bugün

Münire Dıranas'ın eşidir..

Bir gün üniversitede ders arasında bankta otururken,yanıma son derece asil duruşlu,görmüş geçirmiş bir hali olan, yaşlı bir hanımefendi oturdu.Çok geçmeden sıcacık bir sohbete koyuluverdik;Atatürk'ten,üniversite gençliğinden,memleket meselelerinden vs ..Kendisinin de öğretmen olduğunu,buraya bir profösör arkadaşını ziyarete geldiğini,birlikte Bolu Mudurnu'da bir vakıf kurma çalışması yaptıklarını bir çırpıda anlatıverdi..Ben vakfın ne vakfı olduğunu sorduğum da;"ben Ahmet Muhip Dıranas'ın eşiyim,onun adına kurduğumuz bir vakıf" dediğin de dumur olmuştum..iyi dileklerle ayrılmıştı yanımdan,şuan yaşadığını sanmıyorum,yaşıyorsa da nur yağsın üzerine ikisinin de.
dolu bir testi idim ben,
baş aşağı ettiniz beni;
eh, boşalıverdim derken…
iyi mi ettiniz yani?

sevgiler vardı içimde
ezgiler vardı, iyilikler…
boşaltıverdiniz, hem de
düşürüp kırmaktan beter.

hoş, yine bir testiyim ben,
yine varım ama bomboş…

bu çok güzel dizeleri yazan kişidir.
Edebiyat derslerinde başımızı ağrıtan güzel yazar. örneğin hocamızın bana verdiği ödev 'bu yazar çok önemli sen bunu yarın slaytlarla anlat' demesi üzerine beni uğraştırıp yoran yazardır.
Kar

Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.

Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!

Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.

ahmet muhip dıranas .
kar şiirini yüz bin defa okuduysanız bile, eksik kalmıştır. bir yüz bin defa daha okuyunuz. yine de eksik kalacaktır, tadı damakta.

öyle güzel...
gözümde nazım hikmet ile birinciliğe oturmuş şair. nedenini ise şuna bağlıyorum: "şiirleri okuyunca aynı hisleri paylaştığımı düşünebilmem."
olvido

Hoyrattır bu akşamüstüler daima.
Gün saltanatıyla gitti mi bir defa
Yalnızlığımızla doldurup her yeri
Bir renk çığlığı içinde bahçemizden,
Bir el çıkarmaya başlar bohçamızdan
Lavanta çiçeği kokan kederleri;
Hoyrattır bu akşamüstüler daima.

Dalga dalga hücum edip pişmanlıklar
Unutuşun o tunç kapısını zorlar
Ve ruh, atılan oklarla delik deşik;
işte, doğduğun eski evdesin birden
Yolunu gözlüyor lamba ve merdiven,
Susmuş ninnilerle gıcırdıyor beşik
Ve cümle yitikler, mağlûplar, mahzunlar...

Söylenmemiş aşkın güzelliğiyledir
Kağıtlarda yarım bırakılmış şiir;
insan, yağmur kokan bir sabaha karşı
Hatırlar bir gün bir camı açtığını,
Duran bir bulutu, bir kuş uçtuğunu,
Çöküp peynir ekmek yediği bir taşı...
Bütün bunlar aşkın güzelliğiyledir.

Aşklar uçup gitmiş olmalı bir yazla
Halay çeken kızlar misali kolkola.
Ya sizler! ey geçmiş zaman etekleri,
ihtiyaç ağaçlı, kuytu bahçelerden
Ayışığı gibi sürüklenip giden;
Geceye bırakıp yorgun erkekleri
Salınan etekler fısıltıyla, nazla.

Ebedi âşığın dönüşünü bekler
Yalan yeminlerin tanığı çiçekler
Artık olmayacak baharlar içinde.
Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, geçmiş olsa bile ümitsiz kış;
Her garipsi ayak izi kar içinde
Dönmeyen âşığın serptiği çiçekler.

Ya sen! ey sen! Esen dallar arasından
Bir parıltı gibi görünüp kaybolan
Ne istersin benden akşam saatinde?
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın,
Nasıl ölümsüzsün aynasında aşkın;
Hatıraların bu uyanma vaktinde
Sensin hep, sen, esen dallar arasından.

