bugün

11. cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yapılan mitinglerde ve verilen demeçlerde görülen olaydır. nihayetinde ak parti halkın belli bir yüzde oy çoğunluğunu alarak türkiye'de sık görülmeyen bir şekilde tek başına iktidara gelmiştir. lakin son dönemde yaşanan olaylarda halkın vermiş olduğu oylar hiçe sayılarak, ak parti'nin tepeden inme hükümete gelmiş gibi davranılmaktadır.
mevcut seçim sistemi nedeniyle %34 oy alan partinin temsil hakkinin %60 küsur olması nedeniyle halkın geri kalanının verdiği oyların hiçe sayılmasından daha az üzücü olan durum.
akp'nin halkı hiçe saymasının sonucu olan durum.
seçim barajı olmasaydı tek başına iktidara gelemeyecek ve sadece %34 gibi bir oy oranıyla bütün halkı temsil ediyor gibi bir tutum takınan ve tek güç benim diyerek kendisine oy vermeyenleri ve devletin kurumlarını hiçe sayan; sıkıştığında daha önceleri kendileri için araç olduğunu belirttikleri demokrasinin arkasına sığınan kuklalar topluluğunun beyni yıkanmışlardan aldığı oyların hiçe sayılması ülke menfaati için gerekliyse, göğsümü gere gere: "Ne mutlu Türküm diyene!" *

edit:7 iyi oy,1 kötü oy.bu ülkede hala çoğunlukta olduğumuzu bilmek ne güzel..
türkiye'de demokrasi maalesef tatile çıkmıştır. Demokrasinin koruyucusu olması gereken hukuk'a maalesef siyaset bulaşmıştır. siyaset cüppe giyip siyasi bir karar almıştır. ve maalesef ki anayasa mahkemesi gibi türkiye'nin kararlarına itiraz edilemeyen tek kurumunun güvenilirliiği yok olmuştur.

% 30 küsür oyla meclisin % 60 küsürüne sahip olma konusunda en az sorumluluğu olan parti akp'dir arkadaşlar. neden?
1. bugünkü seçim sistemini eleştirenlerin büyük çoğunluğu 3 kasım seçimlerinden önce milletvekili sandalyelerinde oturan milletveikilleridir. yani seçim öncesinde bu sisitemi değiştirebilecek olan kişlerdir.
2. neden değiştirmemişlerdir, çünkü işlerine gelmektedir.
3. neden değiştirmemişlerdir, halkın kendilerine böyle bir tokat çarpacağını düşünmemişlerdir.

ancak söz konusu kişiler maalesef yine aynı hatay düşmektedirler.

Atatürk'ün kurduğu ve sosyal demokrat olduğunu iddia eden partinin genel başkanı askeri göreve davet etmektedir, anayasa mahkemesine taşınmış bir konu hakkında kararı etkileyecek şekilde "anayasa mahkemesi bu seçimi iptal etmezse Türkiye çatışma! ortamına girer" demecini maalesef ağzından çıkarmıştır.

Arkadaşlar ben şimdi soruyorum. seçim yapılırsa ve akp en az 188 milletvekili çıkarırısa ve yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde oylamaya katılmazsa ne olur, meclis yine erken seçime mi gider? akp yine tek başına iktidara gelirse ve recep tayyip erdoğan'ı cumhurbaşkanı seçerse yine darbe şakşakçılığı mı yapar diğer partiler.

evet arkadaşlar bugün askerin söylediği sözler hoşumuza gidr diye ses çıkarmazsak, yarın istemediğimiz şeyleri de söylediğinde susmamız gerekir. askerin görevi savunma, hukukun görevi adalet, siyasetçilerin görevi ise yasama ve yürütmedir. ve güçlerin ayrılığı ilkesi maalesef darbe yemiştir.

artık söz halktadır ve iş meydanlarda yürüyüp slogan atmakla olmamaktadır, kararı halk verir ve her karara boyun kıldan incedir.
koalisyonsuz bir hükümetin getireceği istikrar şansını, tüm halkı kucaklamak yerine kendisine oy vermeyenleri direk karşısına alacak söylemlerle, 5 sene devlet yönetmiş bir iktidar için gayet normal bir durumdur.

Cumhuriyet için alanlara dökülüp miting yapan yüz binleri "bindirilmiş kıta" olarak tanımlar, kendisine oy vermeyenlerin sesi olan muhalefet partilerine danışmadan, iktidar bizde ne yaparsam olur mantığıyla cumhurbaşkanı seçiminde son dakikaya kadar bekleyip %60 a hitaben "ellerine çelik çomak verdim oynuyorlar" tarzı söylemlerle milleti karşına alırsan, kendi dışındakileri yok sayarsan ne olacaktı sanıyorsun.

Bu yazıdan çıkarılacak anafikir yine kendilerine has bir söylemle açıklanacak olursa; "Kendi milletin için* millete rağmen* birşey yapamazsın"dır. *

edit: anlatım bozukluğu tarafımdan giderilmiştir.
akp'ye oy vermeyenlerin hiçe sayılmaması durumudur... akp toplam seçmen sayısının %26'sının, oy kullanan seçmen sayısının %34'ünü alarak, mecliste %65 sandalye kazanmıştır. ancak basit bir matematik hesabıyla bu demek değildir ki; halkın %65'i akp destekçisi...

hayır %26, %74'ten veya %34, %66'dan büyük de benim matematiğim mi yetersiz?
5 senede 1 defa gidilen sandığı demokrasinin tek ve mutlak ön koşulu zannedenlerin içinde bulunduğu vahim yanılgıdır.
oysa demokrasinin olmazsa olmazları, sivil toplum örgütleri, dernek ve kuruluşların faaliyetleri, bu örgüt ve kuruluşlar yoluyla halkın gerçekleştirdiği eylemler mutlak surette seçilmişlerin dikkat etmek ve kulak vermek zorunda olduğu demokratik haklardır. eğer halktan bir şekilde aldığı oyların arkasına sığınıp sokaklara dökülen insanların görüşlerini, sivil toplum kuruluşlarının, akademik kurumların görüş ve önerilerini ve hatta cumhurbaşkanlığı makamının önerilerini dinlemezse, iktidarı sallantıya girer ve "demokrasi"den bahseden hükümet demokratik eylemleri göz ardı ederek demokrasi suçlusu durumuna düşer. bugün türkiye'de olan budur. seçilmişlerin, iktidar makamını kendi çiftliklerine çevirip halkın demokratik tepkisini hiçe saymaları sonucu düştükleri durum ortadadır. üstelik televizyonlarda çıkıp demokrasinin ayaklar altına alındığını söylemeleri ve yandaşlarının bunu destekleyen aymazlığı ve cahilliği durumun gülünç olmasından ziyade vahim olduğu ortaya koyuyor.