bugün

abd'nin işgal için gittiği ülkelere demokrasi için gittiğini söylemesiyle, sürekli demokrasi, demokrasi diyen akp'nin benzerliği durumudur.

abd çıkarı için işgal etmesi gereken bir bölge olduğunda öncelikle orayı teröristlerin varlığıyla bir tehdit olarak gösterir, ardından da demokrasi getireceğim diye orayı işgal eder, yıllarca da sömürür. yani demokrasiyi her zaman bazı emelleri için araç olarak kullandır.

son zamanlarda görüyoruz ki akp de sürekli demokrasi demokrasi diye debeleniyor. tamam, demokrasi iyidir güzeldir ama ne dokunulmazlığı kaldırıyor, ne seçim barajını düşürüyor. ilk yapılması gereken şeyleri yapmıyor ama demokrasi diyor sürekli.

bunu kürt açılımında da yaptılar. açılıyoruz açılıyoruz dediler sonra dağdan terörist getirip "aman yarabbim bu ne güzellik" dediler. rezil olunca da kürt açılımı filan rafa kalktı. tabi biz de birkaç ay boyunca işsizliği, açlığı, ekonomiyi vs. değil de kürt açılımını konuştuk, bu da onlara kar kaldı.

hala da konuşamıyoruz zaten gerçek sorunları. ne zaman konuşmamıza fırsat verdiler ki? hep birşeyler çıktı. yüzde 47 ile iktidar oldular ama sürekli dayak yemiş, ezilmiş insan mağduriyetini gösterdiler.

bu ne yaman çelişkidir? cumhuriyet tarihinde mecliste bu kadar milletvekili olup da bu kadar mağdur olan bir parti daha var mıdır acaba? zaten mağdur filan değiller, türk halının mazlumun yanında olacağını bilerek sürekli bunu oynuyorlar. eğer gerçekten mağdurlarsa da bu onların acizliğini gösterir, "madem bu kadar acizsin orada ne işin var?" derler adama.

ülkemizde yaygın bir laf vardır; bir insan bir şeyden çok bahsediyorsa o bahsettiği şeyle ilgili sorunu vardır diye. sanırım bunun gerçek olduğunu yaşadıklarımız bize gösteriyor.