi etkilenir oluyor. tabi hiç kimse bu duruma düşmek istemeyeceğinden, cemaat bir örgüt misali, girenlerin çıkamayacağı, çıkmak istemeyeceği bir oluşuma dönüşüyor...

sonuç: (aşağıda söyleyeceklerimin tamamı "bence" parantezindedir.)

bu durumun mimarı olan feto ve küçük dostu tayyeap, abd ve bilumum avrupa ülkesince tasarlanan "gelişmemiş toplumları, sömürme" projesine hizmet eden iki amerikan askeridir. büyük ihtimalle şu sıralar haberleri izledikçe, emoş, tayyoş, apoş ve hayrünnissoş tv karşısında şampanyalarını yudumlayarak kötü adam kahkahası atıyordur. hiç aklım ermiyor be sözlük, türkiye nasıl oluyor da avrupa'nın en güçlü silah üreticileri italya, isveç, danimarka gibi ülkelerle 15 güne bir başbakanlar düzeyinde görüşmeler yapıyor ve ülkeye tansiyon düşürücü euro'lar giriverirken anadolu'nun doğusunda şehitler beliriyor... dtp'nin de kapatılmasından sonra ülkenin içinde süregelen olaylara bakıyorum ki, herhalde orta düzey bir afrika ülkesinin durumuna düşürülmek isteniyoruz. ülke cayır cayır. dtp'nin kurucuları, milletvekilleri vs. zaten siyasi geçmişleriyle birer faul. neyse, işin aslı şu ki; akp bir şekilde geldi, kürt açılımla saçılımla insanları galeyana getirdi. neticede açılımın neden yapıldığı da ortaya çıkmış oldu. an itibarıyla türkiye'de kürt'e karşı bir tiksinti, nefret, düşmanlık hissediliyorsa bu, tırmandırılan olaylardır, dtp'dir, akp'dir. şu gün görüyoruz ki, dtp misyonunun %50'sini tamamladı, şimdi sivil çatışmalar için kolları sıvayacaklar. (bugün diyarbakır'dalar mesela) en nihayetinde dtp'nin de üst düzey avrupa bağlantıları var, hiçbir maddi zorluk çekmemelerinin altında doğuya satılan her silahtan aldıkları pirimler ve uyuşturucu havuzundan gelen payları var elbette.

dtp, misyonunu henüz tamamlamadı, hatta daha yolun yarısındalar. her ne kadar bitti gibi görünse de. * ama akp kesinlikle tamamlamak üzere, bir dahaki seçimlerde gidecektir, yanında türk ve kürt milletinin birbirlerine karşı olan tüm iyi duygularını, hoşgörülerini, kardeşlik hislerini götürerek... bir dahaki seçimlerde, mhp gelecektir büyük ihtimalle bir ortak hükümetle, bu sefer bütün bastırılmış duygular, sabırlar, tv karşısında edilen küfürler, ekonomik sıkıntılar patlak verecektir, büyük şehirlerin varoş mahallelerinde... ne kadar acı geliyor kulağa değil mi? ben bu manzarayı hatırlar gibi oldum, eylülün 12'siyle son bulmuştu, onbinlercemiz hapishanelerde yüksek gerilimle titrerken, gene sıyrılıvermişti dinciler...
ergenekon bitmeden, özgürlükler gelmeden, bu ülkenin evlatları ikinci sınıf insan muamelesi görmekten kurtulmadan, kandini yaratıcı sanan üç-beş statükocu yerinden oynamadan, anayasa sivil olmadan, inancını yaşama özgürlüğü gelmeden

ak parti'nin misyonu bitmez!

bunları yapsın; sonra ne yaparsa yapsın umurumda değil!
Ülkeyi batır Mak
Az kaldı
Az.
ülkeyi batırmak diyenler temel atmama törenindeydiler.
Ekonomiyi çökertmek.
Bop projesiyle de bağlantılı bağımsız bir kürt devleti kurulmasını sağlamak ve israil'e nefes aldırmak. Sadece Suriye'de sergilenen tiyatroyu biraz dikkatlice izlemeniz olayı anlamanız için yeterli olacaktır. Az kaldı...