bugün

--spoiler--
http://albastropos.blogcu...hdam-paketi_45702331.html
--spoiler--

Yeni açıkladıkları hali ile çok enteresan pakettir. içi boş tabi ama kabında allı pullu şeyler yazıyor.

Deniyor ki, 1,5 yıl içerisinde yeni fabrikalar açılması konusunda teşvikler olacak. Bunun nasıl olacağı da pek söylenmiyor. Özellikle ekonomi politikalarına bakılınca bu paketin şifrelerini çözmek ürkütücü.

hadi çözelim:

i-) öncelikle IMF ile anlaşmayı şart koştukları ve IMF'siz bir Türkiye düşünmediklerini görüyoruz. Bu açıdan tüm sistemleri IMF'den borç almaya odaklı. Ne IMF'den kurtulmak için bir projeleri ne de düşünceleri var. Hala IMF ile anlaşmazlıklar yüzünden 1 ayı geçkin süredir birçok şeyi askıya aldılar. Geçmişe bakacak olursak "IMF'ye ümmük sıktırtmam" deyip tarihimizin en ağır stand by anlaşmasını imzaladıklarını da unutmamak gerek.

Enteresandır, IMF çok güzel bir öneri sundu. Vergi idaresini özerkleştirme düşüncesini söyledi. Böylece daha sistematik şekilde yasalarla çizili çerçevede vergi toplama işi daha etkin kılınacak. Ama Tayyip Bey(!) yanaşmıyor. Sebebi ise basit. Bu şekilde hoşuna gitmeyen şirketleri bir telefonla incelemeye alamayacak, ayağına bağ olanları bir çelme ile yok etme şansını yitirecek ve bir de vergiyi kimilerine ceza kimilerine de vergi ödememeyi ödül olarak sunamayacak. Hatırlarsanız kısa süre önce özel bir tasarı ile bir Amerikan şirketinin de 100 milyon YTL'lik vergi borcu silinmişti... Olay tamamen duygusal.

ii-) Fabrikalar açılacakmış. Geçen 7 seneye bakalım. Bu ülkeye sıcak para geliyor diye bir söylem çıktı, iyi haltmış gibi bu söylem pazarlanıldı ve ezberden insanlar ne halt olduğunu bilmeden konuşmaya başladı. Ağabeylerim ablalarım, ülkeye gelen sıcak para yeni bir fabrika bacası tüttürmedi. Ya var olan ve kar eden işletmeler satıldı yok pahasına, ya da dünyanın en yüksek faizi ödenerek yabancılar zengin edildi. "sürdürülebilir borç stoku" diye bir kavrama bel bağladılar. Bu ne demek? Borç ödendiği sürece "ipimle kuşağım, *ikimle **şağım" mantığı... Nasıl ödediler? Limanları 49 yıl özelleştirerek yabancılara, madenleri peşkeş çektirerek, senin benim sırtıma binerek, emeklilere kan kusturarak, yabancılara toprak satılarak, iç ve dış borçlanılarak, Atatürk'ten kalma fabrikaları satarak... Peki bu mantık fabrika açar mı sizce?

Teşvik deniyor. Yaptıkları teşvikler halkın işine gelecek şeyler değil. Halk açlıktan kıvranırken ve gıda satın almak için bankalara kredi kartı yüzünden borç batağında iken başbakan, "ben kredi kartı borçlularına dürüst bakmıyorum" diyor. Neye indirim var? Beyaz eşyaya, plazmaya, ota püsüre. Halk yine aç. Bu teşvikler bu krizde halkı kurtarmak için değil, burjuvaları korumak içindir. Çünkü bu indirimlerin hiçbir alt kültürü yoktur. Ne gıdada ne de zorunlu ihtiyaçlarda vergi indirimi vardır. Halkın borç yapısı gösteriyor ki, halk geçiminden aciz. Lakin bu halkı görmezden gelen bir başbakan!

çarpıcı bir nokta:

Diyelim ki fabrikalar açıldı. Bu mantıkta hiçbir faydası olmayacağı gibi zararı olacaktır. Nasıl mı? Zaten var olan fabrikalar, "kapasite kullanım oranı" olarak çok düşük seviyede çalışıyor. Bu ne demek? Bir fabrika misalen 100 birim ürün üretebilecekken bunun altında ürün üretiyor demek. Sanmayın ki 80-90 birim mal üretiyor. Bilindiği üzere ücretsiz izinler, 15 günde 1-2 gün çalışmalar ile dayanmaya çalışıyorlar. Üstelik kapananlar da cabası. Yeni fabrikaların açılması demek istihdam yaratmak değil, gereksiz ve zararlı rekabet yaratıp herkesi batırmak demek... Yapılması gereken fabrika açmak değil, kapasite kullanım oranını arttırmaya yönelik önlemler almak demektir.

Üreticilerin rekabet şansını arttırması için, ihracat yapması için ya yeni teknoloji üretmesi ya da maliyetleri düşürmesi gerekir. Bu iktisadın ilk dersinde öğrenilen ilk kuraldır. iktisat biliminde dillere sakız olan arz ve talep kavramları hep bu kuralı işler hale getirmek üzere parametreler olarak ele alınır. Ama bu anlamda hiçbir gelişme yok.

Üstelik 7 senelik sürece bakılırsa görülecektir ki küçük sermayeli ve orta sermayeli işletmeler hep batmış veya zarar etmiştir. Ellerindeki sermaye stoku erimiştir. Bu bilinçli politikalar sonucu gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında tekelleşme devlet eliyle desteklenmiştir. Tekelci rekabeti önlemek amacı ile hiçbir önlem alınmadığı gibi tekelci işletmelerin gelişi modernlikmiş gibi lanse edilmiş ve desteklenmiştir. Dev işletmeler insanlara üretme şansı bırakmamıştır. Tüm dünyada rekabetin eziciliğini önlemeye yönelik önlemler alınırken bizde tam aksi durum söz konusu.

12.06.2009
21:40
http://albastropos.blogcu...hdam-paketi_45702331.html
iş verenin ve işçinin memnun olduğu, olayla alakası olmayan ve doğan medyasının gazına gelenlerin memnun olmadığı paket.