Ey unutuş! kapat artık pencereni,
Çoktan derinliğine çekmiş deniz beni;
Çıkmaz artık sular altından o dünya.
Bir duman yükselir gibidir kederden
Macerası çoktan bitmiş o şeylerden.
Amansız gecenle yayıl dört yanıma
Ey unutuş! kurtar bu gamlardan beni.

görsel
görsel
soyadını çok sevdiğim, türk edebiyatının kaliteli şairidir.
anadolu ağzını şiire ilk defa getiren şairdir kendisi , buna kadar niye kimse düşünmedi bilmiyorum amk. sanki yurt dışından özel olarak ağız getiriyoruz , yavşak modernler işte. neyse işte böyle bi adamdır bu. fahriye diye bi komşusu var , lan bi şiir yazmış bak ;

''hayalimde tek çizgi bir sen
kalmışsın, sen!
hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
gözlerin, dişlerin ve
ak pak gerdanınla
ne güzel komşumuzdun sen,
Fahriye abla''

sonunda ''bi sikemedim seni ya la '' demek istemiş ama bence ayıp olmasın diye dememiştir. lan insan komşusuna böyle şeyler yazar mı ? terbiyesiz.

eserleri ;
şiirler: kırık saz, olvido, kar, serenad, fahriye abla

oyun: gölgeler, çıkmaz, o böyle istemezdi
fahriye abla sayesinde ergenliği kolay atlatmış şairdir.
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla.
en güzel şiiri "kar" şiirinden her şiire biraz yağdıran şair.
on kere de olsa bu başlığa bu şiir yazılsın:

kardır yağan üstümüze geceden,
yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
ormanın uğultusuyla birlikte
ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
kar yağıyor üstümüze, inceden.

sesin nerede kaldı, her günkü sesin,
unutulmuş güzel şarkılar için
bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
rüzgâr gibi tâ eski anadolu'dan
sesin nerede kaldı? kar içindesin.

ne sabahtır bu mavilik, ne akşam
uyandırmayın beni, uyanamam.
kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
allah aşkına, gök, deniz aşkına
yağsın kar üstümüze buram buram

buğulandıkça yüzü her aynanın
beyaz dokusunda bu saf rüyanın
göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
sırf unutmak için, unutmak ey kış!
büyük yalnızlığını dünyanın.
*
Fransız sembolistlerini kendisine örnek alan bir şairimizdir. En güzel şiirleri arasında seranat fahriye abla gibileri yer alır. Şiirlerinde aşk, doğa, ölüm gibi temaları işler.
uzaktadır her şey; gökyüzü, deniz.
her an peşimizden koşan gölgemiz,
özlenen limanlar, yanan yıldızlar.
uzaktadır her şey; anneler, kızlar...

uzaktadır her şey, hep... yalnız ölüm,
her yerde, her an yakınımız ölüm.

Ahmet muhip diranas.
Cumhuriyet döneminden sorulan sınav sorularının vazgeçilmez adı.
Türk edebiyatının en iyi şairlerinden birisidir.
Kar ve olvido şiirlerinin ruhunuzdaki aksini başka bir şiirde bulamazsınız.
Fakat hep arka planlarda kalmış bir isimdir nedense.
Belki de siyasi kimliği ön plana çıkmadığından bir necip fazıl yahut nazım hikmet olamamıştır.
Oysa en az onlar kadar şairdir bu duygulu, izlenimci adam.
Edebiyat sınavında aklıma drenajdan gelen şair.
saf(öz) şiirin temsilcilerindendir, edebiyat çalışan gençler onu ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla olarak anarlar ve bir serenadı vardır ki kendi ellili yaşlarında olmasına karşın bir kadına yazmıştır saçlarımda çiy benzetmesi de bundandır.
"Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın."
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye abla...
Eteklerin açilirdi fahriye abla! dediği aklimda kalmiştir.
ne güzel komsumuzdun sen fahriye abla dizesinin sahibi.
Bakıp imreniyorum akınına
Şehrin üstünden geçen bulutların
Belki gidiyorlardır yakınına
Rüyamızı kuşatan hudutların

dizelerinin de şairidir...
"Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!"
Uyandığı zaman gökte yıldızlar,insan düşünür belki de allah var..